19 haziran
Dün bütün dünyadaki, bütün galaksideki, en ama en mutlu insan olduğumu düşünmüştüm.
Ama bu dün müydü? veya ondan önceki gün? yada sadece benmi mutlu olduğumu zannetmiştim?
Kendi cennetimde yaşıyordum ve asıl dünyadaki insanları umursamıyordum. Şimdi ise var olduğum bu evrenin, yaşadığım bu dünyanın, doğduğum bu şehirin, kaldığım bu evin hattağa bulunduğum bu odanın siyahında veya beyazında, erimek ve yok olmak istiyorum. Ne kadar komik değilmi.Yine sevgili babam tarafından uyandırıldım. Daha sabahın altısıydı, o yaşlı bedeni nasıl bukadar enerjikti merak ediyordum. "Hadi Duru kalk" dedi bütün enerjisini toplamış bir vaziyette. " beş dakkikaya aşağıdayım" dedim, babamın aksine ölü gibi çıkan sesimle. " beş dakika" deyip odadan çıktı. Okullar iki hafta önce kapanmıştı. Ben mezun olmuştum, hemde en iyi dereceyle. Bunu kutlamak için bugün babamla büyük planlar yapmıştık. İlk önce denize gidecektik, ordan sinama, daha sonra alışveriş gibi. Sadece babamla ben annem planda yoktu. Onu dışlıyor değili, sadece baba-kız zaman geçirmek istemişim ve annemde anlayışla karşılamıştı. Babamı cidden çok seviyordum. Yataktan ölü bir vaziyette değilde enerjimi toplamış bir şekilde kalktım, hızla banyoya ilerledim, kısa bir duş alıp rutin işlerimi halletim. Saçımı havluyla kurulayıp dolabımın karşısına geçtim. Siyah bir bikini üstüne beyaz bir t-shört ve kot bir şort aldım. Küçük bir spor çantanın içine kitap, kulaklık ve güneş kremi koydum, kıyafetlerimi giynip aynanın karşısına geçtim. Makyaj yapmayı sevmediğim için saçımı tarayıp aşağıya indim. Gelirli bir ailenin kızıydım. Annem babamdan sonra şirketin başına geçmem için ünüversitede işletme okumamı istemişti, karşı çıkmamıştım, ama pek istediğimde söylenemezdi. Nede olsa ben koskaca Hakan ASLANER'İN kızıdım, en sonunda şirketin başına geçecektim. Aşağıya indiğimde annem ve babam kahvaltı ediyolardı. Yanlarına gidip "günaydın" dedim neşe saçan sesimle, ikiside gülimseyip "günaydın" dediler. Yerime oturup bende kahvaltıma başladım. Ailemle aram iyiydi, özellikle babamla. Beni herzaman annemden daha iyi anlamış, arka çıkıp, her konuda savunmuştu. Hatta ilk defa aşık olduğumda babama anlatmıştım. Komik. Galiba her kız gibi babamda benim süperkahramanımdı. Kahvaltımı bitirip masadan kalktım babamda tabağındaki son dilim salatalığı ağzına atıp ayaklandı. Anneme dönüp "eline sağlık Mine Sultan" deyip yanaklarına sulu öpücükler bıraktım. Gülümsiyerek "afiyetolsun Zümrüt gözlüm" dedi. Evet annem bana hep böyle seslenirdi. Zümrüt yeşili gözlerim, gözlerime pek fazla uymayan hafif esmer tenim ve yine tenime uymayan kumral, dalgalı, uzun saçalrım vardı. Saçımın bir kısmında hafif beyzalık vardı bu özelliğimi babamdan almışım sanırım çünki aynısı babamdada var. İkimiz birlikte kapıya doğru ilerledik, ben ayakkabılarımı giyerken babam garaja doğru ilerledi. Bende çantamı alıp evden çıktım. Dışarıda insanın ruhuna işleyecek kadar güzel bir hava vardı. Babam arabayı garajdan çıkartıp binmem için önümde durdu, ön kotuğa binmeyi sevmediğim için arka koltuğa geçtim. Arabayı çalıştırıp denize doğru sürmeye başladı. Radyoya uzanıp rasgele bir şarkı açtım. Babamla birlikte hem sohbet ediyor bir yandanda şark8ya eşlik ediyorduk. Galiba şuan dünyanın en mutlu insanı bendim. Tam köprüden geçerken arabanın önüne köpek atladı "baba dikkat et!" diye bağırmamla direksiyonu sağa kırdı, araba büyük bir gürültüyle bariyerleri aştı ve benim çığlığımla birlikte nehre düştü. Herşey ağır çekimde gibi olmuştu. Lanet olsun bunların hepsi rüya olmalıydı, hayır hayır kötü bir kabus. Arabanın içi su dolarken "b-baba yardım et diye" bağırdım. Bana dönerek "sakin ol meleğim kurtulucaz buradan" dedi. Ama onunda korktuğu her zerresinden belliydi. Kalbimin sesi beynimde zonkluyordu, ne yapacağımı bimiyordum. Kapıyı açmaya çalıştım ama lanet kapı sıkışmıştı. Soğuk su bütün bedenime işleyip göğüs hizama kadar yükselmişti. "Baba" dedim, güçlü çıkarmaya çalıştığım ama umutsuz çıkan sesimle. Bana bakmadan "dayan kızım" deyip torpidoya uzandı. İçinden kurşun rengi olan bir silah çıkartıp bana unzattı. Ona anlamazca baktım, hem o silahın orda ne işi vardı elindeki silahı elime tutuşturup "camı kır" dedi. "Ama bab-" lafımı bitirmeme izin vermaden "dediğimi yap" diye bağırdı. Silahı sıkıca tuttum. Arkasıyla var gücümle cama vurdum. Cam parçaoldu.halinde etrafa yayılırken araba tamamiyle su doldu. Kalan parçaları umursamadan kırdığım camdan dışarı çıktım. Elimin kesildiğini hissediyordum, açıkcası umurumda değildi. Hızla diğer tarafa yüzdüm. Babama baktığımda bilincinin gittikçe kapandığını gördüm. Elimdeki silahla hızla cama vurup kalan parçalrı temizledim, her geçen saniye ciğerlerim acıyla haykırıyordu. Babama zarar vermiycek şekilde kolarından çekmeye çalıştım ama çarpmanın etkisiyle bacağı sıkışmıstı. Var gücümle çekmeye devam ederken bir yandanda ağlıyordum. Gözümden düşen her damla çığlık çığlığaydı. Artık gücüm kalmamıştı, babama baktım, çoktan ruhunu nehrin serin, hissiz sularına bırakmıştı. Ama ben onsuz yapamazdım, hala onun ilgisine muhtaç küçük kızıydım. Suyun içinde var gücümle "baba!" diye bağırdım, ama bu ciğerlerimi daha fazla yakmaktan başka bir işe yaramamıştı. Gittikçe hissizleşiyordum, ciğerlerimdeki hava tükenmiş, sessizlik bile nefesini tutmuş durumdaydı. Yavaş yavaş dibe batıyordum, ben bukadar mutluyken nası oluyorda iblis bütün günü ele geçirmişti? Her yanımdan çaresizlik, sefalet ve acı akıyordu. Bedenim serin kum taneleriyle buluştuğunda, tıpkı babam gibi kendimi nehrinserin, hissiz sularına bıraktım belki tekrar buluşma umuduyla gözlerimi kapattım, sonrası karanlık ve ürpertici.
⭕⭕⭕
Bedenimde bir el hissetiğimde bile gözlerimi açamayacak kadar bitkindim. Bir şey beni yukarıya doğru sürüklüyordu, kurtulmuşmuydum? Peki babam o nolucaktı? Beni yukarıya çeken her kimse, şuan ona beni değilde babamı kurtarması için yalvarmak istiyordum. Ama ama bütün vücudum, saç diplerine kadar ölü durumdaydı. Ciğerine dolan temiz hava ve serin rüzgarla titredim, ama bedenim değilde, daha çok ruhum titremişti. Bedenim ılık toprakla birleşti, dudaklarım hissetiğim baskıyla ciğerlerime hızla giren temiz hava boğazımı yaktı ve öksürmeye başladım. Gözlerimi güç bela araladığımda görüş açım fazla bulanıktı, ama bir çift siyah göz net bir şekilde parlıyordu, tıpkı bir karadeliğe benziyordu, ürkütücüydü. Gözlerimi kapadım, ve bu olanların bir kabus olmasını diledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI KASIRGA
Teen FictionBir an nefesim kesildi. Artık insanlarla konuşmam daha zor oluyor. Kimseyi yanımda istemiyorum, konuşmayı bırak, yüzlerini dahi bakmak zor geliyor. Yalnız kalmak istiyorum, ama bir yandanda bu beni korkutuyor. Sanki biraz tuhaf hissediyorum. Dünya...