Bölüm 2

660 66 10
                                    

-Ada Selin Ademoğlu

Mektubu tamamladıktan sonra çalışma masamdan kalktım. İçimde tarifsiz bir huzur vardı. Sanki o adama olan nefretim büyük bir puzzle'dı. Bense bu puzzle'ın ilk parçasını yerleştirmiş ve büyük resmi görmek için ilk adımı atmıştım. Yüzümde donuk,duygusuz bir gülümsemeyle bakışlarımı duvarda asılı duran ahşap saate doğru çevirdim. 17.15ti hazırlanmaya başlamam gerekiyordu ama önce güzel bir banyo yapıp rahatlayacaktım.

Adımlarımı banyoya yönlendirirken üzerimdekilerden kurtuldum. Evimin en sevdiğim bölümü banyomdu. Çok büyük olmasa da ferahtı. Duvarlar beyaz ve buz mavisi fayanslarla kaplıydı. Banyonun tam ortasında büyük yuvarlak bir küvet ve küvetin hemen yanında içine girmeme yardımcı olan üç küçük basamak vardı. Ilerledim ve suyu her zaman yıkandığım ayara getirdim. Ilık.. Hiç bir zaman soğuk suyla yıkanamaz, soğuğu sevmezdim. Yazın da kışın da yıkandığım suyun derecesi hemen hemen aynıydı.

Elimi uzatıp suyun ısısını kontrol ettikten sonra küvete girdim ve ılık su başımdan vücuduma doğru yol alırken gözlerimi yumdum. Akan suyla birlikte vücudumdaki tüm stresin de kaybolduğunu hissettim ve bir süre suyun altında öylece kaldım. Normalde parmak uçlarım turşu gibi buruşana kadar sudan çıkmazdım ama bugün oyalanacak vaktim yoktu , bu düşünceyle önümde duran yasemin kokulu şampuana uzandım. Saçımı ve vücudumu - evet kokusunu çok sevdiğim için onu aynı zamanda duş jeli olarak da kullanıyordum- şampuanlayıp duruladıktan sonra duvarda asılı olan bornozuma uzandım ve küvetten çıktım.

Kurulandıktan sonra giyinmek için odama geçtim. Yatağımın yanındaki çekmeceyi açarak siyah ve sade olan iç çamaşırlarımı üzerime geçirdim. Kapının arkasında asılı duran sabahlığımı da giyerek saçlarımı kurutmak için tekrar banyoya yöneldim. Hazırlanmam rutindi ; ilk önce makyaj sonra saç en son kıyafet.

Saçlarımı kuruttuktan sonra beyaz ahşaptan yapılan makyaj aynamın önüne oturdum ve gözlerime yoğun siyah bir gece makyajı yaptım. Dolgun dudaklarımı ise gözlerimin aksine sade bırakarak nude tonlarında bir ruj seçtim. Makyajımı bitirdikten sonra saçlarımı iri iri maşalayarak bir kaç tel toka sayesinde sağ omuzumda topladım. Hazırlanmam neredeyse bitmiş ve saat 19.00 olmuştu.

Gardrobumdan bu gece için seçtiğim mürdüm rengi, bel ve göğüs kısımında kafesleri olan, askılı , ayak bileklerimi saran tulumu çıkardım. Ve saçlarımı bozmamaya özen göstererek dikkatlice giyindim. Siyah önünde ince bir bant bulunan topuklu ayakkabılarımı da ayağıma geçirdikten sonra işte hazırdım. Aynanın karşısına geçip kendimi baştan aşağı süzdükten sonra mütevazılıktan uzak bir şekilde gülümsedim ve kendime küçük bir öpücük yolladım.

Aynaya yansıyan görüntümden oldukça memnun kalmıştım ve bu keyfimi yerine getirmişti. 'Seni kendi beğenmiş küçük ukala' dedi bilinçaltım 'yoksa bu huyları yeni tanıştığın birinden mi edindin?' İç sesisimin keyfimi bozmasına izin vermeyerek saate baktım. Artık evden çıkmam gerekiyordu. Çalışma masama doğru ilerledim ve yazdığım mektubu siyah bir zarfa koyarak el çantamın içine attım. Anahtarlarımı da unutmadığımdan emin olduktan sonra evden çıktım ve çağırdığım taksiye binerek Ermolai'lerin evinin yolunu tuttum.

***

Taksiden indikten sonra bir süre önümde duran devasa yapıyı seyrettim. Gözlerim gördüklerine inanamıyormuşçasına büyümüş kocaman açılmıştı. Kırık beyaz renginde sade mermerler kullanılarak yapılmış büyük bir avlu ve avlunun tam ortasında spot ışıklarla canlandırılmış bir süs havuzu vardı. Avlunun arkasını rengarenk çiçeklerin bulunduğu en az avlu büyüklüğündeki muhteşem bir bahçe tamamlıyordu. Bina ise kaç penceresi olduğunu şuanda sayamayacağım kadar genişti , L şeklinde geliyordu ve avluya uygun olarak krem rengine boyanmıştı. Her yer ışıl ışıldı.

KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin