Öncelikle uzun süreden sonra herkese merhaba .Aslında bölüm çoğu zaman 300 olunca geliyor ama uzun süre olduğu için erken yazmak istedim . Lise sonuçları dolayısıyla oluşan aradan dolayı hepinizden Özür dilerim.
❤ İyi Okumalar ❤
Kuşların ötüşü, ağaçların hışırtısı ve yavaş yavaş gelen misafir misali doğan Güneş ile güne Merhaba demek de ayrı bir huzur veriyor insana . Şehrin gürültüsü bir anlığına Susup kendini doğaya bırakıyor gibi .
Bu gün oldukça neşeli kalktım işte üstüme lacivert NEW YORK yazılı t-shirt , bordo şort ve kot bir gömlek giyip ayağımada beyaz convers geçirip çadırdan çıktım Nehir hala uyuyordu Telefonumu elime alıp saate baktım saat 07.00 'i gösterince şaşırdım daha çok erkendi herkes uyuyordu kulaklığımı takıp şarkı dinlemeye başladım bir ağacın önüne oturup gözlerimi kapattım ve düşündüm ;
Bütün bu olanları , Emre'yi ve benim ona olan şu Platonik Aşkımı bazen gerçekten ben bile komik buluyorum bu durumu onun yanında nedense başıma hep bir şey açıyorum ya düşüyorum yada ne diyeceğimi unutuyorum . Ben böyleydim işte kaç senedir içimde sakladığım o saf duyguyu kirletmemek adına çabalayan şu saf aşık kız . O ise benim hikayemde aşık kızı fark edemeyen şapşal prens oluyordu .Arkamda birinin varlığını hissedince hemen kulaklığı çıkarıp ayağa kalktım , arkamda bana sevecen ve tuhaf bakışlar atan bir adet Emre duruyordu . Bana neden tuhaf bakmasını anlamasam da sevecen bir gülüş atıp " Günaydın " dedim . Oda karşılık olarak " Günaydın " dedi ama yüzündeki ifade tuhaf gelince soramadan edemedim .
ELİF : Bir sorun mu var bana neden tuhaf tuhaf bakıyorsun ?...
EMRE : Şapşal prens ve Saf aşık kız ?...
Dedi ve bana soran gözlerle bakmaya başladı .Ne yani ben şimdi bunların hepsini dışımdan mı söyledim biri beni hemen şuracıkta öldürebilir mi cidden ya her zaman kendimi rezil edicek bir şey buluyorum büyük başarı hani alkışım . Ama şöyle düşünürsek Emre lafı başta geçti o ise son cümlemi duymuş bir şeyler uydura bilirim .Ben böyle kendi iç dünyam ile mücadele ederken Emre 'nin seslenmesi üzerine dikkatimi ona verdim .
ELİF : Aaa o hikaye sen nerden biliyorsun ? ... ( Saf ayağına yatıyorum çaktırmayın )
EMRE : Sen kendi kendine konuşurken kulak misafiri oldum .Hem anlatsana bana da merak ettim bak şimdi .
ELİF : Tabi ki anlatırım hadi gel oturalım .Dedim ...
Hadi bakalım Elif anlat bir şeyler .
VE hikaye başlar ...
Genç bir kızın hikayesi bu tam 3 sene bir adama aşık olarak yaşamış . Kız güzelmiş oğlan da öyle kızın arkasında bir sürü erkek olmasına rağmen kız sadece o oğlana aşıkmış .Oğlanın da arkasında bir sürü kız varmış o bir sürü kız ile çıkarmış ama yanı başında duran asıl kızı görmezmiş bu yüzden ona hikayede Şapşal Prens diyolar. Kız kendini her farkettirmeye çalıştığında daha da dibe batıyormuş ve asıl önemli olan ise bu hikayenin ne mutlu bir sonu nede hüzünlü bir sonu yok çünkü bu hikayenin sonu YOK gerisi sana kalmış nasıl bitirmek istersen öyle bitir ...
Bu benim hikayemdi işte o yine her zaman ki gibi bunu fark etmese de gerçekten bu hikayenin sonu YOK her şey ve her şey yaşanarak öğrenilcek bu hikayede. Ya sonu kötü yada iyi biticek belki ama şimdilik bir son YOK ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Platoniğin Günlüğü
Literatura FemininaBir kız düşünün; Üç yıldır birisine aşık. Üç yıl boyunca beslediği platonik aşkı, en yakın arkadaşından başka kimse bilmiyor. Üç yıldır içinde tuttuğu aşk, zaman geçtikçe azalmak yerine daha da güçleniyor. Ne yaşarsa yaşasın sevmeye devam eden, hiç...