DÜZENLENDİ
"Gerçekten mi?" diye sesleniyorum babama, "Okuyacağım okul burası mı?"
Evet, diye cevap veriyor. Açıkçası böyle bir okul beklemiyordum. Babam hiç bir zaman söz etmese bile bir nevi fakir sayılırız.
Küçükken çok kötü yerlerde yaşamış, bir sürü şey atlatmıştım. Kocaman bir evimiz olsa bile iş böyleydi. Hele lise birinci sınıfı okuduğum yerden sonra şuan bulunduğum yer bir nevi cennetti.
Ama babamın beni lise ikinci sınıf için bir koleje getirmesi, gerçekten olağanüstü!
Heybetli binalara bakarken içimden bu okula nasıl gelmiş olabileceğimi düşünüyorum. Ne hikmetse ne zaman konu ben olsam bir şekilde bir yerden para çıkar. Babam bu konuları benle asla konuşmazdı ama mucizevi şekilde parayı da bulur.
Düşüncelerimden babamın "Ege hadi kayıt yaptırmamız gerek" sesiyle uyanıyorum.
Arabayı durdurup içinden çıktığını bile görmediğimi fark edip hızla arabadan çıkıyorum. Karşımda üç tane kocaman yapıları görüyorum. Hepsi farklı şekil ve renklerde-gerçekten büyük bir okul.
Bir bina beyaz renkte ve en büyük olan -tahminimce derslerin olduğu ana bina- Onun bir yanında mavi renkli ondan biraz daha küçük ama yine de büyük olan bir bina var. Üzerinden spor salonu olduğu anlaşılıyor. Diğer binaysa mavi, pembe ve beyaz renklerden oluşuyor. Yurt olmalı diye düşünüyorum. Binalar öyle renkli canlı ve pahalı duruyor ki üzerlerinden yansıyan güneş ışığı gözümü alıyor.
Büyük beyaz ve mavi olan binaların çoğundan fazlasının cam olduğunu gözüme batıyor. Gerçekten çok hoş duruyor.
Hele ki bahçe gerçekten mükemmel. Futbol sahası büyüklüğünde bir ön bahçesi var. Görebildiğim kadarıyla zemin oldukça kaliteli bir malzemeden yapılı. Sıklıklarla küçük bahçeler, yersiz ağaçlar ve oturma yerleri var. Oldukça büyüleyici bir manzara. Sağ köşesinde bir yerde bahçe son buluyor ve yerini çimenlik bir patikaya bırakıyor. Çok hoş olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum.
Beyaz ana binaya doğru yürümeye başlıyoruz.
Giriş kaliteli beyaz mermerlerle döşenmiş kırmızı kılıflı koltuklar uyumlu bi r şekilde ortama renk katıyor. Uzakta Mac bilgisayar başına oturmuş bir kadın telefonla konuşuyor. Tavana baktıkça üst katları görebiliyorum ama merdiven çokluğu ve okulun büyüklüğü aklımı karıştırıyor. Rahat 10000 kişi alabilecek bir okul olduğunu düşünüyorum.
Ben etrafı incelemekle meşgulken kadın yanımıza kadar geliyor. Sekreter kıyafetleri var. Aynı zamanda elinde bir klasör tutuyor- kesin sekreter.
"Buyurun niçin geldiniz?" sesi tiz, yirmili yaşlarında, güzel bir yüzü var.
"Oğlumu kayıt edeceğiz." diyor babam.
Sekreterin cevabıysa "Bu taraftan, beni takip edin." oluyor.
Masası ve etrafındaki kocaman kanepelere doğru yürürken beyaz duvarların arkasında daha farkli bir yer olduğunu keşfediyorum. Bu kısımda beyaz duvar zıtlık oluşturmadan sarı-beyaz mozaiklere dönüşüyor. Satranç, tavla ve yanlarında küçük kitaplıklar olan masa ve sandalyeler bu alanı dolduruyor. Yer iste beyaz lambri tonlamasından aynı şekilde zıtlık oluşturmadan kendi doğal rengine -kahverengi- dönüşüyor. Yerdeki uyum bile beni büyülemeye yetiyor.
Kadının masasına ulaşıyoruz ve göründüğünden daha rahat olan kanepelere oturuyoruz. Adeta içine gömülüyorum.
Bu arada babam kadına kayıt için geldiğimizden bahsediyor. Kadın ismimi sorunca babam "Ege Kanmaz" diye cevap veriyor. Sekreter bilgisayarda adımı taratıyor ve küçük bir "Oh!" sesi çıkartıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şanslı Çocuk: Katil -Düzenleniyor-
AcciónBoğazını temizledi ve "Ege Kanmaz Blok A kat 2. Berk Tutucu Blok A kat 1. Tuna Çanak Blok A kat 4. Gizem Armağan Blok A kat 3." dedi. Neden sıralar karışıktı? Sanki özellikle yerlerini değiştirmiş gibi. "Her yer tertemiz olacak. Hadi iş başına." Her...