Sevgili olarak gittiğimiz ilk yerdi lunapark. Hava kararmaya başlıyordu. Tunç " İstersen eve gidelim prenses annenler merak etmesin." dedi. Annemlerin il dışına çıktıklarını Tunç'a söylememiştim. "Merak etme onlar il dışına çıktılar. Sorun değil yani devam edebiliriz gezmeye." dedim. Tunç bunu duyunca sevinmişti. Onun ailesini soracaktım ama nasıl? Ya kötü birşey olmuşsa... Tunç'u üzmek istemezdim. Ama bunu sormalıydım. Tunçla ilgili herşeyi öğrenmek istiyordum. Ve bu düşünceleri bırakıp Tunç'a sormaya karar verdim. " Canım birşey sorabilir miyim? " dedim. Tunç meraklı gözlerle bana bakarken "Tabi sor prenses. " dedi. Acaba sormalı mıydım? Tunç soracağım soruyu merak etmişti. "Senin ailen nerede? O akşam sadece abinle kaldığını söylemiştin. Annen baban nerede? " diye sordum. Tunç bir anda durgunlaştı. "Annemle babam vefat ettiler. Ben beş yaşındayken eski evimizde küçük kardeşim çakmakla oynadığı sırada yangın çıkmıştı. Annem ve babam hemen bizi balkona çıkardı abimle. Küçük kardeşimi görememişler diye bizi çıkardılar. Sonra küçük kardeşimi aramak için onlar tekrar içeri girdiler. Kardeşim biraz fenalaşmış ve bayılmış. Sonra da zehirlenmişler. Hastaneye kaldırdık ama malesef kurtulamadılar. Biz de abimle 12 yıldır birbirimize destek olduk. Bu oturduğumuz ev de kendi evimiz. Pek bir sıkıntı yaşamıyoruz. Abimle birbirimizin herşeyi olduk. Şimdi kardeşimiz de yaşasaydı üç kardeş birbirimize destek olurduk. Keşke o gün kardeşim o çakmağı görmeseydi ve çakmakla oynamasaydı. Çok özlüyorum ailemi." dedi. Ağlamak üzereydi Tunç. Kolay değildi yaşadıkları. Ailesini gözünün önünde kaybetmiş. Kıyamam ya çok zor olmalı. Tunç'a sarıldım. " Merak etme ben senin yanındayım canım. Ailenin yerini tutmasam da her zaman yanındayım. " dedim. Tunç bana o kadar sıkı sarılmıştı ki kemiklerim kırıldı sandım. " İyi ki varsın prenses. Ben ailemi kaybettikten sonra kimseyi senin kadar sevememiştim. İyi ki varsın. Sen benim herşeyimsin. " dedi ve yanağımdan öptü. Çok üzülmüştüm Tunç'a bunları hatırlatıp üzdüğüm için " Tunç kusura bakma sana bunları tekrar hatırlatıp seni üzmek istemezdim. Ama senin hakkında herşeyi öğrenmek istiyorum. Özür dilerim üzülmene sebep oldum. " dedim. Tunç bir anda beni bıraktı. " Bana bir daha Özür dilerim lafını söyleme prenses. Sen böyle şeyler söylemeyi hakedecek birşey yapmadın ve yapmazsın lütfen bir daha söyleme. " dedi. Gözlerim dolmuştu Tunç'un yaşadıkları beni çok etkilemişti. Artık göz yaşlarıma hakim olamıyordum. Tunç bana baktı. Ağladığımı görünce bana sımsıkı sarıldı. " Ağlama. Üzülüyorum kıyamam senin göz yaşlarına. Hadi gül bakayım prensesim. " dedi. Ve kocaman bir gülümsemeyle bana göz kırptı. Bende güldüm. " İşte böyle gül sen bitanem. Sana gülmek çok yakışıyor. " dedi. Sahile doğru yürümeye başladık. Tunç iki tane dilek feneri aldı. Ve sahilde kayalıklara otururken dilek tutup fenerlerini bıraktık. Acaba ne dilek tutmuştu? " Bir ömür ayrılmayalım. " diye dilek tutmuştum. Acaba Tunç da benimle aynı fikirde miydi dileğinde.??