Bana nasıl böyle bir şey sorabilirdi? Benimle dalga mı geçiyordu yoksa aklından bir zoru mu vardı? Daha fazla dayanamayarak sinirle ağzımı araladım.
"Ya daha az önce tanıştık. Sen bana nasıl böyle bir teklifte bulunursun?!" diye yüksek sesle sorup şaşkın bakışlarla baktım yüzüne. Amacının ne olduğunu gerçekten merak ediyordum.
"Evlenelim demiyorum sana. Sadece evlenecekmişiz gibi numara yapacağız. Yalandan yani. Anladın mı?"
"Neden yapalım ki böyle bir şeyi?"
"Bak... Eğer ben derhal birini bulup evlenmezsem çok sevgili dedem beni sahip olduğumuz şirketin başına geçirir. İdare edemezsem de bana geçirir... Çalışmak bana göre değil. Sıkıntıya gelemem, iş koşuşturmacası boğar beni. Ona daha bu sabah geliniyle tanıştıracağıma dair bir söz verdim. Tanıştıracaktım da. Şehir dışındaydım. Bir sevgilim vardı. İş aileyle tanışmaya gelince işin çok ciddiye bindiğini, şu an için böyle sıkıntılara gelemeyeceğini anlatan bir notla öylece çekip gitti. Eve eli boş dönemedim, yapamadım. Şimdi karşıma bu halde sen çıkınca, belli ki bana yardım için gönderildin."
Bana dolaylı yoldan melek mi demek istiyordu? Her neyse böyle bir teklifi kabul edecek değildim.
"Yokum."
"Daha Hamdi Bey'in teklifini duymadın ama."
Kaşlarımı çatınca sırıtıp düşünüyor gibi yaptı.
"Belli ki kalacak yerin yok. Sana kalacak güvenli bir yer bulmayı vaad ediyorum. Ayrıca karşılığında ne kadar istiyorsan söylemen yeterli."
Son cümlesine karşı sinirle gözlerimi kıstım. Oradan bakınca paragöz biri gibi mi duruyordum acaba?
"Adilik yapma. Senin parana kalmadım. Al kalacak yerin de senin olsun."
Arkamı dönmüş gidecekken bileğimi tutup yeniden kendine çevirdi beni. Topaç gibi dönmekten başka yaptığım bir şey yoktu zaten.
"Tamam tamam, o mevzulara girmedim farzet ama bu anlaşmadan senin de çıkarın olacağını unutma. Sokakta kalmaktansa gül gibi yaşayıp gidersin işte. Sen bu halde karşıma çıkınca, belki son fırsatımsındır diye düşündüm. İyiliğimi karşılığını ödemek istiyorsan teklifimi kabul et."
Haklılık payının olması bir gerçekti tabi.Tanımadığım biriyle böylesine bir anlaşma yapmak doğru olmayacaktı belki. Bu yabancıya güvenebilir miyim ondan da emin değildim. Peki onu reddetsem bu halimle nereye gidebilirdim? Gidecek yerim de yoktu. Mantıklı tarafım böylesine çaresiz bir durumda yapılan bu teklifi reddetmenin yanlış bir hareket olacağını söylüyordu. Anneme verdiğim sözü düşündüm o an. Şu an sözümü yerine getirebilmemin tek yolu buydu belki de. Hem rol icabı öyle davranacağımızı söylemişti.Katlanabilirdim sanırım. Eğer geri çevirirsem ayağıma gelen fırsatı da kaçırmış olacaktım. Şöyle bir düşünürsek, dediği gibi birbirimizin son fırsatı olabilirdik.
"Pekala, kabul ediyorum ama yanlış bir hareketinde çekip giderim haberin olsun."
Net bir şekilde konuştuğumda zafer kazanmış bir edayla gülümseyip başını salladı.
"Bir süre bu şekilde idare edeceğiz. Sonra ben bir yolunu bulacağım."
Başımı sallayıp yeniden arkamızdaki lüks arabaya doğru ilerledim. Denize düşen yılana sarılır misali tekrar yerleştim bir hışımla çıktığım bu arabaya. Benden hemen sonra o da gelip vakit kaybetmeden arabayı çalıştırdı. Pahalı erkek parfümünün kokusu yine arabayı doldurmuştu.
"Bugünlük bir otelde kalırız. Karşılarına bu halde çıkacak değilsin. Üstüne başına bir şeyler aldıktan sonra eve geçeriz."
Ne kadar da planlı bir çocuk diye geçirdim içimden. Yanımda da hiç para da yoktu. Nasıl alışveriş yapacaktım ki? Bileğimdeki bileklik çarptı o an gözüme. Takı setimi satabilirdim aslında. Alacağım para bana bir süreliğine yeterli olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESMER
Teen FictionHayatımda önünü alamadığım tüm bu yalanların bir başlangıç noktası vardı. Yaşamımın dönüm noktası, düğünümden kaçarken karşıma çıkan yabancının teklifini kabul etmemle başladı. “Hişt esmer!" “Bana mı seslendin sen?” “Esmer olan ben miyim?” Ben düğün...