ÇP [19] Bilinmeyen Numara

160 20 7
                                    

Kim demiş  aşık olacağın kişiyi seçemezsin diye?  Sen seçersin, tamam budur , bana şimdi böyle bir çile lazım dersin. Algılarını göremediğin için. Geldi bana çarptı dersin ama, seçim senin zihninin esasına dayalıdır. O yüzden zor vazgeçilir, bana burada analiz yaptırmayın, yorgunum.. çiçeklerin açışları gibi diyelim bir de, algılaması olanaksızdır evrelerini, hızlı ya da yavaş..

Yağız'ı ben seçtim anlayacağınız kadarıyla. Varmaya çalıştığım esas  buydu. Bir çoğunuzun iyi bok yedin dediğini duyabiliyorum. Okul sonrası yağızla olan buluşmamda tabiki  yine beni etkisiz hale getirip tüm bu  olanları beynimin oyunuymuş gibi göstermeyi başardı.

Yektaya gelecek olursak, iki gün önceki konuşmamızdan sonra onu bir daha görmedim. Zaten görmek de istemiyorum.Onu hiçbir zaman anlayamayacaktım, bu kaçınılmaz bir gerçekti.

Yatağımda doğrulup bacaklarımı kendime çektim. Hissettiğim tek şey saf bir belirsizlikti. Nerede olmam, ne yapmam, nasıl davranmam gerektiğini kestiremiyordum. Bekide bunları büyüten bendim. Akşam yemeği için aşağıya inmedim. Annem gelmeden  odama çekildim ve saatlerdir uyuyor taklidi yapıyorum. Tamam... Benimki biraz ölü taklidi gibi.

Kulaklığımı takıp müziğe ses verdim. Gözlerimi kapattım ve kendimi karanlığın içindeki minik pırıltılara bıraktım. Onları iyice görmek için odaklanmam gerekiyordu. Küçükken bunu babamla yapıyorduk. Her gece uyumadan önce uyuyup uyumadığımı kontrol ederdi. Ellerimin avcunun içinde kaybolması karanlıkta yalnız olmadığımı anlamama sebep olurdu. Gözlerimi kapatmamı ve derinlere inip yıldızları görmemi söylerdi. Onu hiç söylemedim ama ben karanlıktan korkardım.

Yanağım sıcak gözyaşımla ıslanırken yıldızlara daha yakın hissettim. O, o buradaydı. Görmesem bile hissediyordum. Gözyaşlarımı sildikten sonra titrek bir nefes aldım.Boğazım düğüm olmuştu ve  tekrar akan yaşların boğzıma kadar inip kuruması beni rahatsız ediyordu.

Güneş şeklindeki sırıtan yastığımı kollarımın arasından çıkarıp baktım. Yastık bile mutluydu. Ah, tamam. Sanırım iyi değilim.

------

[ Yekta'dan... ]

Dolunay'ı sıcak bir gülümsemeyle yollarken aklım İzeldeydi. Ona bağırmıştım. İri, mavi gözlerinin aldığı o ifade gözlerimin önünden gitmemekte ısrarcıydı. Telefonumu cebimden çıkarıp saate baktım. 23.15 di.

"Yekta?" Annemin sesiyle arkama döndüm.  Elindeki ilaçlarla yanıma  ilerledi.  Yüz hatları gergindi. Soru sorar gibi bakarak konuşmasını bekledim. "Dolunayla tekrar görüştüğünüzü bilmiyordum." dedi muzipçe. Sesindeki tondan ne demek istediğini anlamıştım.

"Dolunayla görüşmüyorum. Sandığın gibi bir şey yok. " İlaçları elinden alıp bardağa uzanırken gergin ifadesi yumuşadı. Sessiz kalmayı tercih ettiğinde odama göndüm.  Annemle yıldızları pek barısmadığından dolunaydan pek haz etmiyordu. Odama ilerlerken ilaçları cebime attım. Artık bir anlamı olmadığına göre bunları içip acı çekmeme gerek yoktu. Suyu içip komidinin üzerine bıraktıktan sonra telefonumun bildirim melodisi kulaklarımı doldurdu.

Bilinmeyen numara
Merhaba...

Anlaşılan biri eğlenmek istiyordu. Yatağıma uzanıp mesaja geri döndüm.

Merhaba bilinmeyen numara.

Çok geçmeden telefonumun bildirim sesini tekrar duydum.

Bilinmeyen numara
Vay canına, bunu sevdim. Sana ne demeliyim. Ah, bence karanlık bir şeyler olmalı.

Karanlık birşeyler... Haklıydı. Zaten benim gibi birine normal bir şey söylemek gözleri görmeyen birine ışığı tarif ettirmeken daha saçmaydı.

"Karanlık insanlardan olduğumu mu söylüyorsun." Yazıp gönderdim.  Çok geçmeden cevap geldi. Hızlı yazması hoşuma gitmişti.

Bilinmeyen numara.

-Kesinlikle!
-Merak uyandırıyorsun. Karanlık insanlar böyledir. Ve bu.. bu çok rahatsız edici. Ne diyorlar buna ruhani boyut falan mı?

Yatağıma uzanıp mesajı bir kez daha okudum. Kim olabilirdi ki?

"Ruhani boyut falan değil. Her insan karanlıktır bana göre. Göremediğin yerler o renkle kaplıdır. Merak edersin." yazıp düşünmeden gönderdim.  Meraklı bir bilinmeyen numarayla yazışmak ne kadar mantıklıydı bilmiyordum.

Bilinmeyen numara
Yani karanlık aslında bilinmeyendir. Siyah da öyle. Belirsiz, uyumsuz.

Gözlerimi tavana dikip düsünmeye başladım. Bu aynı şey değildi.

"Siyahı görebilirsin, siyaha boyanabilirsin. Ama bu karanlık değil." yazıp gönderdikten sonra karnımın üzerinde telefonla daireler çizmeye başladım. Aynı sesi tekrar duyduğumda telefonumun  ekran kilidini açıp mesajı okudum.

Bilinmeyen numara
Öyleyse karanlık ne?

Onu gerçekten merak etmeye başlamıştım.

"Karanlık bir varoluş ve ışığın olmayışıdır. İnsanlar bilmediklerinden korkarlar. Eğer karanlığı görüyor ve dokunabiliyor olsaydık korkmazdık." yazdım ve gönderdim. Hala yazmaya devam ediyordum. "Ruhani boyuta gelirsek, ruha yansıması çok farklı. Eğer bir ruh karanlığa dokunursa bilinmezliğe ulaşmış demektir ve hiçbir güç ona tekrar ışığı gösteremez."

Yazdığım mesajı okumadan ekranı kilitledim.  Karanlıktaydım ve gözlerim o kadar alışmıştı ki ışığı tarif edemiyordum. Benim bilinmezliğim buydu.. İçimde kalan son umut, son damlasına kadar akıp gitmişti. Hiçbir güç beni kaybolduğum karanlıktan çıkaramıyordu.

Gelen mesajı okurken yutkundum.

Bilinmeyen numara
Ya sen?

"Ben sadece insanlığı reddeden bir canlıyım." yazıp gönderdim. Çok beklemeden cevap geldi.

"Bunun için bir çok şey yaşamış olman gerekir."

Bir çok şey yaşamamıştım belki ama yaşayamayacak olmam da geçerli bir nedendi sanırım.

" Zaten kişiliği belirleyen yaşanmıslıklar değil mi?  Mesela sen, kendini gizliyorsun. Muhtemelen buna gerek duydun çünkü seni tanıyorum." yazıp düşünmeden gönderdim. Yastığımı biraz daha yatırıp tekrar uzandığımda kulağıma dolan bildirim sesiyle birlikte sağ tarafa döndüm. Uykum geldiğinden harfleri seçmekte zorlanıyordum.

Bilinmeyen numara
Belki de...

*        *         *
Multimedya: izel Aras
Merhaba, umarım hoşunuza gitmiştir. Hikayem hakkında ne düşünüyorsunuz merak ediyorum. lütfen bunu benimle paylaşın.

Sizi seviyorum.

Yakın zamanda  Yb gelecek.

Bu arada whatspApp grubu kuracağım. Gelmek isteyen özelden numarasını verebilir.

ÇAKMA POLYANNA #Watty2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin