4.Bölüm"Baba?!"

50 3 0
                                    

Merhaba yeni bölüm ile karşınızdayım. Kimsenin okumayacağını bilsem de okuyanlar vote ve yorum atmayı unutmayın. Sizin görüşleriniz benim için önemli. Multimedia'daki Dominik'i kız olarak hayal edin.Yani Ezgi. Bir sahnede hayal etmenii isteyeceğim. Hayal gücünüzü isteyeceğim yani. EMİNİM HARİKA HAYAL GÜCÜNÜZ VARDIR NUTELLALARIM *-* İyi okumalar ^^

Bölüm şarkısı:Sofia Karlberg-Crazy İn Love

Dudaklarımı onun dolgun dudaklarından ayırdığım da derin bir nefes aldım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ayaz'a baktığım da bana yalvaran gözlerle bakıyordu yeşilleri. Onu seviyordum , ama gururumu ayaklar altına alıp , acı çekmek istemiyordum. Ya ben onun için saatlerce ağlamış , sabahlamıştım. Bu olanları uzun bir süre düşündüm. Bakışlarımı yere çevirdim utancımdan. Ona olan sevgimi saklayamıyor , sadece benim olsun istiyordum. Çok seviyordum çünkü... Bakışlarımı yerden çevirip sevdiğim adama baktım. Benden bir cevap beliyordu ve heyecanlı olduğu 10 metreden bile belli olacak şekilde gözleri parlıyordu. Gülümsedim. Gülüşümü görünce biraz şaşırmış olunca oda bana gülümseyerek karşılık verdi. Gülüşü huzur veriyordu her şeyden önce nasıl hayır diyebilirim ki. Aniden ona sarıldım. Gözlerimi sımsıkı kapatıp ellerimi boynuna sıkı sıkı sardım. Şaşırdığını ve afalladığını anlayabiliyordum ama hemen sonra oda ellerini belime sarınca daha çok sarmaladım onu. Kokusunu özlemiştim. Senelerce öldüğüm , özlediğim kokusu. Parfümünü hala değiştirmemiş , hala eşsiz kokuyordu. Kendi has kokusu ise... bambaşka. Ağabeyimin de aynı marka ve ona her sarılmam da kokusunu içime çekiyorum. Şimdi sevdiceğime yaptığım gibi. Ayrıldığımızda geç olmuştu.

"Şey... burada mı yatmak istersin yoksa gitmek mi istersin?" diye saçma bir soru sordum.

'Kızım saçmalama annen görürse ağzına sıçar sen nasıl böyle bir şey sorarsın?' dediğinde iç sesim , ona hak verdim.

"Burada kalmak çok isterim." dediğinde içime bir kurt düştü ama bir şey demeden odama yöneldim.

Odamın kapısını açınca geçmesine izin verdim. Odaya geçince bende geçip kapıyı kapatıp , kilitledim ne olursa olsun önlem şart. Arkamı döndüğümde odamı incelediğini gördüm. Odam da o kadar renkli şeyler yoktu aslında cıvıl cıvıl olan tek şey günlüğüm ile yatağımın altında ki çekmece. Gerisi siyah. Siyah renk vazgeçilmezim idi ne yapayım. Bana döndüğünde hayret etmiş şekilde konuştu.

"Senin gibi bir kızdan , böyle siyah ağırlıklı bir oda açıkçası...beklemiyordum." dediğinde gözlerimi devirdim.

O kadarda cıvıl cıvıl değildim. Elbise bile nadir giyerdim ve etek asla giymezdim. Kot , şort , atlet kısmı tişört giyerdim sadece.

"Ah , yapma Tanrı aşkına. Çiçekli böcekli elbise giydiğimi hiç gördün mü?" diye meydan okudum ona.

"Dershanenin son günü desem?" dediğinde hatırladığı için sevinç çığlıkları atacaktım.

HA-TIR-LI-YOR-DU. Ama fena faka basmıştım.

"Ama o zaman küçüktüm , ve odam böyle değildi. Lütfen!" diye savunmaya geçtim. Küçük bir kahkaha atıp:

"Tamam öyle olsun." deyip , yatağıma yöneldi.

Ne yaptığını idrak etmeye çalışırken o tişörtünü rahatlıkla çıkartınca gözlerim kaslarına takılsa da ellerim ile gözlerimi kapattım.

"Oha ama!" diye bağırınca kıkırdama sesi geldi.

Gülmemek için kendimi zorladım. Ellerimi çektiğimde sadece pantolonlaydı. Bende dolabıma yönelip kısa şortumla atletimi aldım. Onun yanında böyle giyinmeye utanırdım fakat pişmeye de razı olamazdım yani. Ona baktığımda elimdekilere bakıp sırıttı. "Ah!" diye inleyip banyoya koşup elimi yüzümü yıkadıktan sonra sütyenimi çıkartıp komidin üstüne koydum. Arkamdan ıslık ses gelince çığlık atıp uzun kumral saçlarım ile göğüslerimi kapatıp ona sinir dolu gözlerle ve utangaçlıkla döndüm.

Soyut HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin