BÖLÜM 1 "HASTAHANE"

1.1K 173 99
                                    


Ölümü bile ikinci sıraya düşüren bir durumdur aşk.

Başımdaki ağrı yüzünden gözlerimi açamamıştım. Çok şiddetli bir ağrı vardı. Ölsem daha iyidi bu ağrıyı yaşamak yerine. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum kendi içimde. Nerdeyim ben. Son beş altı saati hatırlamıyordum. Bir şeyler eksikti. Kendi kafamda hayatıma dair bazı eksikler vardı. Kendimi zorlayıp hatırlamaya çalışıyordum. Başımdaki ağrıya katlanıp gözümü açmaya karar verdim. Mavi örtülü bir yatakta uzanıyordum. Kolumdada serum vardı. Kolumdaki serumu çıkarıp ve biraz doğrulup yataktan kalktım. Yatağın yanındaki pencereyi açıp hava almaya başladım. Dışarda kış olmasına rağmen insanı üşütmeyecek tatlı bir esinti vardı. Ve yağmur kokusu. Toprakla karışmış yağmur kokusu. Havayı içime çektim. Ve rahat bir şekilde nefes almaya başladım. Başımın ağrısı yavaş yavaş dinmeye başladı. Bunun üzerine çoğu şeyi hatırlamaya başladım. Okuldaydım beden dersinde arkadaşlarla maç yapıyorduk. Maç esnasında kötüleştiğimi hatırladım. Nefes almakta zorluk çekiyordum. Beynime oksijen gitmiyordu, daralmıştım. Ve yere düşmüştüm. Şimdide hastahane odasındayım. Olanları düşünüp hatırladıkça başım tekrar ağrımaya başladı. Ellerimle yüzümü avuşturmaya ve rahatlamaya çalıştım. Kapı çaldı.

İçimdeki o mayhoş his hala geçmeden kapı aralandı ve beyaz önlüğüyle yaklaşık altı yıldır tanıdığım doktor Kenan Bey vardı. Kenan Bey benim ailemin bir parçası olmuştu. Aile dediğim de doğduğumdan beri tanıdığım öz kardeşim gibi sevdiğim oda arkadaşım Şubat. Başka kimsem yok. Doğduğumdan beri şansızmışım zaten. Kaderin bana tek verdiği iyi şey Şubat. Pencerenin önünden gidip yatağa tekrar uzandım. Doktor Bey yanıma gelip konuşmaya başladı.

"Ekin okulda sana fazla hareket yapma diye kaç defa uyardım seni. Bak sana söylemem gereken önemli şeylerde var ama sen beni dinlemeyerek hata yapıyorsun. Bu hastalık ciddi bir duruma geldi. Seni kendi oğlum gibi seviyorum. Lütfen bak tekrar söylüyorum lütfen rahat dur. Fazla hareketlerden kaçın. Eğer daha fazla yaşamak istiyorsan bunu yapma. "

"Doktor bey 17 yaşında bir insanım. Beynim ve aklım var biliyorum. Bende seni babam gibi seviyorum. Ama bende koşmak tozmak eğlenmek istiyorum. Benide anla. Bunları yapmadan ölmek istemiyorum."

"Tamam anlıyorum. Bir saate taburcu olursun ama Ekin bu hastalığın şakası yok. Üstünü deyiştir elini yüzünü yıka odama gel bi şey konuşmamız lazım."

Doktor bey sözlerini söyledikten sonra odadan çıktı bende yataktan tekrar kalkıp odamdaki lavaboya gittim. Musluğu açtım ve ılık kısmına getirdim. Ellerimi avuç yapıp suyu elimde biriktirdim. Ve yüzüme sürdüm. Kafam biraz bulanıktı. Aynada kendime bakıyordum. Bu yakışıklı yüz bu hastahanede mahvolmamalı. Elimi yüzümü kurulayıp üstümü giydim. Şubat sağolsun. Okul kıyafetlerini götürmüş üstümü getirmişti. Beklemiş beni ben uyanmayınca da gitmiş. Simsiyah dar paça pantolonumu giyip. Üstüne de grimsi bir gömlek giydim. Ve aynada saçımı yaptım. Ölmeye yakın olsam bile tarzımı korumalıydım.

Odamdan çıkıp. Doktorun odasının önünden geçtim. Ama içeri girmedim. Daha fazla hastahanede durmak istemiyordum. Dışarı çıkınca sert bir hava beni karşıladı. İki saat önceki havaya göre hava iyice soğumuştu. Ben de bu soğuk havada yurdun yolunu tuttum. Telefonum çaldı. Arayan Şubat'dı. Bana seni gelip alayım mı diye sordu. Bende saate baktım saat dokuzdu. Dedim olmaz şimdi çıkman yasak zaten başına bela açma. Savaş bu saatlerde hiç çekilmez bende hemen geliyorum dedim. Yurdumu çok seviyordum ama saçma kurallarından nefret ediyordum. Yurttaki odamda tam on yıl geçirdim. İlkokul ortaokul hepsini aynı yerde okudum. O yüzden yurt benim evim gibi. Anne baba özlemi çok çektim ama ev özlemini hiç çekmedim. Benim odam hem bana yetiyordu hemde güzeldi. Havadaki bulutlanmanın üzerine kar yağmaya başladı. Kar yağınca çok mutlu oluyordum küçüklüğümden beri. Kar taneleri yavaş yavaş yere düşerken. Hiç beklemediğim anda yerlerde beyaz bir örtü oluştu. Yoldan zevk almaya başlamıştımki yurda vardım.

EKİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin