Multimedyada Derin ve Batuhan var.
Sonunda sıkıcı bir yemekten kalka bildik. Yemekte sıkıntıdan telefonla uğraşırken boynum tutulmuştu Off! boynum ağrıyor. "Çağrı canım benim-" derken Çağrı sözümü kesti ve "Ne istiyorsun Çise" dedi bıkkın bir ses tonuyla e haklı çocuk beni tanıyor. "Benim boynum tutulmuş masaj yaparsın demi?" dedim yavru köpek bakışları atarken buna asla dayanamaz nihahahaha (kötü karı gülüşü). "Tamam... Ama önce o bakışları benden çek" dedi. Bende hemen gülümseyip önüne geçtim ve o da bana masaj yapmaya başladı. " Çağrı azcık daha yukarısı" "Ya kızım yapıyorum işte daha ne istiyorsun?" "Ama yanlış yapıyorsun azcık düzgün yap"dedim o sırada elleri bir süreliğine durdu ve tekrar yapmaya başladı. Bu sefer daha düzgün yapıyordu. "Şükür Allam bu gerizekalı düzgün masaj yapmaya başladı"dedim. "Oh valla iyi geldi lan sen nerde öğrendin masaj yapmayı başlarda niye düzgün yapmadın aptalak" O sırada birkaç kıkırtı sesi geldi ama neye kıkırdadıklarını anlamadım. Sinirlenip arkamı dönüyordum. "Neye gülüyorsanız bizede söyleyin bizde gü-"derken lafım Caner'in dudaklarıyla kesildi. Şaka lan şaka. Korkmayın öyle birşey olmadı. Neyse konumuza dönelim. Lafım arkamda bana masaj yapanın Ege olduğunu görmemle kesildi. Bir süre yüzüne tip tip baktım. Sonunda Çağrı'ya dönüp kaşlarımı kaldırarak "Bu sıçmık suratlımı bana masaj yaptı?"diye sordum. O sırada arkadan kahkaha sesi geldi ama pek takmadım. Sonra Ege'ye dönerek "Hıyar sen mi bana masaj yaptın şimdi"dedim.Daha sonra "Neyse bi bok bildiğin yok bari bunu biliyorsun"dedim. Ben bunları konuşurken biri hala kahkaha atıyordu ve ben sinirlenmeye başlıyordum. Artık tahammülüm kalmadı bu kim ki bize gülüyor. Sonunda arkamı döndüm ve hızla yanına yaklaşarak "Neye gülüyon lan sen?"dedim. Herkes biraz şaşkındı çünkü onların yanında hiç böyle agresif olmamıştım ama bu benim normal halim kolay arkadaşlık kurmak için cici kız imajı çiziyordum bu yüzden benim bu halimin tehlikeli olduğunu yalnızca Çağrı biliyordu o da zaten olaya hemen el attı ve beni belimden tuttu. "Çağrı bırak yoksa neler yapacağımı sen bile tahmin edemezsin"dedim kendimi bile ürkütecek bir sesle. Hemen kollarını çekti. Bende hızla karşımda bana sırıtarak bakan öküz yavrusu yemiş fil kılıklı orangutan bokundaki parazite doğru yürüdüm ve zıplayarak yumruk attım. Çocuk ilk başta sendeledi ve kendini toparlayamadan esnaf tükmüğü gibi yere yapıştı. Sonra arkamı döndüm ve hemen candy kız gülüşümü yapıp "Burada hiç birşey görmediniz varsayıyoruz"dedim ve Caner ile Ege'nin koluna girdim. Onları çekmeye çalışırken ikiside bir anda durdu ve "OHA! Sen nerden öğrendin yumruk atmayı?"dediler hemde aynı anda aynı şeyleri. "Tamam sonra anlatırım hadi gidelim artık" dedim sitem edercesine. Sonra Ege'nin aklına birşey gelmişçesine hemen başını arkamızda kalmış olan çoçuğa çevirdi ve koşarak yanına gitti. Hemen yardım ederek ayağa kaldırdı. Çocuk hemen konuşmaya başladı. "Ege lan senin gıcık ufacık tefecik dediğin kız bu mu? LAN! Kız bir yumruk attı esnaf tükmüğü gibi yere yapıştım"dediğinde bende kıkırdayarak "Ahh! Lütfen ben o kadar sert vurmadım ki abartma"dedim. "Ege soktuğumun malı kız bide sert değil diyor sen niye demiyorsun kız agresif çabuk sinirlenen biri diye mal çocuk"diye söylenmesine devam ederken Ege onun ağzını kapattı ve "Lan oğlum kız bize hiç böyle gözükmedi ki ben nerden biliyim gelip zıplayarak yumruk atacağını ben en fazla gelir tokat atar veya laf saymaya başlar diye düşündüm" dedi. Çağrı lafa karışarak "Hey tamam abartılacak birşey değil Çise'nin bana attığı yumrukları hatırlıyorumda bunun üç katı büyüklüğündeki yumruk atmıştı yani bir zaman sonra alışıyorsun" dedi. "Ege bu çocuk seni nerden tanıyor?" dedim sorarak. "Bu benim arkadaşım Batuhan kısaca Batu her neyse benim burada olduğumu öğrenmiş ve yanıma geldi. Onun gülmesinin nedeni benimle bu şekilde -beni gösteriyor- kimsenin konuşmaya cesaret edememiş olmasından kaynaklanıyor" deyince beni tuttu bir gülme adım hunharca gülen kıza çıkıcaktı. "Ege yaa sen bunun gözünü çok korkutmuşsun" dedim gülmeye devam ederken. Sonunda gülmelerim iç çekişlere dönerken "Neyse tanıştığıma çok memnun oldum Batu" dedim. "Ben hiç memnun olmadım. Şu güzel yüze yumruk attın. Nasıl kıyabildin?" dedi. "Ay götüm" dedim gözlerimi devirirken. Sonunda konuşmayı akıl eden Mine "Hadi artık gidelim" dedi ve yürümeye başladı. Bizde ona uyarak yürümeye başladık. Tabi ben Selin'in önünden geçerken bir adım geriledi. Bende ona bakarak piç smile yaptım. Sonunda minik evlere varabildik. Mine'yle kendimizi yatağa attık -buradaki fesat düşüncelerinizi duyar gibi oldum- ve konuşmaya başladık. "Sen nerden yumruk atmayı öğrendin kız" "Kick boksa gitmiştim oradan biliyorum" "Hmm.... Peki neden bize bundan bahsetmedin?" "Yaa şimdi daha kolay arkadaş bulabilmek için biraz cici kız taklidi yaptım. Ama sakın size içten yaklaşmadığımı düşünme. Ben sadece sizin yanınızda kavgacı bir tip olmadım o kadar yoksa size hep içten davrandım" dedim. "Ben zaten bize içten davrandığının farkındayım. Zaten içten davranmasaydın fark ederdim merak etme. Hem boşver şimdi bunları o sürtük senden nasıl korktu gördün mü?" dedi ve kahkaha atmaya başladı. Bende ona eşlik ettim. En sonunda yorgun düştük ve uyuya kaldık. Sabah yataktan düşerek uyandırılmaya çalıştım ama pikeye sarılı uyuduğum için pek canım acımadı ve yerde uyumaya devam ettim. Bir süre sonra boynum ağrımaya başlayınca elimi yatağın üstünde gezdirerek yastığımı buldum ve kafamın altına koydum. O sırada bizimkiler birşey konuşuyorlardı. "Oha yani yataktan attık yine uyudu sonra hanım efendinin boynu ağrıyınca yastığını aldı uyudu" dedi Mine. "Bana bırakın" dedi Ege ve o sırada yastığımdan çekilmeye başlandı. Tabi ben hemen yastığıma sardım kollarımı ve yastığımı çeken kişi yastığımla birlikte beni de kaldırdı. Bu arada Selin "Ay bu hala yastığı bırakmadı. Aksine daha çok yapıştı. Sülük müdür artık nedir" dedi ve demin uyanmamak için herşeyi yapan kızın yani benim gözlerim fal taşı gibi açıldı hemen gözlerim Selin'i aradı bulduğum gibi ona doğru uçuşa geçtim. İlk önce şaçlarını elime doladım sonra arkaya doğru iyice çektim ve "Ben sana demedim mi? Benim sinirlerimi bozma yoksa kafan alev alana kadar duvara sürterim.BAK KIZIM SİNİRİME GİDİYORSUN NEFES ALMAN BİLE SİNİRLERİMİ BOZUYOR. HADDİNİ AŞMA!" dedim sonlarına doğru bağırarak. Sonra biri benim belimden tuttu ve dışarı çıkardı. "Kızım biz seni minik ev kedisi sanarken senin içinden kaplan çıktı" dedi Ege. Demek ki beni dışarı çıkartan Egeydi. Ama neden arkadaşının yanında değilde benim yanımda. Ay hemende değere binme o arkadaşını kurtarmak için seni çıkardı dedi iç sesim. O zaman neden hemen arkadaşının yanına gitmedi yada bana kızmadı aksine keyif almış gibi oldu. Off! Kafamda deli sorular. Aslında bir bakıma haklı ama neden bu beni üzüyor hemde ona bu kadar gıcık olurken. İyice saçmalamaya başladım. Ege'nin sesiyle düşüncelerimden ayrıldım. "Ayrıca sen nerden biliyorsun yumruk atmayı" dediğinde piç smile yapıp "Uzun süredir Kick boksa gidiyorum" dedim. Biraz şaşırmış görünüyordu. "Ne kadar uzun süredir?" diye sordu sesindeki merakı gizlemeye çalışarak. "10 yaşımdan beri kick boksa gidiyorum. Soruların bittiyse artık gidebilir miyiz?" diye sordum bıkkın bir tavırla. "Son bir soru?" dedi ve bende kafamı 'evet' anlamında salladım. "Sen neden bizden uzun zamandır kick boksa gittiğini sakladın?" diye sordu. Kafamı eğip "Bak dövüşçü bir tipim yok zaten ben dövüşmem döverim orası ayrı konu. Şimdi ben kendimi tehlikeli göstermek istemiyorum. Çünkü hangi kişi yanında çakı taşıyan, kavgacı, agresif bir arkadaş ister ki. Bu yüzden sizinle gerçekten samimi olunca söylicektim bunları ama sakın samimi olmadığımı düşünme zaten ben sizinle aşırı derece samimi oldum sadece doğru anı bekliyordum." dedim ve derin bir nefes aldım. Biraz düşündü ve "Hmm..... Şimdi sen 7 yıldır kick boksa gidiyorsun ve yanında çakı taşıyorsun vay bee valla ne diyim senden böyle birşey beklemezdim. Çakına bakabilir miyim?" dedi. Bende çakımı ona uzatırken "Dikkat ette elini kesmeyesin ufacık bir dokunmada elini kesebilir çok keskindir" dedim. "Merak etme ben nasıl kullanılacağını biliyo-" derken ne oldu bilin elini kesti. "Tam bir aptalaksın. Ya ben o kadar uyardım dimi sen bi dinle yaa bi dinle hemen yok ben biliyorum yok şu yok bu deme" diye laf sayarken Ege'lerin minik evine geldik ve hemen yatağa oturttum ve "Tentürdiyot, pamuk, gazlı bez, sargı bezi nerde" dedim telaşla. "Banyoda ilk yardım çantasında bulabilirsin" dedi. Hemen banyoya yöneldim ve ilk yardım çantasını aramaya başladım. Nerde bu çant- Buldum! Sonunda... Hızlıca Ege'nin yanına gittim ve yanına oturup elini kucağıma koydum. İlk önce gazlı bezle yaranın etrafı temizledim sonra tentürdiyotu pamuğa döküp yarayı temizlemeye başladım ama çok bastırmamaya özen gösteriyordum nedense onun canı yansın istemiyordum. Sargı bezinide düzgünce sardım ve bitti. Şimdi ise benim minik evime doğru gidiyoruz. Kapıyı açtık ve Ege'nin elini gören Selin bir anda öne atılıp "Ay conom noldu eline öylee" dedi tabi o sırada Ege'nin elini çok sıktı ve eli yine kanamaya başladı. Aslında o kadar da derin kesilmemiş ama fazla kan akıyor çocuk kansızlıktan ölecek diye korkuyorum. Hemen Selin'i kenara ittim ve Mine'ye "İlk yardım çantasını getir" dedim. O sırada Ege'yi oturtmuş kendimde yanına oturmuştum ve Ege'nin elini yine kucağıma koydum. "Off! Kızım tamam gerizekalısın anlıyorum ama bu kadar gerizekalılık olur mu yaa bize bir yararın dokunduğu yok ulan biraz rahat dur da zararında olmasın" diye laf sayarken Ege garip sesler çıkarmaya başlamıştı. Ona baktığımda kendini gülmemek için kastığını bu yüzden de garip sesler çıkardığını anlamıştım. Kulağına doğru yaklaşarak "Gül gül birşey olmaz" dedim. İlk başta kaskatı kesildi sonra kahkaha atmaya başladı. Tabi herkes bize garip garip bakıyordu ne dediğimi duymadıkları için meraktan çatlıyorlardı. O sırada bende Mine'nin getirdiği ilk yardım çantasından aldığım malzemelerle Ege'nin elini temizleyip sardım. Sonra saate baktım saat 11:30'du. "Erkekler gidin hazırlanın saat 11:30 gidin şezlong kapın" dedim. Onlarda beni hemen onayladılar ve dışarı çıktılar. Bizde hala odanın içinde dikilip duran Selin'e döndük ve "Sen niye hala burdasın?" dedik. "Aa evet bende gideyim artık" dedi ve odadan çıktı. Bende hemen kırmızı boyundan bağlamalı bikinimi onun üstünede kısa salaş siyah straplez kısa plaj elbisemi giydim ve plaj çantamı aldım. Sonunda şapkamıda aldım ve " HAZIRIM!" dedim. "Ooo afet olmuşsun. Kime bu hazırlık?" dedi göz kırpıp munzurca sırıtırken. "Bu hazırlık sırada bekleyen taliplerime" dedim bende munzurca sırıtırken. "O zaman taliplerimizi bekletmeyelim" dedi ve birlikte kahkaha atarak minik evimizden çıktık. Bizimkileri uzakta konuşurken ama Selin'nin daha çok meme şov yapmaya çalışırken gördüm ve Mine'ye dönüp "Sürtüğü görüyon mu? Nasılda meme şov yapmaya çalışıyor. Şimdi beni iyi dinle ilk önce birlikte konuşup komik birşey varmış gibi kahkaha atıyoruz ve seksi bir şekilde yürüyoruz. Sonra şezlonglara oturup bacak bacak üstüne atıp biraz daha konuşuyoruz. Daha sonra ayağa kalkıp elbisemizi çıkarıcaz. Sonunda güneş kremimizi sürcez. Yine seksi bir şekilde koşar adımlarla gülerek denize gitcez ve birbirimizi ıslatıcaz ama çığlık atmak yok sadece gülmek var. Çünkü gülmek sevimli durur fakat çığlık atmak itici durur. Ayrıca ayı gibi anırmak yok sadece candy kız gülmesi var. Anlaştık mı?" dedim. O da piç smile yaparak "Ahh tabiki anlaştık. Bizim gibi güzel kızları o şekilde görünce hepsinin dibi düşecek" dedi ve kahkaha attık. Haydi kazamız mübarek olsun dedim içimden. İşte başlıyoruz. "Sebepsiz yere gülmüş olmayalım. Şu yeni gelen çocuğa Batu'ydu sanırım nasıl yumruk attığımı hatırladın mı? Bide sürtük Selin'in önünden geçerken nasıl korktuğunu hatırladın mı? Ahahahahahahahah çok komikti" dedim. "Aynen hele bide korkudan bir adım geri çekilmişti aptal sürtük" dedi. Biz öyle konuşup gülüşürken çoğu göz bize çevrildi. "Kız yakıyoz ortalığı hele kızlar kıskançlıkla erkekler dibi düşmüş bir şekilde bakıyor ve buna bizimkilerde dahil. Bizde ne cevherler varmışta biz bilmiyomuşuz" dedim ve kıkırdadık. O sırada bizimkilerin yanına gelmiş bacak bacak üstüne atıp oturmuştuk. Kerem'le Ege birbirine bakıp sesli bir şekilde yutkundular ve çeneleri kasıldı Uuuu! Sanırım birilerini tahrik etmişiz. "Naber?" dedim. O sırada bir kız öne çıktı ve "Selam ben Derin Selin'in arkadaşıyım" dedi. Bende "Selam" dedim yapmacık bir gülümsemeyle. Sonra Mine'ye baktım ve göz kırptım. O da hemen anladı ve ayağa kalktık. Elbiselerimizi çıkartırken etrafa göz gezdirdim. Evet tamda istediğimiz gibi birçok göz bize dönmüştü. Şezlonglarımıza oturduk ve eğilerek güneş kremlerimizi aldık. Sonra güneş kremlerimizi sürerken bacaklarımda daha yavaş ve tahrik edici bir şekilde sürüyordum. Yanlız Allah için bacaklarım acayip pürüzsüz. "Mine sırtıma güneş kremini sürer misin?" dedim. "Tamam sende benim sırtıma sürersin" dedi. Birbirimize güneş kremi sürdükten sonra ayağa kalktık ve "Biz denize giricez gelen var mı" dedim. Kerem ile Ege ayağa kalktı bende o sırada Ege'nin elini hatırladım ve "EGE!" diye çığırdım. "Ne oldu yine" dedi bana dönerken. "Gerizekalı gel şuraya eline su değmemesi lazım bu yüzden eline poşet bağlıycam" dedim o da "Hani nereden bulcan poşeti" dedi. Bende piç smile yaparak plaj çantama koyduğum poşeti çıkardım ve Ege'nin yanına giderek eline bağladım. Sonra önümüzden yürümeye başladılar. Bizde Mine ile bakışıp koşarak ben Ege'nin Mine ise Kerem'in sırtına atladık. "Let's go!" diye bağırdım. Onlarda kahkaha atarak koşmaya başladılar. Denize girerken ben Ege'nin omzuna çıktım ve öne doğru atladım. Suyun üstüne çıkınca Ege'nin üstüne atladım ama bu sefer hazırlanmış pislik. "Senin yine bunu yapacağını biliyordum güzelim artık beni suya düşüremezsin" dedi. Ama ben yalnızca güzelim kısmına takıldım. Ege bana güzelim demişti. Ama neden bu kadar etkilendim ki deli miyim ben tamam biraz deli olabilirim ama bu kadarda deli değilim. Off! Kendime gelmeliyim. "Hmm.... Ben seni bir şekilde düşürürüm ama" dedim. "Ahh hiç sanmıyorum"dediği zaman bir anda kendimi onunla birlikte öne ittim ve birlikte suyun altını boyladık. Suyun üstüne çıkınca gülerek "Ben seni bir şekilde düşürürüm demiştim" dedim. O da bana karşılık olarak gülerek "Demiştin" dedi. Sonra ikimizde sustuk ve birbirimizin gözlerine baktık bir süre. Kendimi toparlayan ilk ben oldum ve "Iıı.... Şey ben kumsala çıkıcam şeyi unuttum.... Hıh deniz gözlüğümü.... Gidip onu alıyım" dedim çok saçmalamamayı umarak. O da hemen elini ensesine götürdü ve "Bende Caner'in yanına gideyim" dedi ve Caner'in olduğu tarafa doğru yüzdü. Onunla birlikteyken o kadar dalmışım ki diğerlerinin denize girdiklerini bile görmemişim. Ama neden böyle oluyor.... Yani neden onun yanındayken heyecanlanıyorum, gözüne baktığımda dalıp gidiyorum yada onunlayken herkes herşey durmuş sadece ben ve o varmış gibi geliyor.... Anlamıyorum!? Ama en kısa zamanda bunu çözmem lazım. Bunları düşünürken Selin'in kıskançlık dolu bakışlarınada maruz kalmıştım tabi bende ona piç smile yapmıştım. Bu arada ben şezlonglarımızın yanına gelmiştim ve çantamı karıştırıyordum. "Selam" bu bir erkek sesiydi. Ama tanımadığım bir erkek sesi. "Selam.... Tanışıyormuyuz?" dedim şirin bir şekilde. "İstersen tanışalım. Ben Burak" dedi. "Bende Çise" dedim ve "Sevgilin var mı?" diye sordu. Ben tam yok diyecekken arkadan bir "Hayırdır birader? Sevgilimle ne konuşuyon?" dedi Ege. Ama Ege'nin ağzından benim için söylenen sevgilim sözcüğü beni neden bu kadar etkiliyor. Yani böyle kalp atışlarım hızlanıyor.... Sonra avucumun içi terliyor öyle bir etki bırakıyor bende. "Hiç öylesine bir şey sormuştum" dedi ve arkasını dönüp gitti. "Hey! Neden öyle dedin?" diye sordum Ege'ye. "Seni ondan kurtardım işte hem bana teşekkür etmen lazım" dedi. "Niye edeyim?" diye sordum bu sefer. "E dedim ya seni ondan kurtardım hem fark etmedin mi? Basbayağı seni yatağa atmak istiyordu" dedi. Bu nasıl bir açık sözlülüktür. "Fark ettim ama sen şunu fark edemedin. O bana akşam yemeği teklifi sunacaktı bende kabul edecektim buda bedava akşam yemeği oluyor. Sonra beni bara götürecek bende bira içicektim buda bedava içecek demek oluyor. En sonunda bana dokunmaya kalkarsa onu yumruklayacaktım ve buda yumruklayacak birini bulduğun anlamına geliyor. Bu sayede bütün günün stresini o bir stres topuymuş gibi onu yumruklayarak alıcaktım ve mutlu son" dedim. O bana hayretler içerisinde bakıyordu sanırım uzun süredir konuşmadığının farkına vardı ve "birini yumruklamak yerine neden kum torbasını yumruklamıyorsun?" diye sordu ve bende gülerek "Kemikli bir kum torbası gibi düşün sende Alla Alla her şeyide ben mi söleyim" dedim. O da bana karşılık olarak gülerek kafasını onaylamazca salladı ve "Eee sen deniz gözlüklerini alcaktın" dedi. Bende "Getirmeyi unutmuşum" dedim ve dudak büktüm. Gözü dudaklarımda kaydı ve yutkundu. Ahh! Bir dakika bu onu tahrik mi ediyor tam bir aptalım diye içimden kendime söverken dudaklarımı düzeltip "Neyse hadi bizimkilerin yanına gidelim" dedim ve kalktık. Bizimkilerin yanına gidince Derin "Hadi deve güreşi oynayalım" dedi. Ben tam itiraz edecekken biri beni omuzlarına aldı. Bende "kim beni omzuna aldı" derken kafamı eğip beni omzuna alan kişiye baktım. "Ege sakın beni düşüreyim deme" dedim. Evet beni omuzlarına alan Ege'ymiş. "Hey! Biz takımız" dedi yalancıktan kızarmış gibi yapıp. "Eee kim karşımıza geçiyor" dedim. Sonra Eren Selin'i omuzlarına çıkardı ve bende piç smile yaptım. "Biz geçiyoruz" dedi Eren. Bende omuz silktim. Erengil karşımıza geçince Caner'in "Başla!" dediğini duydum ve hemen Selin'in saçından tutup arkaya doğru çektim ama düşmedi ve tırnaklarımı koluma batırdı. Bu beni daha çok sinirlendirdi ve yüzüne sert bir yumruk geçirdim. O sırada bizimkilerden "Oooooo" gibi sesler duyuyordum. Selin su yüzüne çıkınca cırtlak sesiyle "Ama bana yumruk attı sayılmaz" diye çığırdı. Bende kızarak "sus kız zaten cırtlak sesin var bide çığırma" dedim ve bir anda sarsıldım ve refleks olarak bir anda Ege'nin boynuna sarıldım. "Allah rızası için sen gülme Ege düşüyodum lan!" dedim ama bu sefer Ege daha kuvvetli gülmeye başladı ve bende Ege'nin boynunu daha da sıkarak "EGE!" diye çığırdım. "Tamam tamam gülmüyorum" dedi ve biraz daha deve güreşi oynadık. "Kazandık!" siye bağırdım. Mine "Hadi artık gidelim" dedi ve bende "Egeee beni şezlonglara kadar götürsene" dedim. O da gülerek kafasını tamam anlamında salladı ve şezlonglara doğru gittik.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------
-------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sonunda yemeklerimizide yedik ve minik evlerimize dağıldık. "Aa! Ben gözlüğümü unutmuşum Çise benim hemen gitmem lazım" dedi ve ben daha bir şey demeden çıktı. Bu işte bir terslik var ama hadi hıyarlısı ahahahah taktım bende hıyara yaa. Neyse konumuza dönelim aslında bir konumuz yoktu ama.... Pff anlayın artık.Çağrı'dan
"Bakın şimdi sizi burada toplamamın sebebi 2 gün sonra Çise'nin doğum günü var ve ona süpriz parti hazırlicaz. Şimdi görev dağılımı yapıcaz. Ege ve Kerem siz bize parti için yer ayarlıyacaksınız ama sade, şirin, çok büyük olmayan, abartısız bir yer olsun Çise çok abartıyı sevmez. Mine sende onu oyalıcaksın. Caner bizde anılardan güzel bir albüm hazılıycaz anlaştık mı?" dediğimde Caner "Hadi Selin ile Derin'i anlarımda neden Eren'i çağırmadık" diye sorunca biraz duraksadım fakat hemen kendimi toparlayıp " Çise istediği zaman söyler. Benim söylemem doğru olmaz" dediğimde anlayışla kafasını salladı ve "Hadi hıyarlısı.... Çise ile dura dura onun gibi konuşmaya başladım" dedi ve hepimiz gülüp dağıldık.Arkadaşlar son bölümde yorum vote ve okunma sayım çok düştü. Böyle devam ederse kitabı sileceğim. Bilginize. İyi okumalar. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Sırrı.
DiversosKaranlık bir çocuk. Gizemli sırlar. Hayatında kimseye aşık olmamış bir kız. Onu gördüğü anda daha ne kadar sakar olabilirki? Mutluluğu arayan zavallıdan başka kim olabilir ki? Hayatında daha başka neler değişebilir ki?