Yarış

17 1 0
                                    




Harvey'den

Şu an Coy'un arabasındayız. Beni yarışabileceğimiz bir yere götürdüğünü söyledi. The Pretty Reckless'tan şarkılar dinliyoruz. Bizim grubu da dinliyor mu çok merak ediyorum. O arabayı sürerken onu inceliyorum. Gerçekten gördüğüm en iyi şoförlerden biri. Sürüşünü izlerken parmağındaki tek taşı gördüm. Birden afalladım. Evli miydi? Kocası kimdi? Avukat mıydı? Doktor? ''Evli misin?'' diye sordum birden. Engel olamadım kendime. Bu soruyu beklemiyordu. İlk önce afalladı ama sonra yüzünde bir tebessüm oluştu. ''Ah, hayır evli değilim, nişanlıyım''. Sorduğum soru onu rahatsız etmiyordu anlaşılan. Merak etmiştim. ''Burada mı oturuyor?'' ''O çok uzakta. Başka bir ülkede.'' Bunları söylerken suratı düştü. Onu teselli etmek istedim. ''Mesafelere rağmen devam eden bir aşkınız var. Bu çok nadir görülür çok şanslısın'' dememle biraz daha iyi hissetti sanırım. ''Peki sen? Lucy'den ne haber?'' dedi. Ona karşı dürüst olacağım ona güveniyorum. ''Hmm Lucy ile bir geçmişimiz oldu ikimizde sarhoştuk bu olayın üstüne bir iki hafta benimle flörtleşti. Ama şu an benden kaçıyor'' dememle Coy aniden bana döndü. ''Bir saniye Lucy ile sen ama o- '' dedi ve birden sustu. Yola bakmıyordu ve hızlı gidiyorduk. Çok şaşkındı şu an ve hala gözlerimin içine bakıyordu. '' COY! YOLA BAK!'' diye bağırdım ama o çok rahattı. Kafasını çevirdi ve araba sürmeye devam etti. Şok olmuştu. Lucy ile ilgili benden bir şey saklıyordu ama üstüne gitmek istemiyordum. Özelliklede bu sabah onu ağlattıktan sonra. ''Sana çok fazla özür borçlu değil miyim sence de?'' dedim şoku atlatmış olmasını umarak. ''Neden böyle düşünüyorsun?'' dedi soğuk bir sesle. ''Seni ağlattım ve cidden özür dilerim. Bilmiyordum.'' ''O konuyu sonra konuşalım mı şu an kazanamam gereken bir yarış var'' dedi ve gülerek arabadan indi. Bende onu izledim tabii. Arabadan indiğimde karşımda Finn' i ve bizim grubu görünce afalldım. '' Sizin burada ne işiniz var?'' dedim şaşkınlıkla. Dean '' Coy yarış olacağını söyledi bizde geldik'' dedi ukala bir şekilde. Yaa ben bu çocukları niye bu kadar seviyorum anlamış değilim. Coy heycanlı bir şekilde ''Herkes istediği arabayı seçsin garajdan. Ben kendi kızımla katılacağım. Birinin şu Harvey'e işe gidiş yolunu öğretmesi gerek'' dedi ve tabii ki de benim dışımda kimse imayı anlamadı. Onu küçük görmüştüm ve buna sinirlenmişti. Öyle olsun Coy, ''İyi olan kazansın o zaman'' dedim ve arabamı seçmeye gittim.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bu yarış işi hoşuma gidiyor. Tek rakibim Finn olsada onları da araya katmak benim fikrimdi. Çok eğlenceli olacak. Yüz ifadelerini gerçekten merak ediyorum.

--15 dakika sonra yarış sırasında--

İlk on beş dakika hepsinin beni geçmesine izin verdim. Oyalanıyorlar. Ron' un yüz ifadesi görmeye değer. Gerçekten kazanabileceğini zannediyor. Bu kadar sevinç yeterli onlara artık gerçeklerle yüzleşme zamanı. Önümüzde en zor viraj var onları farkı burda atacağım. Gaza basmanın zamanı geldi kızım. Önce Dean'ı solladım sonra John' u ve şimdi de Ron'u. Hepsi şok şu an. Ooo Harvey Finn ile kapışıyor. Ama virajda ikisini de geçeceğim. Arabalarına güveniyorlar. Hepsi gerçekten iyi arabalar seçti. Viraja yaklaşıyoruz ve işte şimdi hünerlerimi sergiliyorum. 1- 2 vee 3. Bu farkı kapatmaları zor olacak. Harvey şu an cidden çok sinirli. İçimdeki prensesin PUHAHAHAH diye kahkaha attığını duyar gibiyim. Finn bana yaklaştı. Beni geçemezsin. ''Seni p.ç'' diye Türkçe bağırdım ama duyduklarını zannetmiyorum. Finn şu an beni cidden zorluyor ama yine geçemeyecek. Buna izin vermiyeceğim.

Finn'den

Yine beni yendiğine inanamıyorum. Ama cidden çok mutlu şu an. O böyle gülecekse ona her zaman yenilmeye hazırım. Coy'a çok değer veriyorum. Uzun zamandır ilk defa bu kadar mutlu. Ve bir planı olduğunu zaferinin üzerine bize bir şeyler ısmarlayacağını söyledi. İki araba onu takip ediyoruz ve galiba bizi götürdüğünü biliyorum. Umarım onun mekanına gidiyoruzdur çünkü kendi gibi davrandığı bir tek orası var.

Harvey'den

Bizi yendi. Bu kız mükemmel bir sürücü. Ve çok mutlu. Onun arabasına bindim. Onu yakından tanımak istiyorum. ''Araba sürmeyi nereden öğrendin?'' ''14 yaşında babam öğretti ama trafiğe çıkmama izin vermiyordu. Her zaman arabalara ilgim vardı'' dedi babasından bahsederken gözlerinin içi güldü. ''O zaman 16'ında hemen ehliyet aldın?'' dedim. ''Iıı hayır 18'imde aldım.'' Bu soruyu beğenmemişti değiştirdim. ''Arabalara olan ilgin neyden geliyor peki bahsetmek istermisin?'' ''Çünkü her zaman insanlardaki kızlar yapamaz ön yargısından nefret ettim. Erkeklerin yaptığı çoğu şeye ilgi duydum ergenlik dönemimde. O görüşlerden hep nefret ettim. Hala da ediyorum. Ayrıca araba sürmeyi çok seviyorum. Biraz kendinden bahset'' dedi. ''Araba sürmeyi bende çok seviyorum ama şu gruptan sonra rahat rahat dışarı çıkacak zamanım olmuyor malesef. Her türlü şeyi haber yapıyorlar ve hayranların çok ufak şeylere üzülebiliyor. Geçen gün 15 yaşındaki bir kız konserimize gelmesine ailesi izin vermediği için evden kaçmış ve hala kayıp. Bazen bu işi yapıp yapmak istemediğimden emin bile olamıyorum'' dedim. Anlarcasına kafasını salladı. Bu sırada telefonu çaldı. Arayana baktığımda yabancı karakterle yazılmış bir ad vardı ve yanında kalp emoijisi. ''Aşkım <3 <3'' gibi bir şeydi. Nişanlısı bence. Hemen açtı telefonu ''Evet, söyle bir şey mi oldu? Neee o iyi mi?'' gibi bir şeyler söyleyip telefonu kapattı. Ama telefondaki kadın ingilizce konuşmuyordu. Tam bunu düşüyordum ki Coy ağlamaya başladı. Hüngür hüngür ağlıyordu. ''Coy iyi misin? Anlat ne olmuş.'' ''Ni-nişanlım kaza yapmış yoğun bakımdaymış şu an. Hayati riski yokmuş ama iki hafta boyunca hastanede kalması gerekiyormuş. Beyin kanamasından endişeleniyorlar.'' dedi ve ağlayarak arabayı sürmeye devam etti. 15 dakika konuşmadan yola devam ettik. Sonra telefonuna uzandı ve bir numarayı çevirip '' Louis orda mı? Bana onu verin. Çabuk! Alo Lou mekandaki tüm medyayı çıkar. Misafirlerimiz geliyor bir kare bile basına düşerse oradaki herkese hayatı dar ederim anladın mı? 5 dakikaya ordayım herkesin telefonlarını topla direnirlerse at mekandan. Sen çok yorma kendini. Dikkat edin bodrumu hazırla bu gece orada kalıcam. Gece tüm çalışanlar evine dönsün kimse barda uyumayacak.'' dedi ve telefondaki sabırlı kişi '' Tamam anladım. Sahneye çıkman lazım Coy. Yoksa kabul etmezler seni ne kadar sevdiklerini biliyorsun.'' ''Lou misafirlerim var dedim. Ama seni zor durumda bırakmayacağım tamam. Kabul ama en fazla yarım saat. Hadi görüşürüz. Öptüm'' dedi ve adamın suratına kapattı. Bu kız nasıl bir insan ?? Mekan dediği yere geldik burası ormanın içinde çok lüks bir bar ve tüm çalışanlar Coy'la çok yakın. Hepsinin adını biliyor ve hepsinin hal hatrını soruyor. Finn de aynı şekilde. ''Birisi bir açıklama yapsa artık?'' diye atıldı Ron. Coy çalışanlarla ilgilendiği için bizi yerimize Finn ve bir çalışan götürdü. Bize ayırılan yer 8-9 basamak yukarıdaydı ve tüm heryeri görebiliyorduk. Çok güzel bir mekandı burayı hepimiz çok sevdik. Ama hepimiz bir açıklama bekliyorduk.Sonunda Finn '' Burası Coy'un. Bir dava sonucunda o kadar başarılı oldu ki adam burayı hediye etti ona ilk başta katiyen kabul etmese de onu ikna ettim. Koyduğu katı kuralları saymazsak çok başarılı bir mekan.'' dedi. Ron '' Ne gibi kurallar'' diye sorsada Finn cevap vermedi. İçkilerimiz servis edildi ve Coy geldi. John '' Güzel mekan her ne kadar senin gibi prenseslere çok yakışmasa da beğendim'' dedi. Bi saniye, Coy'a prenses mi dedi? Neden prenses dedi ki ne gerek var şimdi. Mal bu çocuk. Coy '' Bir prensese yakışmayacak şekilde iyi araba kullanıyorum ama alışsan iyi olur'' dedi gülerek. Yani prenses demesine karşı çıkmadı öyle mi? Noluyoruz ya bu kız sadece bana mı buz gibi? Ortamda tanışma faslı dönüyordu ama Coy'un nereli olduğunu ve ailesi hakkında bir şey öğrenememiştik. Finn konuyu sürekli kapatıyordu. Biz sohbetin ortasındayken bir çocuk geldi. Buranın müdürü olabileceğini düşündüm. Coy ayağa kalkıp bizimle tanıştırdı. Louis buymuş meğer. Sonra Coy'un kulağına bir şeyler fısıldayıp gitti. Coy müsade istedi ve kalktı. Aşağıya inerken birden herkes alkışlamaya başladı. Bütün bu alkışlar Coy'a mıydı yani? Tabi ya arabada sahneye çıkmaktan bahsetmişlerdi. Şarkı mı
söyleyecekti? O sahneye çıkarken grubu olduğunu düşündüğüm bi kaç çocukta müzik aletlerinin başına geçti. Coy sahneye çıktığında gençler çıldırdı. Coy '' Keyifler nasıl? Umarım iyisinizdir. Bu gün size uyarı yapmadan başlamayacağım. Bu gün ki misafirlerimi gördüğünüzü biliyorum. Hiçbir şekilde basına yansımayacağına söz verirseniz. 3 ay sonra hepinize burada bir imza günü ayarlayacağıma söz veriyorum. Size güveniyorum. Bozuşmak istemeyiz.'' dedi ve gitarını eline aldı. Şimdi gerçekten heycanlanmıştım işte. Bakalım 'prensesimizin' sesi nasıl??

Kimlik.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin