'yarı gerçeği' anlatmak üzereyken istemsizce elimi çenemdeki morluğa götürdüm.
"dün iki göt deliğinin bir kıza tecavüz etmeye kalkıştığını gördüm.müdahale ettiğimde ben bir şeyler kaptım işte."
henry'nin suratındaki endişeyi görünce önemsiz olduğunu belirtmek için elimi salladım.
"çok da kötü değildi ,ikisi zaten beceriksizdi ve gördüğün gibi iyim."yinede söylediklerim onu ikna etmiş gibi durmuyordu.tekrar vücudumda bakışlarını dikkatle gezdirdi.sırtımı korumak için duruşum her zamanki gibi dik olmadığının da farkındaydım.
"emin misin? bana sadece kim olduklarını söyle , ben ilgilenirim." bu kelimelerle gözlerinde sinir alevlendi.tekrar elimi salladım.
"ben hallettim.ayrıca kızın ağabeyi'nin peşlerini bırakacağını sanmıyorum."
gerçekten dyan'ın o adamları tekrar arayacağına emindim.ondan ne kadar nefret edersem edeyim ve ne kadar aptalın teki olsada kız kardeşi için her şeyi yapardı.dolaylı yoldan benden özür dilemesinden bile aralarındaki ilişki anlaşılıyordu.
yumuşak bir şekilde henry'e gülümsedim."benim için endişelendiğin için teşekkür ederim.gerçekten iyi bir arkadaşsın."
masanın üzerinde yumruk halindeki elini'nin üzerine elimi koydum.hemen elini açıp elimi kavradı.yüz hatları yumuşarken bana geri gülümsedi.
"tabi ki ,tatlım."
kısaca elimi sıkıp baş parmağı ile elimin üzerini okşadı.gözlerim yanarken bir an hayatımın bu kadar da kötü olmadığını düşündüm.jenny, steve ve henry gibi arkadaşlarla okuldaki popülerlerin sahip olmadığı bir şeye sahiptim.gerçek arkadaşlara.
ciara sürtük arkadaşlarından bir tanesi için bana yardım ederdi diyebilirmiydi.hiç sanmıyorum ki bu çok üzücü bir durumdu.
göz yaşlarım akmasın diye gözlerimi kırpıştırdım.
kendimi sıcacık bir kundağın içinde hissediyordum ve annemin ölümünden beri ilk defa bazı insanların beni önemsediklerini ve sevdiklerini hissediyordum.
henry'e sarılıp çocuk gibi sokulmak isterdim ama bunu yapsaydım diğer müşteriler özürlü falan olduğumu sanardı.o sırada zaten cami geldi ve boş tabağımı toplayıp çıkması gerektiğini söyledi.
gülümseyerek onu onaylayıp personel'in üzerini değiştirdiği odaya gitmek üzere ayaklandım.gitmeden önce eğilip sıkıca henry'e sarıldım."iyi ki varsın." diye fısıldadım. bir an şaşırsada kollarını etrafıma sardı. "sende öyle."
ondan ayrıldığıda bana sevgi ile gülümsedi ve o an henry 'nin ağabeyim gibi bir şey olduğunu anladım. koruyucum, dyan'ın ciara için olduğu gibi..
sadece seni neyden koruyacağını bilmiyor...
iç sesimi bastırmaya çalışırken haklı olduğunu biliyordum.ama bunu kimseye anlatamazdım.bana atacağı üzüntülü ve acıyan bakışları düşündükçe kalbim sıkışıyordu.babamı satamazdım.onu mahkemeye falan verirlerdi.
ama yaptıklarından sonra bunu hak ederdi!!
hayır! o babamdı ve alkol ve annemin ölümünden sonraki üzüntüsü onu bir canavara dönüştürüyordu.
kafamdaki düşünceleri atmaya çalışarak şimdi ve şu an 'a konsantre olmaya çalıştım.
cami'nin dolabına ulaştığımızda o günlük kazağını giyerken bende dinnertime'ın tişörtünü üzerime geçirdim.morarmış bileklerimi saklamak için kışın hep giyindiğim hırkamı üzerime geçirdim.tekrar cami ile vedalaşıp tebrik ettim.kocaman sırıtırken bir kaç gün böyle gezeceğinden emindim.
personel kapısından çıkarken son kez el salladı bende mutfağa gittim.
"hey tony harika burger için teşekkür ederim!"
aşçımız gülümseyerek bana döndü."her zaman tessa hayatım." dedi göz kırparak ve önüme müşterilerin siparişlerini koydu.gülümseyerek tabakaları aldım ve müşterilerin yanına gittim.
bir süre sonra çalışma ritmine kendimi kaptırmıştım ve gülümseyerek müşterilerin siparişlerini alıp dağıtıyordum.
içeri bir grup genç girerken gülümseyerek onlara yönelecektim ki o gençlerin KİM olduğunu fark ettim.
ben şok içinde baka kalırken o altı şempanze yanında başka sekiz maymunla içeri adınladı.onları okuldan tanımıyordum ama sık sık buraya gelirlerdi.tabi ki arı sürüsü gibi peşinden ayrılmayan sürtükler ateşli çocukların (maalesef öylelerdi) yakalarına yapışmışlardı. hele dyan 'a bir kız yapışmıştı. ona benimle-yattın-sana-ilanı aşk-edeceğim bakışı ile bakıyordu.
bu düşünce ile kendime geldim.bu sürtükle gerçekten yatmışmıydı.iğrenerek suratımı buruşturdum.yatağa bile gitmemişlerdi kesin. tuvalette halletmişlerdir.
sanki bakışlarımı hissetmiş gibi bana döndüler ve şuna da bakın dyan da bakışlarını bana çevirdi.bizim okulda olmayan erkekler beni süzerken sanki onların iznini bekliyormuşum gibi işaret edip beni yanlarına çağırırken dyan bana tam olarak anlamlandıramadığım bir şekilde bakıyordu.sanki biraz kızgınlık ve ..kararlılık.
harika .bu karışım kesinlike iyi olamazdı.ama umrumda değildi o yüzdrn kesin anlayacakları bakışlar attım.
yabancı çocuklara ben-sizin-oyuncağınız-değilim ve siktirin-gidin-göt-olduğunuzu-biliyorum bakışları atarken dyan'a beni-rahat-bırak-göt herif bakışı yolladım.
sonra dönüp mutfağa girdim. kısmen kaçıyordum.ama birilerin o masaya bakması gerektiğini biliyordum ama bu ben olmayacaktım.
tony bana şaşkınca bakarken anlaşılan kaçışımı fark etmişti ama bir şey demden kızartmalarına geri döndü.
biraz gergince odanın içinde dolanmaya başladım.eğer içeri girersem çocuklardan biri beni çağırma ihtimali vardı o zamanda carlos bunu fark edecekti ve mecburen gitmek zorunda kalacaktım ama bunu hiç istemiyordum.
acaba diğerler müşterilere bakmak için burada ne kadar oyalanabilirdim? dışarı baktığımda cevabımı almış oldum: kısa bir süre.
sara,cami ile garsonluk yapan kız iki dakika önce gitmişti ve amanda hala gelmemişti.
tanrım! lütfen birazdan gelsin!!
neden saklanıyorsun ki?
kendime zor da olsa itiraf etmiştim ve söylediklerimden biraz utanıyordum.evet göt gibi davranmışlardı ama dyan'ın nefretini görmezden gelip yanıma gelmesi ve bana borçlu olduğunu söylemesi oldukça şeref dolu bir hareketti.ne demiş olursam olayım.
öyleyse git ve özür dile!
ne dur?! kafayı mı sıyırdın?! bu gerzeklerden hayatta özür dilemem o kadar da değil!!
tanrım o zaman korkak gibi davranmayı kes ve bir şey olmamış gibi yanlarına git.
evet olabilir.ama ya bu konu hakkında konuşursa?
kendine gel ve çocuk gibi davranmayı kes! söylediğinin arkasında dur ..
evet evet sakin olmam lazım.yanlarına gideceğim...bir dakika sonra?!
hayır şimdi
kulağıma melek sesi gibi bir ses ile iç sesim bölündü.
"özür dilerim tessa geç kaldım!"
kurtarıcım!!
sana niye yardım etmeye çalısıyorum ki..?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
behind the screen (türkçe çeviri)
RomanceTessa'nın hayatı tam anlamıyla bir kâbus.Babası içiyor ve onu dövüyor ve üvey annesi ona kötü davranıyor.Buna rağmen dışarıya her zaman mükemmel bir profil çiziyor.Ama bir gün okulun kötü çocuğu ,dyan'ın, kız kardeşine yardım ediyor ve ona göre artı...