Umuda yolculuk 1

102 2 2
                                    

Huzuru yakaladığı tek yerdi bura.. etrafında birçok çöpün biriktigi sahil.. az ilerisinde balık tutan adamlar ve o adamların içinde gördüğü en çekici beden. Burada hayal kurar burada mutlu olurdu Beyza.. Yine gelmiş olmayacak mutlulukları hayal etmiş ve akşamı etmişti güneş batmaya yakın kalktı yerinden. Son kez kaçamak bi bakış attı o ilahi vücuda gözleri yeşil miydi onun hafif kirli sakalı ne zaman traş olmuştu ki aceba.. Nasıl mı farkettim ona bakıyorum oda bana. Ahh kahretsin hızla kafamı eğip yoluma devam ettim inanmıyorum kendime nasıl baktım ki o kadar yakalandım işte eşek kafam aklımı kaçırmış olmalıyım kendi kendime kızarken ucubelerin içine geldiğimi farkettim fısıltı ile hakkımda konuşan fakat hakkımda hiç bir şeyi doğru bilmeyen hiç kimsenin, elinden tutmayı bilmeyen ucubeler..
Eve girdiğinde ilk iş annesinin burnundan midesine sarkıtılmiş hortumun düğmesini açmak oldu. Bununla besleniyordu annesi tam bir buçuk yıldır. Koskoca bir buçuk yıl. Dile kolay yüreğine zor.. Annesinin varlığına en çok ihtiyacı olan zamanları yaşıyordu belki annesi yüzünden ama yinede o olsa böyle olmazdı işte.. Zaten o yaşasın diye katlanıyordu bu hayata annesi için ölüyordu her gece. Düşüncelerinin içinde kapının hızlı hızlı çalınması ile sıçradı yerinden hızla açtı kapıyı Buğra sı gelmişti canı herşeyi tutunduğu en güzel dal.. "geliyor abla o geliyor " diyerek nefes nefese konuştu Buğra. Henüz on yaşında acı ile tanışmıştı çocuk. Henüz on yaşında adaleti anlaşılmayan bi yaşama tutundu. Bu yaşta lanet etti merhameti kayıp insanlığa. Kederine küsme demişti ya ablası zordu o biraz işte . Beyza mutfağa geçip kardeşine odaya geçmesini söyledi. Yemekleri sofraya koyarken kapı çaldı hızla koştu açar açmaz bi acı hissetti saçlarında sana kaç kere şu kapıyı çabuk aç diyeceğim fahişe diye bağırdı.O an anladı Beyza azap dolu bi gece bekliyordu onu..Yemek masasına geçer geçmez kızı karşısına çağırdı. Namusuna dokunduğu kadına fahişe diyordu adam.. kabul etmişti kız bu hayatı . Tamam sapacak yol bulsa dakka durmazdı buralarda ama yolu yoktu işte. Alıştığı hayata tepkisiz geçti adamın karşısına.. Kadın içinden tiksindi adam dışından hayıflandı ne biçim kızsın sen insan biraz kendine bakar iyce sıkıldım senden yakında o yatalak ananla kapıda bulacaksın kendini bi kadın en çok gülerken güzel derler gülmeyi unutturdugun kadından güzellik mi bekliyorsun sen diyemedi genç kız sustu. Kalk da yeni getirdiğim poşetdekileri giy bana fahişeye yakışır ol midemi bulandiriyor bu hallerin giyin de gözüm gönlüm açılsın. Kafasıni sallamak ile yetindi. Poşeti görünce şok oldu. "Allah ım bunlar nasıl kıyafetler nasıl giyilir bunlar ? " aglamazdı çocukluğundan beri aglamazdi gülmeyi unutmuştu ama aglamayi da bırakmıştı. Beyza gözlerini yumdu icinden bi kıyafet secti ve giyindi. Mutfağa giderken kardeşi ile göz göze geldi. Dolu dolu gözlerle süzuyordu ablasını. "Abla ... " dedi sessizce
- "sana böyle kıyafetler yakısmıyor. " Ne denirdi ki buna ? Bu cümleye ne karsılık verilirdi ? Sustu. Kapıdan cıkan adam kızı görunce elini kalcasına attı ve Buğra ya döndü. " izlemek istermisin lan " kızın deliğine parmagıni dayayıp;
- " nasıl beceriyorum görmek ister misin " dedi. Kafasını kaldırıp sımsıkı gözlerini yuman ablasına baktı.
"- Tiksiniyorum senden ablamda tiksiniyo pisliğin tekisin sen " diye bağırdı adama.
- "Odana gec Buğra" diye bağırdı genc kız. Gec kalmısti. Parmagıni cekip kızın deliğinden Buğra ya yöneldi. Bi kac tokat attı minik bedene sonra "al bak ablanın tadına " diyerek parmağını agzina sokmaya calıstı cocuğun. Gözleri sonuna kadar açılmış ne yapacağını şaşırmıştı karışsa daha kötü oluyordu karışmasa bundan daha kötüsü olur muydu? Tekme tokatlara dayanamayan çocuk ağzını açmıştı sonunda. Nasıl lan nasıl diye bağırıyordu adam gözü dönmüştü dur lütfen odaya geçelim diyen kızı şiddetli bir tokat ile yıktı bi kenara kafası köşeye çarpan kız gözüne inen sis perdesi ile karanlığa düştü. Hırsı dinmedi. Dinmedi öfkesi . Sürükleyerek yatağa attığı çocuğun parcalayarak çıkardı kıyafetlerini. Ne aklından geçenler duruyordu ne dayaklari bitiyordu. Çaresizlik kaplamis küçük bir beden dualar haykiriyor yüreğinden. Küçükken ne öğrendi ise aklından geçiriyor. Dilinde sadece ufak yalvarislar. Lütfen diyor lütfen bırak Özür dilerim bırak . Neden Özür diliyor onu bile bilmeden. Yutkunuyor arada ablasına yalvarıyor elinden kurataracakmis gibi abla uyan yalvarırım uyan her gece dua ederdim sana ablam o adamdan kurtulsun diye sen de et abla kurtaramasan da dua et nolur... kalçasina inen şiddetli tokatlara katlanmaya çalışıyordu daa.. hissettiği parmak ile beyninde şimşekler çaktı. . Kalkmak istedi kalkıp kaçmak geriye atması ile sırtında hissettiği el bir oldu. Tekrar yatağa düştüğünde adamın mide bulandiran cümlelerini duydu ablandan da darsin sen piç arada duyduğu ohh sesleri ile yumdu gözlerini ebediyete kadar susmak istedi. Ablasını düşündü her gece bunu çektiğini düşündü nasıl dayanıyordu ki ablası buna.. nefes alamaz olmuştu artık dişlerini sıkıyor yatağı avucluyor ama susuyordu içinde hissettiği boşluk ile gözlerini açtı. Adam kendini yatağa atmış hırlıyordu. Yavaşça aşağı kaydı gözleri kanlı organı görünce elini açıyan yerine dokundu eline bulaşan kan ve hissettiği acı ile inledi ablsina kaydı gözleri başından kan akıyor du belki de o da annesi gibi uyuyacakti artık daha fazla dayanamadan yüz üstü yattı yatağına acidan gözleri kapanıyordu artık. Gözlerini açan kız kardeşini görmesi ile ağlamaya başladı. 10 yaşındaydı o çocuk. Kücücüktü. Küçük bir erkek çocugu. Bu kadar gaddar olabilirmiydi bi insan ? Evet insan olamazdi. Peki bu adam neydi ? Belki bi hayvan...
Sabah oldugunda hiç uyumamış bi halde mutfağa geçip kahvaltı sofrasını hazırladı. Yemek yiyip evden çıkan adama bir kez daha lanet edip Bugra nın odasına geçti. Yüz üstü yatan kardeşınin gözleri şiş ve açıktı. Saçını oksayip "kahvaltı edelim mi kuzucuğum ? " dedi. Yürek yangını diline değmis gibi acıkli cıkıyordu sesi ;
- "kalkamıyorum abla sen... sen hergün böyle acımı cekiyorsun ? Nasıl dayanıyorsun dedi inlemeli ses tonu ile.
- " kurtulacagız bebegim. Bir gun o hayvandan kurtulacağız ve bizim için harika bi hayat kurulacak. " inanmıyordu da dediklerine yinede ümitti işte "kutulacağız" dedi Buğra. Ablası o kadar acıya rağmen inanıyorsa o da inanırdi. Yavaşça kaldırdı kardeşini yatağından. Yatağı düzelttiginde anca kapıya kadar yürüyebilmisti Buğra. Bacakları açık halde yürüyordu. İlk acısını hatırladı Beyza. . Hickirarak Ağlamış yalvarmis kurtulamamisti nasıl katlanacaksin küçüğüm buna dedi sessizce..

UMUDA YOLCULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin