Sonat sıkılgan bir tavırla kasabada toplanma yeri olarak seçilen evden içeriye girerken vampirler ona merakla bakıyordu. Herkes ondan bir açıklama bekliyor gibiydi. Ama susmayı tercih etti. Kapısından içeriye girmiş olduğu salona göz gezdirdi. Büyüklü küçüklü koyulan masalar ve etrafını çevreleyen sandalyeler adeta burayı masallar diyarından koparılmış bir kafeyi andırıyordu. Kimisi Sonat'a pür dikkat bakarken kimisi onunla ilgilenmiyordu bile.
Eline geçirdiği sandalyeyi çevirerek ters bir şekilde oturdu. Dirsekleriyle sandalyenin tahtalarına dayanmış bir şekilde ne diyeceğini düşünüyordu. Sonuçta konuşmaya bir yerden başlamalıydı.
"Eminim ki hepiniz kraliçemizin akıbetinden haberdar olmak istiyorsunuz." dedi Sonat söylediği kelimeleri seçerek.
Sonunda bütün vampirlerin dikkatini çekmişti. Yine de söyleyeceklerine dikkat etmeli ve tüm kelimelerini seçerek konuşmalıydı. Kendi grubuna mensup olan kişileri ürkütmek istemezdi. Gerçi karşısındaki vampirlerin kendisinden bile gözü kara olduğunu biliyordu.
"Şuan için kraliçemiz hakkında bilgi veremiyorum."
Etrafındaki vampirlerden bu olaydan hoşnut olmadıklarını belli eden homurtular çıkmıştı. Bazısı kalkıp gitmişti bile. Ama yine de büyük bir çoğunluk salonda Sonat'ın açıklamalarına devam etmesini bekliyordu. Sonat çıkan homurtuların susmasını bekliyordu. Birden bir sandalye gıcırtısıyla herkes o yöne döndü. Işık sert bir şekilde sandalyesini itmişti. Bunun tek nedeni homurtuların susmasını istemesiydi. Öyle de olmuştu.
"Biraz saygınız olsun." dedi Işık öfkeyle. "Karşınızda bir baş koruyucu var ve hepiniz zevzek gibi konuşup duruyorsunuz. Susun da dinleyin!"
Sonat, Işık'a memnuniyetle başını salladı. Işık'ta susan kalabalığın sesiyle aynı şekilde Sonat'a başını eğerek yerine oturdu. Işık buradaki en tecrübeli vampirlerden biriydi sonuçta. Nerede nasıl davranılması gerektiğini, nasıl konuşulması gerektiğini çok iyi biliyordu. Etrafındaki tecrübesiz vampirlere yol göstermeyi de çok iyi biliyordu, her ne kadar bunu göstererek yapmak istemese de sessiz ve fark ettirmeden yapıyordu.
"Gel gelelim; koruyucu yasası hakkında konuşmaya." Sonat etrafındaki vampirlere tek tek bakıyordu. "Sonuçta çoğunuz bağımsız vampirlerdiniz; ne bir koruyucuya ne de bir aileye sahiptiniz. Bağımsız vampirler kadar başka bir gruba mensup ve daha önce koruyuculuk yapmış vampirler de aramızda bulunmakta. Sizden istediğim tıkandığınız yerlerde sizden daha tecrübeli vampirlerle konuşmanız. Tabi, şuan burada toplanmamızın nedeni size bu yasa hakkında bilgi vermek."
Kahhar birkaç dakikadır kapıda durmuş Sonat'ın dinliyordu. Ters giden bir şeylerin olduğunu uzun bir zamandır biliyordu. Sadece kapının önünde şans eseri geçen Kahhar, Sonat'ın kapıdan içeriye girmeden hemen önce görmüş ve merakına yenik düşerek kendisini salonun kapısında bulmuştu. İlgisini çeken bir şeyin olduğuna kanaat getirerek Sonat'a selam verip o da Işık'ın yanına oturdu. Işık yanına oturan Kahhar'ı görmesiyle kendisini gergin hissetti. Yıllar önce onunla aşk yaşayan Işık, uzun zaman sonra Kahhar'ı yanında görüyordu. Dikkatini sadece Sonat'a vermiş Kahhar ise hiçbir şey düşünmüyordu. Işık onun ne kadar dikkatli olduğuna kanaat getirerek gözlerini Sonat'a çevirdi.
"Eminim ki içinizde bulunduğunuz hislerin, durduk yere gelen acıların, hüzünlerin ne demek olduğunu bilmiyorsunuz." Sonat gözlerini birkaç saniye Kahhar'da tutarak gülümsedi ve gözlerini başkalarının üzerine dikti. "Koruyuculuk yemini eder etmez, koruyuculuğuna yemin ettiğiniz vampire tam olarak bağlanıyorsunuz. Onun acılarını, hüzünlerini, mutluluklarını aklınıza duygusal ve fiziksel yönden ne geliyorsa hepsini de hissetmiş oluyorsunuz. Tabiki de bu tek taraflı değil, sizler sadece bir kişinin duygularını hissederken kraliçemiz hepimizin duygularını hissediyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
VampirosSiz hiç kendi gölgenizden kaçarken, başkasının gölgesine basıp yere düştünüz mü? Ben düştüm, hemde defalarca...