Yosun düştüğü yerden karşısındaki kadına bakıyordu. Kadının yüzünü göremiyor oluşu onu tanımasına engel değildi. Henüz bulanık olan anıları bu kadını önceden gördüğünü fısıldıyordu kulağına. Onat hızla Yosun'un önüne gelerek ona siper oldu. Onat bu denli bir tehlikenin yaklaştığını tahmin edememişti. Önündeki Atlas gerisin geriye bakarak Onat'a kızgın bakışlarını gönderiyordu.
"Yosun'u bu kadar savunmasız bırakmamalıydın." dedi Atlas fısıltıyla.
"Üzgünüm." dedi Onat aynı şekilde.
Yosun yavaşça yerdeki bedenini geriye sürükledi. Nedense içerisindeki dürtü onun buradan uzaklaşmasını söylüyordu. Atlas, Yosun'u yerden kaldırırken Yosun'un gözleri karşısındaki kadında kilitli kalmıştı. Gözlerindeki korku, parıltılı gri gözlerindeki kırmızı korların içerisinden görülebiliyordu. Korku adeta damarlarındaki kanın her bir damlasında dolaşıyordu. Uzun bir zaman sonra böylesine bir korku ile karşı karşıya kalmıştı. Ya da Yosun öyle hissediyor olabilirdi. Yine de Yosun'un zihni kendisinin kabuğa çekilmesinin gerektiğini söylüyordu. Bir şekilde ya kendisini korumalı ya da kaçmalıydı. İki seçenek seçme hakkı varken henüz karşısındaki kadının niyetini bilmiyordu. Ama Yosun'a saldırı girişiminde bulunduğuna göre pekte dost canlısı sayılmazdı. Şapkasının ardından gözüken kırmızı dudakları sıkılırcasına kıvrıldı.
Neler olduğunu anlayamadan iki vampir Onat'ın üzerine saldırdı. Yosun'un gözleri şimdi karşısındaki kadından ayrılmış kardeşi olarak gördüğü Onat'a çevrilmişti. Belki de olanlar sadece Yosun'un zihninin bir oyunu gibi gözükse de olaylar sadece bir saniyede gerçekleşmişti. Onat'ın eldivenlerinin elinde olmaması onun zihnen saldırılara açık olduğunu gösteriyordu. Saldırılardan profesyonelce kaçmasının yanı sıra nereye dokunursa dokunsun aklına gelen anılar onun zihninin karışmasına sebep oluyordu. Uzun zaman sonra ilk defa eldivenlerini bir köşeye bırakmış, saldırılara açık hale gelmişti. Yine de içerisinde bulunduğu durum onun kraliçesini savunmasına engel değildi. Onat kendisine neredeyse omuz atacak olan vampiri kendi omuz darbesiyle yere indirirken diğer koşan vampirin boynundan tutarak yere gömdü. Atlas'a baktığında gözlerini kırparak bir işaret verdi.
"Yosun kendini koruyabilirsin, değil mi?" dedi canından çok sevdiği eşi Atlas.
Yosun korku dolu bakışlarını neredeyse bir saniye eşinin yüzünde dolaştırdı. Yüzünün her karesini ezberlediği sandığı eşini sanki ilk defa görüyor gibiydi. Atlas gülümseyerek karşısındaki vampirlere doğru koşmaya başladı. Yosun dikkatini sadece karşısındaki kadına verebiliyordu. Sanki sadece zaman bu iki kadının etrafında akıyor, onlar için ise zaman durmuş gibiydi. Rüzgarın hafif uğultusu denizden gelen esintiyle birleşince tenini ürperten bir sezgiyle iç içe girmişti. Yosun etrafında olanlara dikkatini vermezken kadının arkasından koşarak gelen Poyraz ve Sonat bile fark etmemişti. Yosun için adeta her şey yavaş çekime alınmış bir film gibi geliyordu. Ne zaman böylesine savunmasız bir hale geldiğini kimse bilmiyordu, daha doğrusu kendisi bilmiyordu.
Kadın adım adım Yosun'a yaklaşırken Yosun bir adım bile kıpırdamıyordu. Kadın Yosun'a bir adım kala şapkasını indirdi. Yosun ile burun buruna gelen kadın gülümsüyor gibiydi. Henüz kıvrılan dudakları gülümseme ile somurtma arasında kalmıştı. Yosun gözlerini kadının yüzünde gezdirdi. Evet, bu kadını biliyordu. Neredeyse bir nefes kadar yakınında olan bu kadını tanıyordu.
"Şimdi sen beni hatırlamıyor olabilirsin."
Yosun kulağına ninni gibi gelen sesi dinledi. Birinin ninni söylediğine yemin edebilirdi. Gözlerine perde çekilmişcesine kapanıp açılırken bedeni uykuyu bir daha istedi. Sadece uyumak ve uyumak istiyordu. Kadının gözlerinin içerisine baktığında gözlerinin içerisinde uçuşan kelebekleri gördüğüne yemin edebilirdi. Kadın toz dumanları içerisinde kaybolurken Yosun etrafına bakındı. Etrafında kimseyi göremiyordu. Ortadan kaybolmuş, silinmeye mahkum kalmış bir dünyada gibiydi. Etrafındaki her şey loş bir ışığın içerisinde dans ediyordu. Bedenine çökmüş olan ağırlığı kaldıramayacak gibiydi. Uykuya yenik düşmek istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
VampireSiz hiç kendi gölgenizden kaçarken, başkasının gölgesine basıp yere düştünüz mü? Ben düştüm, hemde defalarca...