Sonaire kenti her zamankinden soğuktu. Son zamanlarda sıcaktan dışarı çıkılmazdı çünkü. Burası şehri andıran bir yerdi ama küçüktü biraz evlerin çatıları üçgen biçimindeydi. Evlerin altinda genelde dukkan bulunurdu. Dükkânlardan yalnızca birkaçı su satıyordu. Su satan insanlar kendilerine yanlızca zengin muşteriler buluyorlardı. Su kıtlığı gittikçe artıyordu. Sadece bu kentte değil dünyadaki bütün rezervler boştu.
İnsanlar su bulmadan ölebiliyorlardi bu son zamanlarda olan şeylerden birkaçıydı sadece.İnsanlar degisik ama sir dolu sekillerde kayboluyordu. Kaybolan çoğu insan unutuluyordu,artık bu sıradan bir olaymis gibi kimse umursamiyordu. O kadar insan kaybolmustuki, bunu dünya üzerinde biri yapmasının imkansız olduğunu düşünen tek tük kalmis silahli askerler artık bunun peşinde koşmanın anlamsız olduğunu dünya üzerinde duyurmuşlardı. Sadece bunlarla kalsa bütün bu olanlara normal demek mümkündü ama birkaç hafta içinde olacak şeyler sanırım artık olanları gariplestirecekti.Chris yine Sonaire'nin meydandaninda yalnız başına oturmaktaydi 16 li yaşlarda siyah saçlı uzun boylu ve yaşından büyük gösteren zeki bir çocuktu. O da dünyanın normalden farklı olduğunun farkındaydı. İçine derin bir nefes çekti eskisi gibi değildi. Hava sıcaktı hemde çok sıcak, dünyadaki çoğu rezervin tukendiginide biliyordu.Aslında o herşeyin farkındaydı tüm varlıkların sonunun yaklastigini biliyordu.Yakında garip şeyler olacağını sezinlemisti. Bunun yanında su kayıplar onlara ne demeliydi. Onlar da böyle bir durumda olaylara ilginçlik katıyordu. Chris sanki kendini hapiste gibi hissediyordu ömrünün sonuna kadar orada olacaktı yani ölümünün nerde olduğunu bilir gibiydi. Aslında yaşı çok büyük değildi ama o sürekli buna kafa yorardi." Acaba bu kayıplar ne zaman sonlanacak"diye söyledi mırıldanarak. O bu olayların sıradan yönüyle ilgilenmiyordu ki ona kalırsa hiç sıradan yönü yoktu. Bu olaylar neden oluyor insanlar neden kayboluyor. Biz niye ölmek zorundayız kendimi yavaş yavaş sıcaktan erirken mi göreceğim diye söylenirdi olayları umursamayanlara. O bu olaylara son vermek istiyordu, yada son verilmesini. O anda onu derin düşüncelerinden uyandiran bir ses geldi. Oturduğu yöne uzun sakallı bembeyaz giyinmiş ,yaşlı bir adam geldi. Sağ elinde iki yüzük vardı birinin üstünde Sunwawhi yazıyordu simsiyah bir yüzüktü bu etrafinda yeşil taşlar vardı altı ise altın rengindeydi.Oldukça gosterisliydi.Diğer yüzük onun tersine bembeyazdi üstünde resmen bir metin vardı. Değişik ama çok hoş bir el yazılıydı bu. Adamın yüzü bile bembeyazdi cennetten inmiş olmalı diye düşündü Chris çok şaşırmıştı çünkü çevresindeki insanlar gayet koyu tenliydi bu yakıcı güneşin altinda. Adam ciddi olduğu kadar da çok iyi birisine benziyordu. Sadece onun duyabileceği bir sesle "Oturabilirmiyim genç adam diye seslendi." Chris şaşkındı. Adam "Sanırım seni korkuttum"dedi.Chris sessizliğini korumaya devam etti.Adam "Merhaba ben Skyrah,Skyrah Sunwawhi"dedi. Chris konuşması gerektiğini anladı. "Bende Chris Novel "dedi Chris. Adam sustu sanki birşey düşünüyor gibiydi.Chris konuşsa mi konuşmasa mi kararsizdi.
Usulca "Sizi tanımıyorum efendim sanırım burdan değilsiniz."diye söylendi. Bay Skyrah onu onaylarcasina başını salladı"Evet evlat , burdan değilim ama burda yaşıyorum. Chris adamı anlamamıştı,ne demek istedi diye düşündü yoksa eskiden mi burda yaşıyordu çünkü Chris doğalı 16 yıl olmuştu. Belki adam burda eskiden yaşıyordu ama oyle olsa bile yaşıyordum derdi. Chris isteksizce sordu "Anlayamadım efendim?" Bay Skyrah kikirdadi "Anlayacaksin Chris çok yakında, insanlara olanlari garip oluşumları iste bunların cevabini anlayacaksın eğer ölmeden basarabilirsen..."
Adam bunlari dedikten sonra Chris 'in konuşmasına fırsat vermeden "Al bunu" dedi eline bir kagit tutusturdu."Basarabilecegine inanıyorum evlat bunu alan 1000. kişisin ve son kişi eğer sende basaramazsan olanlara engel olamayız hiçbiriniz "dedi ve Chris olanlara anlam veremeden gözden kayboldu.Chris şaşkınlıktan bir süre konusamamisti. Eve koştu hemen nefes bile almadı koştu koştu ta ki duşene kadar düştüğü anda sersemlemisti orada yattı bir süre başında yalnızca deminki ihtiyar vardı "Hayır evlat sakin ol " dedi. Chris biraz korkmustu. Gözunu açtı ve kapattı ihtiyar yoktu "Bu bir şaka olmalı kim beni kandiriyor" diyerek bağırdı. Gözünü açıp kapatmasına rağmen elindeki su kagit vardı. "Bu da ne ne oluyor ne görevi ne 1000.kişisi bu saçmalıklar da ne?" Chris cok şaşkındı. O neyi engelleyecektiki. Yoksa adamın dediği şey yoksa insanların kaybolması ve dünyanın yokolusuylq ilgili olabilir miydi? "Hayir" diye soylendi. O yaşlı ihtiyar bunu nasıl bilsin,en güçlü adamlar bile bu kaybolanlari ve dünyanın yokolusunu durduramazken koca ihtiyar napabilirdi. Sakin dusunmeliydi. Bu olanlar gerçekten son verebilirmiydi bu kaybolanlara ve dünyanın yok oluşuna. Ve kimse durduramazken şu kağıtla mi yapacaktı. Chris olanlara anlam veremiyordu, biliyorduki eğer bu kagit gerçekse "Yo yo olamaz bu kağıtla herşeyi durdurabilirmiyim, ama nasıl bilmediğim neler var neyi anlayacağım,yani herşeyi durdurabilirmiyim gercekten"Chris o kadar anlamsız bakiyorduki ağzı bile hala açıktı yutkundu "E-eve gitmeliyim hemde hemen!" Sesi sanki ağlar gibi çıkıyordu aynı zamanda sinirli ve çok endişeliydi. Ayağa kalktı ve kendi kendine " Saçmalıyorum, bu olamaz herkes kabullendi artık kimse bana inanmaz ve umursamaz, bu kağıtla napilir ki güneşin bizi eritmesini nasıl durdurabilir ki." Kaybolanlara ne demeliydi onlarida bu kağıtla durdurmasinin anlamsızlığı arasında sıkışmış kalmıştı Chris. Bu olanları birine anlatmalimiydi yoksa ihtiyar adam ona 1000.kisisin derken sadece onun bilmesini mi istemişti.Bir süre sessiz ama suratindaki şaşkın ifadeyle yürüdü. Karşıdan 3 tane kendi yaslarinda ama devam gibi çocuklar çıktı Chris onları fark etmemişti çocuklara sert bir şekilde çarptı. Çocuklardan en öndeki çocuk sert bakışlı ve gayet çirkin giyimliydi. "Hey aptal, dikkat etti biraz"diye sert bir şekilde çıkıştı.Chris " Sizi görmedim "dedi usulca. Çocuk " Önüne bak o zaman sersem"dedi ve ona çarparak gitti" Chris normalde sinirlenirdi ama su an o çocuğu umursamaya hiç niyeti yoktu. Içinde bulunduğu durum hiçte normal degildi cunku. Osu an elindeki hafif ama kendisine çok ağır gelen kağıda bakmqktaydi. Sessizce "Yoksa kurtulabilirmiyiz "dedi ve yakıcı güneşe bir göz attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Şehir
AdventureKaybolan insanlar çalınan eşyalar gizemli olaylar bu sır perdesi ne zaman aralanacak. Dünya yok olma noktasına gelmişken sular tükenmek oksijen nerdeyse hiç olmayacak kadar azalırken bide bu olaylar. Chris böyle zamanda her zamankinden fazla sakindi...