6-Günümüz Esin

5 1 0
                                    

Esin Esma'nın evini izliyordu hala. Olanhiçbir şey yoktu. Esma sabah çabucak hazırladığı kahvaltısını yapmış ve evdençıkmıştı. Hala da geri dönmemişti. Neredeydi bu Allah'ın cezası kadın?Votkasından bir yudum aldı. Sabah sabah dememiş, içmeye başlamıştı yine. Onuayakta tutan ve acısını biraz olsun unutturan bu içkilerdi. Tek arkadaşları.Gerçi içkiler de artık eski etkilerini göstermiyordu. Esin'in bünyesi içkiye okadar alışmıştı ki, su niyetine içebilirdi.

Evi izlemekten sıkılıp kamerayı kapattı.Kalkıp mutfağa geçti. Aksayan ayağına bir kez daha küfretti. Bu topal ayak Esmave Dağhan'dan intikam almak için başka bir geçerli sebepti. Esma'ya hiçbir şeyolmamışken, kendisinin böyle topal kalması o kadar büyük bir haksızlıktı ki.Özellikle olanların onun salaklığı yüzünden olduğu düşünelecek olursa. Onunhafızasını değiştirmişler, ve Esma kaldığı yerden hayatına mutlu mesut devametmişti. O kadar mutluydu ki, onun bu mutluluğu Esin'in kinini daha dakörüklüyordu. Dağhan'a da Esma kadar, hatta belki ondan daha kızgındı amaDağhan'a bir bakımdan sadece kızmıyorsa, o da biraz olsun acı çekmesiydi.Dağhan'ı yaptıklarını, olanları, hep hatırlasın ve üzülsün diye bırakmışlardı.Üstelik onun bir kulağı da hemen hemen hiç duymuyordu ve bu Esin'i biraz olsuntatmin ediyordu. Tamam, çok az tatmin ediyordu. Emre'nin ölümüne neden olanbirisi için bu acı ve ceza bir hiçti. Esin onu mahvedecekti. Onun da gözlerininönünde sevgilisini, sevdiği kızı işkencelerden geçirerek öldürecek ve bunuzevkle seyrettirecekti ona. Sonra da onu öldürecekti.

O sahne yeniden gözünün önüne geldi Esin'in,dün gibiydi olanlar. Ve hala işkence çektirmek istercesine hafızasında capcanlıduruyordu. Emre Esin'e bakmış, ona cesaret vermek ister gibi gülümsemişti.Elleri kolları bağlı olmasına rağmen, Emre'nin bakışları o kadar tatlıydı ki,Esin o anda iplerinden kurtulabileceğini ve ona sımsıkı sarılabileceğinidüşünerek mutlu olmuştu. İşte tam o anda şerefsiz Dağhan ağzını tutamamış ve:

-Sizden korktuğumuzu sanılıyorsanızyanılıyorsunuz. Siz kimsiniz ki, bir avuç çapulcu. Bu vatanın elektriğini,suyunu kullanıp, bu vatanın ekmeğini yiyen, devletin size verdiği paraylageçinen, nankör şerefsizlerden başka bir şey değilsiniz. Siz bizim köpeğimizbile olamazsınız, diye bağırmıştı. Adamlardan biri ona ağzından kan getirecekbir tokat attıktan sonra:

-Demek bizden korkmuyorsunuz ha, demekölümden korkmuyorsunuz öyle mi, diye bağırmıştı.

-Bu millet için ölmeye hazırız, demiştiDağhan soğukkanlılıkla. Adam birden onun kafasına silahı dayamış, Dağhan gözünübile kırpmadan öyle dururken, Esma ve Esin çığlık atmışlardı. Adam son andahedef değiştirmiş ve Emre'nin kafasına silahı dayayıp hiç düşünmeden beyninipatlatmıştı.

-İşte görün, biz ölümüz. Bizdenkorkmamanızı söyleyen bir it yüzünden aranızdan biri öldü. O bizim sizigözümüzü kırpmadan öldürebileceğimizi görsün diye... Hala bizden korkmuyormusunuz ha, söyle bizden korkmuyor musun, diye bağırmıştı adam Dağhan'ınçenesini sımsıkı tutarak. Esin Dağhan'ın şoktan konuşamadığını ve suratınınbembeyaz olduğunu hatırlamıyordu çünkü o anda o da ölmüştü!

Esin şimdi hıçkırıklardan sarsılıyordu.Hala dün gibi hatırlıyordu olanları. Nasıl bir işkenceydi bu, hiçbir zamanaklından çıkaramayacak, hiçbir zaman rahatlayamayacak mıydı? Hayırrahatlayacaktı. O pezevengi ve o orospuyu bütün hırsını alarak öldürdükten veEmre'nin intikamını aldıktan sonra rahatlayacaktı. Belki hala unutamayacaktıama Emre'nin intikamını aldığı için biraz olsun huzura kavuşacaktı bedeni. Kaçgece görmüştü rüyasında Emre'yi. Onun intikamımı al diye yalvaran sesini kaçkere duymuştu. Bunu yapacaktı. Emre'nin de ruhunun huzura kavuşması için bunuyapmaktan başka seçeneği yoktu.

:


Geçmişin ArdındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin