25. BÖLÜM

6.7K 268 44
                                    

İçimdeki tarifsiz hissi yaşamak nereden bakarsan bak çok güzeldi. Uzun süre sonra nefes alıyor gibiydim. Rahatlamaya çoktan başlamıştım ve artık vicdanım beni kemirip durmaktan vazgeçmişti. Tamam, belki bir şeyleri daha düzeltmemiştim ama attığım bu adım bile beni inanılmaz derecede gevşetmişti.

Barlas, eşofmanlarını giydikten sonra birlikte halısahadan ayrıldık. Saat kaçtı bilmiyordum ama epey geç olmalıydı. Bu beni biraz rahatsız etse de bozuntuya vermedim.

"Annemin arabasıyla geldim,"dedi, adımlarını ters yöne çevirirken. Bir şey demeden onu takip ettim. Kısa sürede arabaya vardığımızda deli gibi konuşmak ve boş boş çene çalmak istiyordum. Ya da onun konuşması da tercihim olabilirdi. Ama böyle susmak zoruma gidiyordu. Bunu bu hale getiren kişinin ben oluşu iki kat daha zoruma gidiyordu.

Arabaya bindiğimizde hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya devam ettim. Duygusal konuşmaya girersem bu işin içinden çıkamayacağıma adım gibi emindim.

"Her zaman gittiğimiz yer açık mıdır acaba? Başka yere mi gitsek?"

Yan taraftan gözlerine bakarken kirpiklerinin uzunluğuna odaklanmıştım. O ise dikkatli bir şekilde yola bakıyordu.

"Derin,"dedi yine bana bakmadan. Bir sokaktan sağa döndük. "Seni anlayamıyorum."

Kısaca kendini açıkladığında bunun altının aslında ne kadar dolu olduğunu çok iyi biliyordum. Gözlerimi ondan çekip camdan dışarı bakmaya başladım.

"Anlamanı beklemek haksızlık olur,"dedim gür bir sesle. "Böyle birden karşına hiçbir şey olmamış gibi çıktım. Muhtemelen dalga geçtiğimi falan düşünüyorsundur."

Birkaç saniye boyunca derin bir şekilde iç geçirdikten sonra devam ettim. "Bana kızgınsın, bunun da farkındayım. Ben olsam yüzüme bakmam."

Arabayı çalıştırdıktan sonra gözlerini bana çevirdi. "Sana kızgın değilim Derin."

Ona inanmayan bakışlarımla, "Ya, tabii,"dedim. "Bakışların, sesin öyle demiyor. Eskisi gibi bakmadığını anlayabilecek kadar çok tanıyorum seni."

"Tamam,"dedi. "Sana kızdım, hem de çok. Ama daha çok kendime kızdım."

İkimizin de gözlerinden hayal kırıklığı geçti. Benimkinde ise daha çok pişmanlık barınıyordu. Saçma sapan kuruntularım yüzümden geldiğimiz durum gerçekten gereksizdi.

"Özür dilerim,"dedim gözlerinin içine bakarken. Sesimdeki samimiyete inanmasını istiyordum. Daha sonrasında kendimi net bir şekilde açıklayacaktım, buna çoktan karar vermiştim.

"Neden kızdın kendine?"

Heyecan gördüğüm gözlerindeki hareketlilik bir anda söndü. "Bunu konuşmayacağım."

Kaşlarımı çattım. "Barlas, söyler misin? Buraya tüm sorunları çözmeye geldim. İstesen de, istemesen de bunu konuşacağız. Kendimi affettirene kadar da buradan ayrılmayacağım. Şimdi söyle."

O heyecan tekrar gözlerine geldi.

"Seni hayatımın en özel köşesine koydum!"dedi. "Senin de öyle yaptığını sandım."

Gözlerinden yalan söylediği çok net bir şekilde anlaşılıyordu. Tamam, bu söyledikleri çok doğruydu ama eksik bir şeyler vardı.

"Bir şey daha var,"dedim sessiz bir şekilde.

Korku dolu gözlerle gözlerime baktı. Evet, şu an tamamen emindim.

"Yok,"dedi. Buna inanmamı beklemesi çok saçmaydı. İnanmadığımı o da biliyordu.

KÜÇÜK MAVİŞ (DÜZENLENİYOR.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin