2. Bölüm: BAŞLANGIÇ
Bölüm şarkısı; Phillip Phillips - Home
Durduğum yerden bir süre duvarları kavramış yapıyı inceledim. Eski ve yıpranmış görüntüsü çoğu insanın içi gibiydi. Duvardaki sıyrıklar bizim yaralarımızdı. Bir kaç meraklı gözün üstüme dikilmeye başlamasıyla ana kapıya doğru ilerledim. İncelediğimde genellikle öğrenciler disiplinli duruyordu, hepsi formalarıylaydı. Benim gibi. Okulun bahçesi genel olarak küçüktü ama sıcak bir havadan çok uzaktı. Merdivenlerden müdürün odasına kadar pek çok farklı yüzle göz göze geldim, meraklı bakışları bir kaç kez yüzümde dolanıp geçti.
Müdürün odasına geldiğimde hasar görmüş kapıyı bir kaç kez tıklattım. İçerden ince bir ses geldi. Kapıyı açtığımda bir kadın görmeyi beklerken ufak tefek bir adamla karşılaştım. Doğru düzgün bana bakmadan sınıfımı söyledikten sonra çıkmamı ister gibi elini salladı. Adamın kabalığı karşısında hızla odadan çıktım.
Karışık koridorlardan sonra sınıfımı bulmuştum. Sınıfa daha öğretmenin girmemesi benim için bir avantajdı. Önlerde boş bir sıraya oturdum. Bir kaç fısıltı duyduğumda hakkımda konuşulduğunun farkındaydım. Bu yeni olduğum için olan bir şey değildi bunu biliyordum, hep konuşulmuştu. Soğuk denmişti, kendini beğenmiş falan filan ,alışmıştım.
Görüş açımın kapanmasıyla başımı kaldırdım. Beni inceleyen gözlerin ne istediğini bilmiyordum ama o gözlerdeki buzullar içimi titremişti.
"Diğer tarafa geç. " Bu çok sevgili sıra arkadaşım olmalıydı ama bakışları pek de sevgili sayılmazdı. Uğraşmak istemediğim için popomu diğer tarafa kaydırdım. Uzun bacakları ile yanıma gelip oturan sıra arkadaşım kendini tanıtma gereği bile duymamıştı. Sadece bana boş gözlerle bakıp bakışlarını tahtaya sabitlemişti. Artık öğretmenin gelmesini istiyordum. Bu gün bitmeli ve eve gitmeliydim. En azından bir az daha huzurlu ve mutlu hissetmek için. Nasıl olacağını bilmiyordum. Mutlu olmak benim için son bulmuştu ama hayat devam ediyordu değil mi? Bazı şeylere karşı koyamadığım gibi bunada engel olmayacaktım. Belki küçük bir kedinin hareketinde bile yanaklarım kendiliğinden gerilecekti ama mutlu olmak istemiyordum yasakmış gibiydi benim için.❄️
Uzun ve yorucu günün ardından eve gelmiştim. Anahtarımı kapıya soktuktan sonra hareket edemedim. Biraz dolaşmak daha iyi gelecekti. Evin verandasına çantamı bıraktıktan sonra evin arkasındaki koruya doğru harekete geçtim. Kulaklığımdan yükselen yavaş melodi ruhumu okşuyor adımlarımı daha sakin atmamı sağlıyordu.
Cebimden çıkardığım sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirdim. Önceden olsa eve bu şekilde gitmemeye çalışırdım çünkü annem sezerdi, eh birazda korkardım.
Buraya gelerek yeni bir başlangıç yapmıştık. Babam bizim için bir şeylerin daha iyi olacağını düşünüyordu. Belki de haklıydı.
Dingin adımlarım ağaçların arasındaki kıpırtı ile duraksadı. Sarı bir kafa gördüğüme emindim. Her ne kadar burnumu her şeye sokmak istemesem de merak kanımda hızla dolanmaya başlamıştı. Hızlı adımlarla dallara çarpa çarpada olsa sarı kafanın yanına gelmiştim.
Sarı saçlı kız ufak bir köpeğin yanına eğilmiş kafasını okşuyordu.
"Aferin benim oğluma. " şefkatle ilgi gösterdiği köpek minicikti ama yaptığı pisliğin kokusu metrelerce öteden sizi etkileyebilirdi.
"Hey, korkuttun beni insanlara sessiz yaklaşmamaya dikkat etmelisin. " Ben küçük köpeği izlerken sarı kafa benim farkıma varmıştı. Biliyorum insanları korkutmak güzel bir şey değildi ama tepkisi baya bir tatlıydı. Gözleri usulca beni inceledi.
"Ben Lina." Uzattığı elini tuttum ama tutmamla vücudumdan bir elektirik akımının geçmesi bir oldu. Telaşla elini çekmesini canının yanmasına yordum.
"Bende Buğlem." Ela gözlerinden pırıltılar geçti. Şeker görmüş çocukları benzeyen bu hali beni güldürdü.
"Korunun başındaki eve taşındınız değil mi? Annem bahsetmişti."başımı salladığımda kararsız bir bakıştan sonra dudaklarını araladı ama tekrar kapattı.
"Şey buraya taşınmak için çok mu düşündünüz. " düşünmemiştik aslında babam bir kumar oynar gibi 'buraya tayinim çıktı' diyerek bizi buraya sürüklemişti. Evet bir meslekte gittiğin yerin iyisi kötüsü olmazdı yapmak istedikten sonra ama babamı anlayamıyordum çok başarılıydı işinde.
"Babam yüzünden cokta düşünmedik aslında. " küçük bir kıkırdama dudaklarından döküldü.
"Pardon," bir öksürük. "Gülmek istemedim ama gayet komik söyledin de. " farkındaydım dalga geçer gibi söylemiştim.
"Önemli değil. "
Birlikte eve kadar yürüdük çok sakin biriydi.
"Yarın okulda görüşürüz. Bu arada geceleri burası pek tekin olmaz tek başına çıkma." söyledikleri garip gelmişti.
"Tekin olmaz derken ?"
"Şey işte ormana falan yakınız yırtıcı hayvanlar falan. Neyse görüşürüz. " hızlı adımlarla gözden kaybolduğunda arkasından bakmayı kesmiştim.
Eve girdiğimde salondan gelen sesler beni oraya yönlendirdi. Abi elinde koca bir mısır kovası ile oturuyordu. Kendimi onun yanına attıktan sonra elime mısır doldurdum. İzlediği diziyi kaçıncı izleyişi bilmiyordum ama o hala aynı zevki alıyordu.
"Çok şanslısın biliyorsun değil mi? O okul denen tımarhaneye gitmiyorsun."
"Bir Buğra değilsin kızım. "
"Hah kendini beğenmiş. " Bana yarım bir gülüş sundu. Buna biz daha çok piçimsi gülüş diyorduk.
"Hadi git yemek hazırla babam gelmeyecek. "
"Ne demek gelmeyecek? İlk günden yalnız mı bırakıyor bizi bu adam?" Beni kolunun altına çekti ve başımdan öptü.
"Pençelerini çıkarma hemen minik kaplan."
Abimin yan profiline bakarken gözlerim doldu ne yaparsam yapayım yanımda olacağını biliyordum. Benim için çoğu şeyden önemliydi. Annem giderken geriye benim için en büyük hediyelerden birini bırakmıştı.
Keyifli okumalar. Yıldıza basmadan gitmeyelim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Kasabası
FantasíaBen sevdikleri için canını hiçe sayan ama ne pahasına olursa olsun onlardan vazgeçendim. Ben ihaneti hisseden, hissettirendim. Ben cenneti müjdeleyen ölüm meleği. Ben ona koşulsuzca aşık olan kız. "Cenneti müjdeleyen ölüm meleğinin ölüme giden hikay...