Bölüm 1 "Piraye"

47 8 9
                                    

O kadar muhtaçtımki yanlız kalmaya, ruhumla bir binayı yıkıyordum. Etrafımda insanlar varken ağlayamazdım ki. Ağlamam gerekiyordu. Etrafı parçalamam hatta yıkıp dökmem gerekiyordu. Bunu bir kitapçı dükkanında-helede kendi dükkanımda- ruhumla yapmak, saçmalığın ta kendisiydi.

Küçük bir kitapçıydı benimki. Herşeyden uzakta, şehrin kuytu köşelerindeki, 34 m² bir kitapçı. İstediğim şey para kazanmak değildi. Amacım kar gütmekde değildi. Hiç bir şekilde. Sadece insanlara kitap okuma duygusu kazandırmayı amaçlıyordum. Ben buydum çünkü.

Ben Miray. 17 yaşında henüz reşit olmayan, lanet olsunki varlıklı olan genç bir kız. Hayatınsan bunalmış, kendi halinde takılan, okulundaki "Asosyal" lakabıyla tanınan kız. Tanınmak isten kimdiki? Ben kendi halinde, arkadaşı olmayan, romanlarsan başka kimsesi olmayan basit bir kızdım. Hani şu tumblr denilen kızlar varya, onlar gibiyim. Tip değil, huy bakımından. Lakin, tumblr sitesinde bir hesabım yok. Starbucks denilen kafeye gitmişliğim yok. Fakat o kitap ruhı benimşe büyüyen, en sevdiğim özelliğim. O olmadan ben bir hiçim.

"Merhaba, girebilirmiyim?" Güzel bir ses. Bir bayanın sesi.

"Tabikide efendim,"dedim kafamı kitabımdan kaldırmadan. Fakat ayak sesleri 'MİRAY BANA BAK!'diye çığlık atıyordu. Rekleks olarak baktığımda, uzun boylu, esmer üzerinde 'ben zenginim' diyen bir lacivert etek-cekey kombiniyle güzel bir kadın gözümün önünde durdu. Çok güzel bir kadındı.

"Canım ben kitap almak istiyorum ama ne tür olduğunı anlatamıyorum bana yardım edebilirmisin?"

"Tabikide. Oturun efendim."

"Eski aşkları okumaya bayılırım. Mesela yeni kitaplar, aşklar ilgimi çekmez. Örnek olarak, Çirkin Güzel. Beğenemedim."

"Piraye. Tam size göre, harika bir kitaptır."

Kadın iyiydi hoştu. Fakat neden Çirkin Güzel'i beğenmedi anlamadım. Okudum en güzel kitaplardan biridir. Şayet, benim okuduğun her kitap benim için en güzeldir. Fakat Güzel Çirkin tamamen farklıydı.

Kilolu bir kadının yakışıklı kocasına aşık olduğu halde kocasının onu kullandığını anlsyınca, kilolarından kurtukarak onun karşısına çıkmasını anlatıyordu.

Sevdiğim sözlerden biride şudur," Güzel yada çirkin yoktur. İnsanların yargıları vardır."

"Teşekkür ederim. Piraye'ye bakabilir miyim?"

Dalgın bir şekilde dükkanımda ilerledim. En köşedeki raflara ulaştığımda kırmızı kitapların arasından Piraye'yi çıkardım. Kapağında güzel bir kadın, bana bakıyordu. En çok bilinen aşk romanlarından bir tanesi. Klasik, ama etkili.

"Bu efendim. Tavsiye ediyorum."

"Peki canım. Fiyatı nedir?"

Fiyatını söyledim ve kasaya doğru ilerledim. Kasada kadın ücreti verirken gözlerime bakıyordu. Ürpermiştim. Fakat korkutucu değildi.

Akşam olmuştu ve yağmur yağıyordu. Eve gidemeyeceğim kadar çok bastırmıştı yağmur. Neyseki, dükkanımın küçük bir bölümü bana ayrılıyordu. Küçük bir kanepem, komodinim ve küçük bir masa lambam vardı. Kitap okumak için en ideal yerdi benim için.

Annemi arayıp burada kalmam gerektiğini söyledim. Ve dışarıdaki yağmura görmüş olmalı ki, sorgulamadan onayladı. Kasadan anahtarlarımı aldım ve kapıyı kitlerken, dükkanın duvarına sinmiş küçük bir yavru kedi, gözlerimin içine bakıyordu. Kıyamadım, onuda içeriye aldım.

İçimdeki GeçmişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin