Bölüm 4

480 58 13
                                    



-Demir Ermolai

Doğum günü sona erip , davetliler yavaş yavaş evlerine dağılmaya başladığında tek istediğim bir an önce kendimi yatağa atmaktı. Alin kapıda son davetlileri de uğurlarken gözlerim evden çıkmakta olan Leo ve Ada'ya takıldı. Parti boyunca Leo kızın neredeyse içine düşmüş, yeterince peşinde koşturmuştu zaten ama hala uğraşıyordu.

Aptal herif, Ada'yı diğer kızlar gibi sadece dış görünüşten ibaret sanıyordu. Oysa ben onun gözlerinde farkı görmüştüm. Nefes kesici bir güzelliği vardı ve kendine olan güveni ona farklı bir çekicilik katıyordu.

Etrafımdaki kızlara nazaran daha uzun boyluydu, mükemmel bir fiziği , beline kadar uzanan -bir ipek kadar yumuşak olduğuna bahse girecebileceğim- kumral saçları, belirgin elmacık kemikleri ve gözlerinize baktığında içinizi okuyabileceğinden şüpheleneceğiniz kadar yoğun , kahve gözleri vardı.

Dudakları.. Gördüğüm en dolgun dudaklardı, bir ressamın elinden çıktığına inanılacak kadar kusursuzdu.

Ama tüm bu fiziksel özelliklerinin dışında o zeki bir kızdı. Normalde böyle birşeyi kolay kolay kabullenmem ama Ada gerçekten farklıydı verdiği cevaplardan ,hareketlerinden en önemlisi size bakışından bunu anlıyordunuz.

Onu ilk gördüğüm akşam geldi aklıma , holdingin bahçesinde durmuş elindeki anahtarla arabamı çiziyordu. Yüzünde kurnazca bir sırıtış vardı. Ona doğru koşan güvenlik görevlisine aldırış etmeden , içindeki siniri bana ait olan birşeyden çıkarıyordu. Her ne kadar o an , onu oracıkta öldürmeyi isteyecek kadar çok öfkelensem de , kendinde bulduğu bu cüret hoşuma gitmişti.

Ben düşüncelerimle kendime yaptığım bu işkenceyi sonlandırmak için başımı sağa sola sallarken, Leo elini yavaşça kızın kalçalarının üzerindeki oyuntuya yerleştirdi. Bu hareketi vücudumdaki tüm sinirlerin uyanmasına sebep olsa da bozuntuya vermedim. Aptal diye tekrarladım içimden , bu kız başına öyle bir bela olacak ki kurtulmak için yine benden yardım isteyeceksin.

Alin yanıma gelip omzuma dokunduğunda, Leo ve Ada çoktan gitmişti. İçimde nereye gittiklerine dair bir merak uyansa da onu görmezden geldim. Alin'i omuzlarından sararak merdivenlere yönlendirdim ve "Çok uzun bir geceydi, hadi yatağa" dedim.

Hiç cevap vermeden , ağzını kocaman açarak esnedi ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başladık. Odalarımızın bulunduğu koridora geldiğimizde Alin "İyi geceler abicim" dedi gözleri yarı kapalı. Onun bu haline istemsizce gülümserken "İyi geceler güzelim" dedim ve odama girdim.

Işığı bile açmadan yatağımın ucuna oturdum , ayağımdaki ayakkabıları çıkardım. Ceketimi ve gömleğimi de çıkarıp çalışma masasının üzerine fırlattıktan sonra yatağa sırtüstü uzandım. O kadar yorgundum ki pantolonumu çıkarmakla ve yatarken giyeceklerimle uğraşacak halim yoktu.

Tam kendimi uykunun derin kollarına teslim edecektim ki yan odadan Alin'in çığlığı  duyuldu. Yataktan ok gibi fırlayarak koridora koştum ve Alin'in odasına daldım. Ona bir şey olmadığını görünce derin bir rahatlama hissi doldurdu bedenimi. İçimde tuttuğum nefesimi dışarı verirken ona doğru yaklaştım.

Elinde beyaz bir kağıt tutuyordu. Omuzları hıçkırıklarının etkisiyle sarsılırken , gözlerinden deli gibi akan yaşlar , kıpkırmızı olmuş yanaklarından aşağıya damlıyordu. Elinde duran kağıdı aldım ve onu kendime çekerek kollarımı sardım. "Şş sakin ol güzelim ben burdayım, abin burada" diye sakinleştirmeye çalıştım.

Ama o sanki söylediklerimi duymuyormuş gibi daha çok ağlamaya başladı "A-abi babam" dedi zar zor nefes alırken "Ne olmuş babama" dedim sertçe ve o sırada Dimitri içeri girdi. "Alin kızım" dedi kollarımın arasında duran kız kardeşimi çekip alırken ve sonra bana dönerek "Oğlum ne oldu burada? Alin neden bu halde?" Diye sordu.

KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin