Bölüm 5 - "Ben onu sesli mi söylemişim?"

871 91 42
                                    

Luhan topu Minseok'un başına atmasıyla birlikte hızla onun yanına koşup yanına eğildi ve onu sarsmaya başladı.

"Bayıldın mı? Bayılamazsın, burnun kanıyor, kapının orasında ne işin var ki?!"

Luhan Minseok'u kucaklayıp hemen salondaki koltuğuna yatırdıktan sonra buz ve havlu alıp tekrar onun başına döndü. Buzu şişmeye başlayan yere koyup havluyu da burnuna sıkarken Minseok'u uyandırmanın yollarını düşündü. Birkaç dakika sonra ise Minseok gözlerini aralayıp sızlanmaya başladı.

"İyi misin? Hastaneye gitmeye gerek var mı? Bayılacağın bir durum yoktu aslında ama."

"İnanmıyorum az önce dünyaca ünlü 7 numaralı oyuncadan kafama top yedim."

"Ne saçmalıyorsun, tamam top çok sert geldi de."

"Bildiğin en sevdiğim insan kafama topu geçirdi, vay canına."

Luhan şaşkınca Minseok'un başından buzu çekip "Minseok sen kendinde misin?" diye sordu. Minseok ise o an kendine gelip, "Ben az önce onları sesli mi söylemişim?" diye mırıldandı ve hemen oturur hale geldi, Luhan ise bu sırada hala kana bulanan havluyu Minseok'un burnuna tutuyordu.

"Yatmaya devam etsen iyi olur, başın ağrıyor mu, ağrı kesici vermem gerekir mi?"

Minseok yavaşça Luhan'ın elinden havluyu alıp burnuna tutarken, inanamayan bir tavırla "Resmen benimle ilgileniyor." dedi.

"Minseok kendi kendine ne konuşuyorsun cidden?"

"Sen yemeğini yedin mi? Yemek hazırdı, yemediysen daha fazla bekletmeden yemen gerek, ben de gidip temizlik yapmalıyım."

Luhan şaşkınca Minseok'a bakarken, Minseok ayaklanıp havluyu sehpaya bıraktı. Luhan'da onunla birlikte ayağa kalkıp suratını yakından incelemek için nazikçe boynundan tutup ışığa çevirdi.

"Burnun hala biraz kanıyor gibi Minseok, istersen odana gidip dinlenebilirsin de. Evi temizlemeye yarın devam edebilirsin, bugün yeterince işkence etmiş gibi oldum. Gidip bir duş alıp uyu hatta."

"Şimdi de endişe mi duyuyor vay canına bu benim kalbim için bile fazla."

"Minseok cidden kendi kendine ne diyorsun?"

"Yine mi sesli düşündüm?.. Diyorum ki ben gidip temizlenip uyuyayım. Masayı sabah toparlarım."

Minseok hemen geri çekilip aşağı odasına koştu odasına girip üzerini değiştirdikten sonra ise etrafına bulaşmış kan lekelerini silmek için banyoya girdi. Elini yüzünü güzelce yıkadıktan sonra ise suratında kocaman bir gülümsemeyle odasına dönüp yatağına uzandı ve geyiğine sıkıca sarılıp gözlerini kapattı.

Sabah tekrar erkenden uyanıp, rutinleşmeye başlayacak olan işini yapıp Luhan'a kahvaltı hazırladı ve üzerine bir not bırakıp bahçedeki dağınıklığı toparlamak için eline çöp poşeti ve eldiven alıp bahçeye çıktı. Temizliğe başladığı sırada ise Luhan esneyerek aşağıya indi ve önce kahvaltısını yoklayıp içeceğini almak için mutfağa girdi, geri gelip masanın başına oturduğunda ise Minseok'un notunu fark etti.

"Bu öğlen maçın var, biliyorum. Televizyondan yine tam destek vereceğim! Kahvaltını güzelce yap. (En azından dene.) Jiaoyou! - Kim Min Seok #1 Fanın"

Luhan Minseok'un notuna güldükten sonra onu kenara bırakıp kahvaltısını yapmaya başladı. Kahvaltısı bittikten sonra ise çıkmak için hazırlandı. Çıkmadan önce ise bahçedeki salıncağa kurulmuş olan Minseok'a baktı.

"Ben çıkıyorum, sakın fırsat bilip evden kaçmaya çalışma, kapıyı üzerinden kilitlerim bak."

"Burada böyle oturup maçın saatini usluca bekleyeceğim."

"Ya da odamdaki çamaşırlarla ilgilenebilirsin?"

Minseok ağzını yamultup "Peki" dedikten sonra salıncaktan kalkıp çöp poşetini aldı ve içeri girdi. Çöpleri dışarı çıkarttıktan sonra ise ayaklarını sertçe merdivene vura vura çıkıp Luhan'ın odasına girdi ve çamaşır sepetini alıp çamaşır makinesinin başına gitti. Sepeti ters çevirip renklileri ayırdıktan sonra hepsini makineye tıkıp çalıştırdı ve Luhan'ın yatağını yapmak için odaya geri döndü. Luhan'ın odasını temizledikten sonra ise saatini kontrol edip kendine atıştırmalık bir şeyler hazırlayıp televizyonun karşısına geçti ve heyecanla maçın başlamasını bekledi.

Maç bitip heyecandan dağıttığı salonu eski haline getirdikten sonra mutfağa geçip akşam yemeğini hazırladı. Yemekler tamamen hazır olduktan sonra çamaşırları kurutucudan çıkartmak için yukarıya çıktı.

Çamaşırlardan birini eline alıp, tamamıyla küçüldüğünü görünce panikleyip eline bir başka t-shirt aldı ve havaya kaldırıp ona baktı, bu sırada ise Luhan şaşkınlıkla kapının önünden ona bakıyordu.

"Minseok sen ne yaptın?!"

Minseok t-shirtün arkasına saklanıp "Ben bir şey yapmadım, makine yaptı!" dedi. Luhan daha çok sinirlenip hızla makinenin başına geçti ve Minseok'u geri itti ve teker teker küçülmüş kıyafetlerine baktı.

"Bunları kurutucuya koyarken aklın neredeydi?! İnanamıyor sana kim giyecek bunları şimdi, üç yaşındaki bir çocuk mu?!"

"Abartma o kadar da küçülmemiş."

"Minseok sen salak mısın?! Bir çamaşır yıkamayı dahi beceremiyor musun?! Zararını öde demiştim fakat daha çok zarar çıkartıyor gibisin! Gerçekten polise verseydim daha iyi olurdu!"

"Sana yenilerini alabilirim, özür dilerim."

"Tam bir beceriksizin gerçekten!"

Luhan bütün kıyafetlerini Minseok'un kucağına bırakıp sinirle oradan çıktı. Minseok'da elindeki kıyafetlere buruk bir gülümsemeyle bakıp hepsini sepete koydu ve odasına indirdi. Hepsini Luhan'a ayırdığı köşesine bıraktıktan sonra ise masayı hazırlamak için yukarı çıktı, ardından dolaptaki aburcuburlardan biraz alıp kendisini odasına kapattı ve televizyonunu açıp hiç haz etmediği dizileri izlemeye başladı.

*Önümüzdeki birkaç gün boyunca bilgisayarımla ilgilenme ihtimalim olacağından dolayı bölümü baya baya erken atıyorum, ayrıca lütfen bir yorum bırakın, fici hiç yayınlamiyim ya da bir fikir belirtin lütfen*


Number : 7Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin