"your captain"

320 35 51
                                    

"Neden biz?" Tony vücudunu uçağın pilot kısmına yaslamış konuşuyordu.

"Kapa çeneni Stark." Fury sinirli ve endişeli bir şekilde bakıyordu.

"İyi," Tony kafasını yenilmezlerden çevirip uçağın camından aşağıya baktı. "Hadi hepimiz gidip Kaptan'ı kurtaralım, yaşasın!" Cümlesini sessizce bitirdi."Dağılıp arıyorsunuz, belli bir yerden sonra uçağı uçuramayacağız. Bu ," elindeki telsizi salladı."bulduğunuzda haberleşeceğiniz telsiz."

Herkes onayladı.

"Atlayın."

"Ne? Uçak inmeyecek mi?" Tony zırhının kafasını takarken konuştu. "Sadece atlayın," fury bıkmış ses tonuyla devam etti."olur mu?" Yenilmezler paraşütlerini takarken Stark dikkat çekmek için öksürdü ve atladı. Zırhı inişte alarm vermeye başladı.

"Jarvis!" Tony sorunu çözmek için bakındı. "Jarvis sorun nedir?"

Uzun süre sonra Jarvis'in yorgun sesi duyuldu,"sanırım biraz uyuyacağım efendim."Tony konuşamadan zırh hızını yükselterek düşmeye başladı ve tutunacak hiçbir şey bulamadı.

Gözlerini sımsıkı yumarak kendini, kâbusların gerçekleştiği ormana attı.

Gözlerini açtığında düşündüğünün aksine canı hiç acımamıştı, doğruldu ve ağaçlarla çevrili etrafına baktı.

Kâbuslarının birden üzerine gelmesini bekliyordu.

Duyduğu inleme ve adım sesleriyle vücudunu dikleştirdi. Hangi ağaçtan geldiğine kulak verdiğinde kendini iki adım sola yönlendirdi.

Duyduğu sesten emindi yavaş adımda uzaktan gelen bir silüet görmüştü. Hızla yanındaki ağacın arkasında kendini sakladı. Ona saldırcak bir şey bulmalıydı.

Ellerini yumruk yaptı,"Beni hayal kırıklığına uğratmayın." mırıldanarak gözlerini yumruklarından çekip ona yaklaşan şeye odaklamıştı.Seslerin dibinde olduğunu anlayınca saklandığı yerden çıkmış yumruklarını sallamıştı.

Daha büyük bir inlemeyle geriye düştü siluet, Tony bir kez daha vurmaya hazırlanırken adamın sesi duyuldu.

"Benim," adam inleyerek doğruldu. "Kaptanın." Steve'in acı dolu gülüşü kulaklarını doldurdu.

Tony, yüzü tanınmayacak hâle gelmiş Kaptan Rogers'a baktı. "Bu..." Ayakta durmaktan yorulan Kaptan'ı yere düşmekten son anda kurtardı. "Fazla kolay oldu."

"Kolay mı? Suratımın halini görmedin herhalde?"

Steve gülmeye çalıştı ama öksürüklerle geri sustu.

"Sana ne oldu?" Steve başıyla çevresini gösterdi,"Orman."

Birden aklına gelen şeyle Steve, Tony'den ayrıldı. "Sana zarar verebilirim."

"Merak etme," Tony bakışlarını ondan alıp etrafında gezdirdi. "ormana göre senin vereceğin zarar bir hiç."

Steve irdeleyerek devam etti. "Anlamıyorsun," Tony eliyle susmasını işaret etti. Bir kaç saniye sessiz kaldılar. Etrafta hiçbir şey olmadığını anladıklarında Tony konuştu. "Diğerlerini bulup burdan defolup gidelim."

Steve'e çaktırmamaya çalışarak yürüyordu. Halbuki çok emindi, orada onları izleyen biri olduğuna adı gibi emindi.

Tony, Steve'in omzunu kendine doladı."Yaslan bana." Steve gülerek cevapladı,"Emin değilim."

"Hadi koca oğlan."Steve pekâla diyerek yaslandı. Tony zorlansa da yavaş yavaş yürümeye başladılar.

"Nereye gittiğimizi biliyor musun Stark?" Tony onaylamaz anlamında kafasını salladı. "Sanırım çıkış yoluna gidiyoruz yani öyle bir tabela görmeyi umuyorum." Tony omzundaki dostunu tutarak yürümeye devam etti.

"Tabela mı? Tony kimse buradan çıkamadı." Tony'nin pat diye durmasıyla Steve öne doğru sarsakladı. "Hadi ya?"

***
merhabalarr, uzun zaman önce yayınladığım bir hikaye idi, gözüme çarptı ve yayımlamaya karar verdim kısa kısa bölümler çerez tadımlık düşünün ^^

don't go into the woods » tony + steveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin