"her lips are like the galaxy's edge."
//
Hava kararıyor, kepenkler kapanıyor, suratına bakmaya tenezzül etmediğim bir yarasa etrafımda uçuşuyor. Diğerleri de gelecek, ben yine suratlarına bakmayacağım. Yarasalar çirkin varlıklardır, utanmazlar, geceleri 'bir de kendine bir bak' der gibi suratıma ayna tutarlar. Ben utanırım. Ben onların yerine de utanırım. Ben hep utanırım.
Yanımda bir de Maria var, aslında yok gibi, varla yok arası, gökyüzü ve yeryüzü gibi, sınırda takılı kalmış kurtulmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi.Yandan gizlice onu süzüyorum, elindeki portakal suyu ile bakışlarını bana dikmiş ve kızarmış dudağıyla pipeti sertçe ısırıyor, onu öpmek istiyorum.
Ancak bana korkak olduğumu anımsatıyor, Maria bana hiç iyi gelmiyor. Giydiği elbiseye gözüm ilişiyor, çiçekli böcekli, Maria bu, ismine yakışanı yapıyor. Sonra benim siyahlarımı eleştiriyor, ölüsün sen diyor, bana benim ölü biri olduğumu hatırlatıyor. Suçlu hissediyorum, gözlerimi yumuyorum, evet ölüyüm Maria, diyorum, fakat yemin ederim ruhum renkli.
Aptal kız yine de bana inanmıyor.
Niye o bilekliği hiç çıkarmıyorsun, diye ağzını yaya yaya tekrar soruyor ve üzerinde bulunduğumuz yeşil çimenlere doğru uzanıyor, anlaşılan Maria portakal suyuyla da kafayı buluyor. Bileğimdeki siyah bilekliğe doğru bakıyorum. Ama Maria, diyorum, bu beni onlardan uzak tutuyor. Maria anlamıyor fakat üstelemiyor. Gizlemeye çalışıyor ancak biliyorum, Maria anlamadığı şeylerden deli gibi korkuyor.
Aniden aklına bir şey gelmiş gibi gözlerini hızla yumuyor.Sonra bana, beni beğenmiyor musun, diye soruyor ve bakışlarını gökyüzünden çekerek tekrar bana doğru yöneltiyor. Beğenmek..bu kelime onun için hafif kalıyor. Sanki Maria bunu söyleyerek dünyanın en ağır küfürünü etmiş gibi hissediyorum.Yine de Maria bu , diyorum kendime.O sadece ismine yakışanı yapıyor.
Tenin dışında seninle ilgili hiçbir şeyi sevmiyorum, diyorum ve bir piç gibi sırıtıyorum ona. Bana aval aval bakıyor.Yine üstelemiyor, böylece ona bir bilinmeyen daha vermiş oluyorum, benden tekrar korkuyor. Gözlerimi kısıp ona iyice bakıyorum.
Yanımda iken bu denli uzağımda.
Bağırıp, bunun bir haksızlık olduğunu deli gibi haykırmak istiyorum.Yine de yapamıyorum, bir kaç metre ötemdeki trafik polisiyle bu pek kolay olmuyor, zaten bağırsam Maria beni yine anlamayacak biliyorum.Gözlerini insanlara dikmiş gülümseyerek bakıyor.Bir sigara yakıyorum, içimdeki kavurucu yangını söndürmesini ve pakette yazılanların hakkını vermesini istiyorum, beni gerçekten öldürmesini umuyorum. Onlara bakmayı kes , demek istiyorum Maria'ya. Insanlar..ah Maria ,onlar bir bok bilmeden yaşayanlar.Ona bunu hep söylüyorum, fakat hayret, bu onu hiç rahatsız etmiyor.
Kimse beni sevmiyor, diye fısıldıyor tekrar.
Gözlerini yıldızlarda gezdiriyor. Ona hayır demek istiyorum, hayır bu doğru değil, ben hep sevdim.Portakal suyu aromalı dudaklarına yapışıp ona onu ne kadar sevdiğimi göstermek istiyorum, ben Maria'nın kalbine girmek istiyorum. Fakat bir pislik gibi susuyorum, sessizleşiyorum ve sahteyi oynuyorum. Çirkinsin ya, diyorum ona, belki de bu yüzden seni sevmiyorlardır. Tekrar bir piç gibi gülüyorum. Kaşlarını çatıyor. Kahvelerini büyütüyor. Sanırım Maria bana yine kızıyor.
Umrumda değil. Ben onu seviyorum ve bunu bilmek bana yetiyor.
Hava hafifçe esiyor, yaz gecesi sıcak rüzgarlar Maria'nın saçlarını okşuyor.Sevgili doğa ana benim veremediğim şefkati Maria'ya yeterince veriyor.Gözlerini yumuyor.Bir şarkı mırıldanıyor.Karşımda bir Tanrıça var diye düşünmeden edemiyorum.Ağlamak istiyorum.Bütün güzel şeyler ağlatıyor artık beni.
Gözleri hala yıldızların üzerinde, ki biliyorum Maria kendini onlarla bir tutuyor.Kendini bir yıldız sanma diyorum içimden ona , senin bir gökyüzün yok.
Fakat Maria beni hiçbir zaman duymuyor.
Onu izlemeyi seviyorum.Ona bakarak bir gün temiz ve saf olabileceğimi düşlemeyi seviyorum.Maria bana ihtimaller veriyor. Beni öldürüyor, beni güldürüyor, biraz nefes veriyor, sonra öpüyor, sonra küfrediyor, yürüyüp yanımdan çekip gidiyor, bana dokunuyor, beni hissediyor, beni hissediyor, beni hissediyor..O insanları izliyor, ben geceyi izler gibi izliyorum onu.
Ve aslında her şey birbirini tekrarlıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bad habits die hard
Short Storyçünkü seni seviyorum Maria ve adın dönmeyen sevgilisi için son nefesini verirken gülümseyen bir prensesin adı kadar kutsal.