Bölüm 21 SEN EVE GİDİYORSUN

551 274 23
                                    

Öyle ince detayla arıyordum ki. Okul zamanında kitabı böyle arasaydım kesin iyi bir yeri tuttururdum. Bu biraz anne sözü gibi ama öyle yani. Mal mal pozların içinden sonunda bir adres kağıdı bulmuştum. İstanbul'u tarif ediyordu. Çantamdan reklam amaçlı verilen kağıdı ve kalemi çıkartıp not aldım. Ve aramaya devam ettim. Birkaç demir parmaklık ardında Berkan'a benzeyen bir fotoğraf vardı. Bu ikizi Baran olması lazımdı. Bunları gereksiz bulup Whatsapp logosuna tıklayıp arama işlemine devam ettim. "Kanka" yazan biri olduğuna göre herşeyini konuşuyor olmalıydı. Teker teker okumaya başladım. Ve birkaç Baran hakkında konuşmaya gözüm takıldı.

Arasında bir cümle geçiyordu. "Alara ile durduğumuz evin bodrumunda şuan. Belki sesini duyar ve daha da sinirlenir hahahahah." Bu neydi? Demek bizim şu an gideceğimiz olan evdeydi. Bu beni iyice sinirlendirmişti. Baran kıpırdanmaya başlamıştı. Ve bende geçmişi temizleyip oyun oynuyor gibi yapıyordum. Şu cırtlak sesli kadının yaptığı duyuru olmasaydı uyanmayabilirdi de. Ne kadar sinir olsam da belli etmeden oyun oynamaya devam ediyordum. Kısa bir sarsıntı ardından inişe geçmiştik. Bu sırada Berkan da uyanmıştı. Telefonu verip toparlanmaya başladım. Berkan da birine mesaj atıp arabayı getirmesini söyledi. Tabiki de yazdığı yazıları takip ediyordum. Tamamen uçak iniş yapmıştı ve bavulları alıp yürümeye başladık. Oturma yerlerinde kısa süre bekledikten sonra Berkan'ın arkadaşı gelip anahtarı vermişti. Ve o da arabaya binip gitmeye başladık. Yakın bir yerde arkadaşını bıraktıktan sonra yola devam etmeye başladık. Ne o konuşuyordu ne de ben. İlk okulda karnelerin verildiği gün halıyı izlediğim gibi aynı şekilde yolu izliyordum. Konuşmayı ilk bozan Berkan olmuştu.

"Lütfen artık yine ilk gün ki gibi olalım. "

"Sen ilk gün ki gibi davranmaya devam ediyorsun sanki ve beni ilk gün ki gibi olmamı istiyorsun. "

"Hepimizin hayatında hataları ve dönüş noktası vardır. Olan olduktan sonra sanane?"

"Sanane mi? Seven insan pes etmez. O da pes etmediği için suçlu olmadı mı? Ben sadece onu görmek istiyorum. Aşk bu, Berkan. İnsanın kime ne hissedeceğine kimse karışamaz. Sende karışmamalıydın. Herkes yaşattığını yaşar. Bunu sakın unutma. Canı yananın ahı tutar. Merak etme. Elbette kırdığın noktadan kırılacaksın. Sanane kısmına gelirsek söylediğin cümlelerle kendinden daha da uzaklaştırıyorsun. Seven insan her zaman bir şans hakeder. Ama sen hak etmiyorsun. Biliyorsun değil mi? "

"Alara lütfen dur. Sen benim ne yaşadığımı da bilemezsin. Bu ailevi meselelere sen karışma."

"Lütfen biraz konuşmayalım."

"Sen benim eve gidiyorsun. Ben gece yarısı gelirim."

Esasında pek de akıl kârı değildi fakat Baran'ı görmek istiyordum. Tabiki de kabul edip eve girip kapıyı kilitledim. Baktığım tabelaya göre o adresteki sokaktı. Evin kapısını kilitleyip cebime anahtarı koyup evin içinde gezinmeye başladım. İlk olarak Berkan'ın odasına girmem gerektiğini düşünüp odaya girdim. Odası o kadar zevkli düzenlenmişti ki. İzlediğim filmlere göre saklı olan şeyler pek kullanılan odalarda olmazdı. Bende depo gibi kullanılan odaya girmeye karar verdim. Lambayı açıp ardından kapıyı açtım. İçeride koliler vardı. İçeride sessizce ilerlemeye başladım. İçerisi o kadar korkunç duruyordu ki. Patlamakla patlamamak arasında kalmış yanıp sönen lambadan hiç bahsetmiyorum bile. Gözüme kasa ilişti. Tel tokamı çıkartıp kilit yerini açmaya çalıştım. Tel tokamı feda etsem de sonunda açılmıştı. Kim şifreli değil de kilitli almayı tercih ettiyse bol bol teşekkürlerimi sunuyorum. Son bir hareketle kasanın kilidi açılmıştı. Orada bir eldiven gördüm ve onu elime takıp incelemeye başladım. Uzun uzun yazılar yazan belgeler ve bir tane anahtar vardı. Baran buralarda olduğuna göre anahtarla bir bağlantısı olmalıydı. Anahtarı da cebime koyup biraz daha gezinmeye başladım. Başıma birşey gelmesinden gerçekten de korkuyordum. O belgelerde birşey yazıyor olmalıydı. İçimden bunları geçiriyordum. Sonrasında tekrardan o kasanın içindeki belgelere bakmaya geri döndüm. Ve teker teker incelemeye başladım. Gereksiz yazıların ardından bir kroki buldum. Gerekliydi ya da gereksizdi bilmiyorum ama belki işime yarayabilirdi. Herşeyi yerli yerinde bırakıp krokiyi incelemeye başladım. Bir giriş kapısı ardından çizilen bi krokiydi. Hemen giriş kapısının oraya gidip krokiyi ve okları takip etmeye başladım. İlk olarak deminki depoya çıkıyordu. Ve küçük kare kutu çizilmişti. Etrafta kutu aradım. Bir kasa birde demirden oluşmuş çanta vardı. Rastgele çantaya şifreler denemeye başladım. Berkan'ın babasına nasıl bağlı olduğunu biliyordum. Babasının ölüm tarihi olabilirdi. 0806 olarak denedim. Evet kasa açılmıştı. İçinde el ile yazılmış bir kağıt vardı.

"Savaş kanka bilmiyorsun çoğu şeyi. Kusura bakma sadece Baran'ın yerini Demir biliyordu. Ama sana da bir not bırakmak istedim. Kimse öğrenmesin diye bu kadar karmaşık yapmak zorundaydım. Baran bizim Alara ile aşk yaşamamıza engel oluyordu. En iyi yol aşağı kata kilitlemek ve ses düzenini iyi ayarlayıp iyice belli etmemekti. Eğer bana birşey olacağı zaman sana burayı tarif edecektim. Galiba şu an zor durumdayım. Ve sana bu notun yerini söylemiş olacağım. Saat 14.00 ile 15.00 arasında aşağıdaki nöbetçinin izin zamanı. O zamanda Baran'ı alıp gençken hep içmeye gittiğimiz eve kilitle. Sonrası sana emanet. "

Ya salak mı bu? Resmen kolanın şifresini bile verecekti. Neyse ki benim işime yaradı. Demir kişisi bize arabayı getiren kişi olabilirdi. Hatta telefonunda "kanka" diye kayıtlı olan kişi de bana sorarsanız o. Neyse ki elime büyük bilgileri toplanmıştım. Ama önemli olan Baran'ın olduğu yere gidişin nereden olduğuydu. Aklıma konuşmaları okurken gördüğüm mesaj gelmişti.

"kanka hani şu garaj var ya. Orada bir kapı var. Şu sen lastiklerin olduğu yere git o köşeye işte. Onun yanında kapı var. Sen onu var olan gücünle kendine çek. Sonrasını sana anlatmıştım zaten. Biliyorsun devamını."

İYİ OKUMALAR...

SIRRIMA AŞIK OLUR MUSUN?  #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin