Merhaba ,Bu benim ilk hikayem. O yüzden çok heyecanlıyım. Her ne kadar sizin beğenmenizi ümit edecek olsam da aslında beğenilmese de problem değil. Zaman zaman karaladığım ufak notlarımın kurgulanmış şeklidir bu hikaye. Hep yapmak istediğim bir şeydi duygularımın kalıcı olması namına. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı eksik etmeyiniz lütfen.Şimdiden teşekkürler :)
Daha on altı yaşında bir kız çocuğu. Adı Derya. Derya kalabalık, dindar ve orta halli bir ailede büyüdü. Babası esnaf, annesi ev hanımıydı. Üç abisi iki de ablası vardı. Kendisi en küçüktü yani tekne kazıntısı. Dedesiyle aynı bahçede müstakil bir evde ikamet ediyorlardı. Derya yaşıtlarına göre daha uzun boylu, sarışın, mavi gözlü çıtı pıtı bir kızdı.Lise 2. sınıf öğrencisiydi ve tesettürlüydü. Yaşanılan acı tatlı olayları zihninden geçirip yaşamayı seviyorum diye düşünerek kendi kendine gülümserdi. Her olaydan bir ders çıkarır kötü hadiseler karşısında " İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi raciûn" diyerek hep Allah'a sığınırdı.
7-10 yaşları arası çok yaramazdı. Her gün azar işitmesine rağmen kimseye sormadan evleri kendisine uzak olan amcasının bahçesine kuzenleriyle oyun oynamaya giderdi. Annesi de merak ederdi haliyle. Rüveyda ablası ve Mahmut abisi de onu aramaya çıkarlardı. Abisi ve ablası Derya'yı bulmak için dolaşırken çevrelerinde çok fazla ev olmadığından boş arazilerde yaşayan sokak köpekleriyle maraton koşusuna girerlerdi. Aramadan döndüklerinde Derya evde ise ona bağırıp çağırırlar bir daha annesine sormadan evden uzaklaşmaması gerektiğini her zamanki gibi anlatırlardı. Genelde güzellikle anlatıyorlardı; ama bunu anlayacak muhatap nerdee? Derya hiç umursamadan kahkaha atarak zayıf ve minyon tipli olan ablasına :
" Sayemde köpeklerle olan maraton koşusunu kazanıyorsun ve bu sebeple zayıf kalıyorsun abla. Spor yapmak sağlıklıdır. Daha ne diye bana kızıyorsunuz anlamıyorum? " Diyerek dalga geçiyordu.
Ablası " Ayy küçük kardeşim çok sağol yaa sen olmasan obez olurdum zaten. Tüh tüh vah vah " diyerek karşı dalgaya geçip Derya'nın kafasına minderi atıyordu.
Derya da ablasına nazlanınca her zamanki gibi "Abamm" deyip gülerek " Tamam abamm bir daha evden kaçmayacağım. Yaptığımın yanlış olduğunu biliyorum; ama oyun oynamayı çok seviyorum ne yapabilirim? Sen benimle oynamıyorsun abim de oynamıyor. Bahçede oynasam dedem hasta, başka oyun kursam arkadaşım yok. Bir daha asla kaçmayacağım dersem inanma abamm yarınki maratona hazır ol bence " diyerek sırıttı ve yine minderi kafasına yedi.
Mahalleli çok severdi Derya'yı. Uzun boylu zayıf kız anlamında Kikirik diye lakap takmışlardı ona . Aslında biraz da kikir kikir hep gülmesinden de kaynaklanıyordu. Derya, komşularının çocuklarına bakar, onlara oyunlar öğretir, ders çalıştırır, en çokta resim yapardı. İyi niyetli, merhametli bir kızdı. Kendisinden yardım isteyene asla hayır demezdi.
Derya'nın Dinçer abisi ve Hale ablası evliydi. Murathan ve Beyza adında yeğenleri vardı. Derya hem teyze hem hala idi. Çocukları zaten çok severdi yeğenlerine de aşırı düşkündü.
Hale ablası Gıda Mühendisi , Dinçer abisi Hadis Hocası idi.Hakan abisi Bursa'da İnşaat Mühendisliği okuyordu. Mahmut abisi Din Kültürü Öğretmeni , Rüveyda ablası da Adlî Kâtip idi. Derya doktor olmak istiyordu. O sebeple son sınıfa geçmeden evvel işi sıkı tutup ders çalışmaya başladı. Üniversite sınavını muhakkak kazanmalıydı.
En büyükleri Hale ablası idi. Sonrasında üç abisi, Rüveyda ablası ve kendisi vardı. Hepsinin arasında ikişer yaş vardı ; yalnız Rüveyda ablasıyla kendi arasında beş yaş vardı.
Rüveyda ablası Derya'dan daha kısa ,orta boylu, buğday tenli , kömür gözlü , minyon tipli, zayıf, yaşını pek belli etmeyen alımlı bir bayandı. Açıktan adalet okuyup aynı zamanda Adlî Kâtiplik yapıyordu. O bilgisayar ekranına bakarak klavyeye hiç bakmadan takır takır yazı yazarken Derya onu hayretle izlerdi. İşe yeni başlamasına rağmen sanki yıllardır böyle yazı yazıyormuş gibi profesyonelce bir tavrı vardı. Derya onu sinir etmeye bayılır , olur olmaz laflar söyleyip onla kavga etmeyi atraksiyon olarak görür bu duruma kahkahalarla gülerdi. Yine de ablasının dert ortağı, can yoldaşı, dostu idi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♡ Minik Kalbim ♡
RomanceHasret... Gözyaşları... On altı yaşında bir kız çocuğunun tüm hayatını etkileyen korkusu... Zamanı gelip evlendiğinde minicik bir kalbin atışlarını hiç duyamayacağı düşüncesiyle kendini cenderede hisseden Derya... Rüveyda ve Mert'in özlem dolu hikay...