5. Bölüm: "Kayıp"
Asya'dan...
Kafenin özenle seçilmiş yuvarlak buz mavisi rengindeki masadan gözlerimi çekip, Gamze'ye diktim. Herkesin ondan bir cevap beklediği bir gerçekti. Bir şeyler anlatmıştı ama kimsenin inanmadığı yüzlerinden belli oluyordu. Aslında anlattıkları gayet mantıklıydı fakat o Egemen denen çocuğun bu kadar centilmen olacağı bizler tarafından bir türlü kabul edilemeyen bir durumdu.
Egemen bizim başlıca düşman grubumuzun üyelerindendi.
Bu kadar açık ve netken, Egemen'in Gamze'ye yardım etme olayı bizim tarafımızdan yadırganmıştı. Gamze'de her ne kadar durumundan memnun gibi görünmese de Egemen'i koruması üzerine bayağı bir tepki göstermiştik ona karşı. Evhamlanıyorduk çünkü tikilerden birisi bizden birisine yardım ettiyse illa ki bir çıkarının olduğunu bildiğimizdendi.
"Bakın," dedi Gamze. Sesinden tükenmişlik ve bıkkınlık akıyordu. "Tesadüfen yanıma geldi ve öylesine bazı sorular sordu. Neden bu kadar tepki veriyorsunuz?"
Deniz gergin bir şekilde şakaklarını ovuşturup Gamze'ye inanamayan gözlerle baktı. "O çocuk seni kucağında taşıyordu Gamze!"
Gamze derin bir şekilde oflayarak, modeli gereği delikli olan sandalyesine yaslanıp kollarını göğsünde birleştirdi. "Ne dersem diyeyim inanmayacaksınız değil mi?"
"Kanka bu olay çok farklı," diye atıldı Kaan ortaya. Aslında şaklabanlıklar yapıp konuyu bir türlü dağıtır diye düşünmüştüm fakat onun da gerildiği belli oluyordu.
"Nasıl farklı? Niye anlamıyorsunuz veya anlamak istemiyorsunuz? Aramızda kayda değecek bir şey yaşanmadı!"
"Sakin ol," dedi Burak yatıştırıcı bir sesle.
"Sakin falan olamam. Egemen'i korumak gibi bir amacım yok! Anlamak istemiyorsunuz ama olay bu!" diye bağırdı Gamze. Hatta kafede birkaç masanın dikkatini çekmiş olacağız ki meraklı gözlerle bizi izlemeye koyulmuşlardı.
"Vay, artık Egemen iti demiyorsun. Egemen'e terfih etmiş." dedi Deniz dişlerini birbirine bastırarak. Fazla tepkiliydi bu olaya karşı. Böyle olmaması gerekiyordu. Gamze bu zamana kadar bize hiç yalan söylememişti ve bizim düşman olan grubun önemsiz bir çocuğundan dolayı da bize yalan söylemeyeceği belliydi.
Gamze yalancı birisi değildi.
Deniz'in yanımda oturmasından faydalanarak, kolunu tuttum ve uyarıcı bir tavırla sıktım. Gamze'ye fazla ön yargılı davranıyordu. Gamze'nin dedikleri eğer doğruysa araları bozulabilirdi ve grubumuzun dağılması isteyeceğim son şeydi. Ama şu son yaşanılan olaydan sonra herkes somurtkan bir şekilde oturuyor, gıkını bile çıkarmıyordu. Ben de dâhil.
Ama Tayfa Cinayet'in kesinlikle böyle olmaması gerekiyordu. Biz yenilmezdik, biz güçlüydük. Ne olmuştu bu sözlere? Sadece o anlığına söylenmiş, sonra da çöpe atılmış sözler değildi bunlar. Bunlar, bizim zamanında en içten gelen bir şekilde dile getirdiğimiz sözlerdi.