Karanlıktı. Çok karanlıktı. Etrafına baktım hiçbirşey görünmüyordu.
"Kimse yokmu"
Bağırıyordum ama ne ses vardı ne gelen hoş biri çıkıp gelse eminim ki olduğum yere bayılırdım. Bağırmaya devam ediyordum fakat hala bir sonuç elde ettiğim söylenemezdi. Olduğum yere çöktüm sanırım bir ormandaydım oturduğum yerde çimenler vardı yani en azından ben öyle tahmin etmek istiyordum. O kadar karanlıktı ki kolumu kaldırsam göremicektim. Korkuyordum hemde inanılmaz derecede buda yetmezmiş gibi aç ve susuzdum. Beynimi zorluyorum ama buraya nasıl geldiğimi bir türlü hatırlayamıyorum. En son hatırladığım Emily ile birlikte gece 11 civarı yurttan cıkmıştık ve her zaman takıldığımız bo'nun mekanına gidiyorduk. Sonrasıysa karanlık gözünü açtığımda kendimi bu bilmediğim yerde buldum. Ne gelen vardı ne giden başım ağrıdan çatlıyordu ellerimle etrafımı yokladım çantam yanımda değildi. Bu duruma niyeyse hiç şaşırmadım. Göz kapaklarım ağrınında etkisiyle kapanmak için direniyordu böyle bir durumda bile uykuyu düşünen beynime fazlasıyla şaşırıyordum. En sonunda dayanamadım ve beynimde dolanan binlerce soruyla beraber kendimi uykuya teslim ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANATSIZ
Science FictionHangisi sizi daha çok korkutur? yıllardır tanıdığınız dostunuzmu yoksa sırları olduğunu bildiğiniz fakat tüm uğraşlarınıza rağmen çözemediğiniz gizemmi?