Selam. Nabersiniz bakalım?
Yavaş yavaş bazı şeyler açıklığa kavuşacak artık. Bir zaman sonra da ortalık fena karışacak. Hazırlayın kendinizi, uyarayım. :D
Bazen bölümü yazacak vaktim olmuyor bebeklerim, bazen de aklıma yazacak bir şey gelmiyor ama bu aralar yoğunluktan yazamadım. Yine kısa bir bölüm oldu.
Bu bölümün ithafı BurcuRuler'e gidiyor. Umarım beğenirsin canım. <3 Arkadaşımızın !YİNE DE BİZ! hikayesine bakabilirsiniz.
Keyifli Okumalar! :)
Zeynep hayatına dahil olduktan sonra her şeyin daha farklı geliştiğinin, günlerin birbirini daha eğlenceli, daha hızlı kovaladığının farkındaydı Kerem.
Çok değişmişti. Bu, onu az da olsa tanıyan herkesin fark edebileceği bir gerçekti.
Önemli bir nokta vardı ki, Kerem bu değişimden son derece memnundu. Gayet ustalıkla karşılamıştı. Farklı tiplere, triplere girmeden bu durumdan sıyrılabilmişti.
Farklı bir hayatı yaşıyor gibiydi. O, hep hayatını aynı monotonlukta yaşayıp, aynı evde, aynı işte, birbirinden farklı sürtükleri sadece kullanmakla yetinerek bitireceğini düşünürdü. Böylesine birine takılı kalmak, aklından bile geçmemişti. Ama zamanın ne getirceği elbette belli olmuyordu.
Ama bu düşüncesi Zeynep'i tanıdığı ilk günden sonra aniden tuzla buz olmuştu.
İlk karşılaştıkları gün bile Zeynep'in çetin bir ceviz olduğunu fark etmişti.
Saygıda kusur etmemeye çalışmasına rağmen, gayet sıradan ama bir o kadar da özel kahverengi gözleri ona arsızca meydan okumuştu.
Kerem insanları bir bakışta anlayabilirdi. Bu ona verilen bir hediyeydi sanki. Gerçi anlamak derken, hislerinin kuvvetli olduğunu da söyleyebilirdik.
İşte, Zeynep'le ilk karşılaştığında da ona karşı çok garip şeyler hissetmişti. O zaman babasına olan öfkesinden, yardıma ihtiyacım yok diye bağıran beyninden bunun pek farkında olmayabilirdi ama o anda bile Zeynep'in ne denli güçlü olduğunu fark etmişti.
Zamanla onun yaralarının çok derin olduğunu kendi gözleriyle görmüştü. Tarihlerle arası pek iyi değildi ama beraber bayağı bir yol katetmişlerdi Zeynep'le.
Bugün de elbette onun yanında olacaktı.
Sanki onun yanında olamasa, olmazdı. Artık böyle hissediyordu.
Pek çok duygusunun farkına varamamış olabilirdi. Ama bu bunu kabul etmek istemediğinden ya da karşı geldiğinden değildi. Bu konularda olan cahilliğindendi. Daha önce hiç kimseyle bu kadar yakın ilişkiye girmemişti. Kadınlarla doğru dürüst konuşmamıştı bile. Fırsatı yoktu. Son zamanlarda iş için konuştuğu kadınlar harici herhangi bir muhabbete dahil olmamıştı. Birlikte olduğu kadınlar, onun için sadece işlerini yapar ve giderlerdi. Onların sorularına hiçbir şekilde cevap bile vermezdi.
Zeynep'in annesiyle ilgili mahcup olması, sonrasında pişman olması ne tatlıydı bugün.
Kerem, kendi ailesinin eksikliğini elbette hissediyor, hiç tanımadığı annesinin yerini arıyordu, ama çocukken.
Küçük bir çocukken.
Babasının elinden kurtulmak isterken.
Bu hisler büyüyünce yerini sadece keşkeye bırakmıştı onda. Keşke onu seven bir annesi olsaydı. Ama artık olmasa da olurdu.
Zeynep'i evine bırakıp, arabada nereye gideceğini düşünürken telefonu çaldı.
Can! Şimdi onu ve tatavalarını hiç çekemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz [ZeyKer]
FanfictionArabanın kaputuna yaslanmak için adımımı attığımda karanlık ve boş sokakta yankılanan sesleri duydum. "Sen kimsin lan? Ha kimsin söyle! Ne hakla bana böyle şeyler dersin?" Yönümü değiştirip kapının kolunu tuttum ama açmadım. İçimdeki dürtü beni...