İlk Karşılaşma

49 3 1
                                    


Multimedya Menesa... Diğer bölüm Batıkan'ın resmini atıcam...

Menesa...

Bugün ilk defa arkadaşlarımla denize gidiyorum. 19 yaşıma giricem ve daha ilk kez arkadaşlarımla bir yerlere gidebiliyorum. Bu ilk ve son belki de okullar açıkken çok çalıştım okul birincisi oldum, belki de bunun için gönderiyorlardı. Şu yaşıma kadar arkadaşlarımla bir yerlere gidemedim. Hep ders, hep ders. Bazen insan sıkılmıyor değil.

Ama anne öğütleri işte " senin hayatını başkaları değil sen kurtaracaksın. Derslerini çalışmak zorundasın" vs. Vs. Bazı insanlar büyükleri sayesinde okuyor. Annem okul konusunda hep benim yanımdaydı o babam gibi değildi. Babamın tek bildiği yanlış bir şey yaptığımda -ki ona göre her hareketim yanlıştı- bana vurmaktı, bir insan evladına nasıl vurabilirdi ki bazen onun yüzünden okula gitmezdim. Eli çok ağırdı zaten beyaz tenliydim, o vurunca da  kıpkırmızı oluyordu. Ama ne olursa olsun o benim babam - Maalesef ki - ...

Çeşmeye gidiyorduk İzmir' de oturduğumuz için ancak buraya gelebildik. Gerçi burası da çok güzeldi. İki hafta burada kalacaktık. Bu yüzden akşam serinliğinde yola çıktık. Odalarımız ayarlanmış kıyafetlerimiz yerleştirilmişti bile. Çünkü biz Karanlık'tık...

Babam Karanlık holdinginin müdürü araba ve yatlar yapıyorlar. Zenginiz ama bazen keşke zengin olmasaydık diyorum. Tamam kabul zenginlik çok iyi bir şey her şeye sahip oluyorsun -tıpkı şu an kullandığım porsche gibi - de güzel yanları var. Ama ben her soyadımı söylediğimde  ben ben olmaktan çıkıyordum. Yani Menesa olmuyordum. Karanlık kelimesi geçtiğinde ismimin hemen yanında zengin züppe bir kız çocuğu oluyordum. Her yere babamın ünüyle girip çıkıyordum. Belki de en çok bu yüzden okuyup kendi ayaklarımın üstünde durmaya çalışıyordum. Çünkü ondan nefret ediyorum...

"Menesa şu müziğin sesini biraz daha aç."
"Hayır kızım yaa geldik sayılır zaten"
"Off Menesa yaa."
"Kes sessini." dedikten sonra sağımda olan sokaktan döndüm.
"Bak Esila geldik işte, gördün mü?"
"Evet maalesef gördüm" dedi ve yüzünü astı.
"Ya Gamze hemen odaya çıkalım ardından da denize gireriz."
"Menesa mal mısın? Güneş batıyor bu saatten sonra ne denizi ?"
"Tamam yaa gelmezseniz gelmeyin ben giderim."
Dedim ve otelin giriş kapısından girdim. Otelin kapısına geldiğimizde, arabayı durdup valeye verdim ardından kısa mini kot şortumu düzeltip diğer üç arkadaşımla beraber -zengin züppe yürüyüşü denebilir- içeri girdik. Alışmıştım bu görüntüye biz kahkahalarla yürürken herkes bize bakıyordu.

Resepsiyondan kartlarımızı alıp direkt odalarımıza çıkmayı planlamıştık tabii sonrası için farklı planlar... Saate baktığımda tam bir saattir hazırlanmış olduğumun farkına vardım. Altı üstü sadece bir mayo seçecek ve giyecektim, güneş kremine ihtiyacım olmayacaktı. Hafifçe bir makyaj - Gözlerime kalem çekip kıpkırmızı bir ruj ve şeftali tonlarında allık - yapıp havlumuda üstüme sarıp çıkmıştım...

Gözlerimi kapattım ve yürüdüğüm kumsaldaki suların ayak izlerimi silmesinin ve mis gibi deniz kokusunun tadını çıkarmaya başladım. Huzuru iliklerime kadar hissetmek. Özgürlüğün tadını hissetmek... 

Sanırım yaklaşık yarım saattir kumların üzerinde uzanıyordum. Deniz dalgalarının sesi ve o mis kokusu üzerine içimden bir delilik geçmişti. Gözlerimi hızla açıp doğruldum yerimde, muhtemelen su çok soğuk olacak ve yaptığım saçma gelecekti. Çok geçmeden çıplak ayaklarımla denize doğru yürümeye başladım.  Ayağım suya değdiği an -buz gibi olduğundan dolayı- hızla geri çıktım, çıkmak değilde sanki çarptım biraz. Arkama hızla dönüp onu gördüm. Bir çift göz, karanlıktan belli olmasa bile gözleri renkliydi belliydi. Yeşildi evet ama çok bambaşka bir yeşil. Adını bilemeyeceğim bir yeşil... Ayağımın altından geçtiğini hissetiğim bir şeyin ardından dengem bozulmuş düşüyorken kollarımdan engellendiğimi fark ettim. Gözlerim onun gözleriyle tekrar buluştuğunda yavaş yavaş ayağımı yere basıyor ve dengemi sağlıyordum...

"Ya sen ne yaptığını sanıyorsun be salak herif. Önüne baksana" dedim - taş gibi olan - o gıcık  çocuğa.

"Ben mi bakmıyorum sen bana çarptın." dediğinde düşünmeye başladım. Evet, haklıydı ama bu benim özür dileyeceğim anlamına gelmiyordu.
"O-olabilir. Ama arkamdan yavaşça yaklaşan sendin..!" dedim ve hızla sağ tarafından geçip havlu mu da alıp odama çıktım.

Ayy resmen çocuğa rezil oldum. Allahım off yaa. Neyse canım bi daha göremem zaten, ama keşke görsem çok tatlıydı. Amaan ne saçmaliyorum ben? Bu saçmalamaya bir son vermek icin kulaklıklarımı telefona takıp yatağımın üstüne oturdum ve müzik dinlemeye başladım. -Sertap Erener Tesadüf Aşk- şarkısı çalmaya başladı.
Nedenini bilmiyorum ama aklıma o deniz anı geldi. Daha fazla saçmalıyorum, saçmalamamak için uyumaya karar verdim. Gözlerimi kapattım ve kendimi uykunun eline bıraktım...

Gece'nin aşkı { Yeniden düzenleniyor }Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin