Bölüm7: BOŞLUK
Bölüm Şarkısı; Ruelle- This Is The Hunt
ÖNEMLİ!
Bu şiir yazarlarımıza aittir beğenip çalan olursa çalmasın lütfen.
Bir cesedin soğukluğunu hissettiren bedenim,
Bir kuş cıvıltısını avutan nehirim.
Boşluğun ortasına savrulan boşluk gibi,
Gizemin arkasına saklanan gizem gibi,
Ve ölümün kıyısında oturan sen gibi.
**
Çehremi saran yumuşak bir dokunuşla gözlerimi araladığımda nerede olduğumun bilincinde değildim. Gözlerim sadece karşıya bakıyor artık gerçeğe uyanmak istiyordu. Yavaş yavaş hissettim. Önce yan yüzüme bulaşan toprağı sonra kokusunu içine işlettiren oksijeni. Bir nehrin kenarında yüz üstü şekilde uzanıyor ve hareket etmiyordum. Bacaklarımı düzleştirip sırt üstü döndüğümde boynumun tutulduğunu fark ettim. İlk soru;
Ben buraya nasıl geldim?
Sızlayan belimle topraktan ayrıldığımda artık oturur konumdaydım. Hava aydınlanmıştı fakat yine o kasvet verici ruh hakimiyetini sürdürüyordu. Nehre baktığımda oldukça durgun bir o kadar da yırtıcı olduğunu anımsadım. Eğer yaz ayında olsaydık kesinlikle bu nehirde yüzerdim ama ne yazık ki yaz ayında değildik. Topraktan kalkıp uyuşan yerlerimi açmaya çalışırken etrafı da keşif ediyordum sonuçta burada daha fazla duramazdım. Önümdeki büyük taşlara takılmamaya çalışarak ilerlemeye başladığımda dün gece olanlar hala aklımdaydı. Kim beni bayıltıp buraya getirmişti? Peki ensemde neden acı hissetmiyordum? Bir bok varmış gibi gecenin köründe ormana dalmıştım salaktım, tam bir salak. Ayaklarımın çıplak olması bana ayrıca bir acı kazandırırken bir kez daha salaklığımı kanıtladım. Garip bir ürperti enseme dokunduğunda hızla arkama döndüm ve beklenmedik şeyi yaşadım. Bacaklarımın altından geçen bir el beni yukarı kaldırdığında tüm ormanda çığlığım yankılandı. Beni taşıyan şeye tutundum.
"Az bağır kızım bu da kulak!" tanıdık o ses hemen baş ucumdan geldiğinde yumruk atmamak için kendimi tuttum.
"Umar?!"
"Sorularını sonra saklaya."
"Manyak mısın?"
"Sonra dedim." sustum. Sustum da bu adam beni niye kucağında taşıyordu ki? Sonuçta onun hoşlanmayacağı şeyler yapmıştım. Evimin önüne gelinceye kadar ağzımı bıçak açmasa da artık susamazdım.
"Sen benim evimi nereden biliyorsun?!" kapının önündeki paspasa beni indirdiğinde artık ona kafamı kaldırarak bakıyordum.
"Hala kim olduğumu anlayamamışsın melekcik. Sana bir uyarım daha var o ormandan uzak dur!" arkasını dönüp gittiğinde izin vermedim. Ceketine asılıp sürat ile kendime çektiğimde sırtına toslayan ben oldum. Piç gülümsemesiyle arkasını dönüp bana baktığında az önceki aptallığımı geri çevirdim.
"Ormanda ne var? Neden uzak durmam konusunda herkes ısrarcı?" elimi ceketinden kurtarıp aramıza mesafeleri soktuğunda cevap verdi.
"Orası meleklere göre değil." bu kez gittiğinde durdurmadım. Aralık olan evin kapısını itip içeri girdiğimde sessiz bir yalnızlıkla doldum. Lina meraktan ölmüş olmalıydı. Sehpanın üzerindeki telefonu elime alıp hızlı aramalardan numarasını çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Kasabası
FantasíaBen sevdikleri için canını hiçe sayan ama ne pahasına olursa olsun onlardan vazgeçendim. Ben ihaneti hisseden, hissettirendim. Ben cenneti müjdeleyen ölüm meleği. Ben ona koşulsuzca aşık olan kız. "Cenneti müjdeleyen ölüm meleğinin ölüme giden hikay...