Arça : Maggie Lindemann
Çağlar : Francisco Lachowski
Çınar: Florian Neuville
Şimdilik bu kadar bugün de deren için bakıcam sizde önerin lütfen :D
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Okulda Deren beni bekliyordu. Güvenliğe kimliği gösterip girdim.
"Tahmin ettiğim gibi çağlar herkese anlatmış. bende herkese yalan olduğunu ve asılmaya çalışanın çağlar olduğunu ama senin takmadığını söyledim."
"Gerçekten çok teşekkirler deren ne desem bilmiyorum herşey için sağol"
Ona cevap verince gülümseyerek karşılık verdi. Ben de gülümsedim.
Beraber sınıfa giderken dünün aksine kimse bana bakmıyordu.
Bu hoştu çünkü kimsenin beni insanların üstüne yatan sürtük gibi görmesini istemezdim.
"Bu arada bugün sabahattin ve ekrem hoca yokmuş ilk 4 ders boş" dedi.
Tam cevap verecekken telefonum birinin aradığını belirten şekilde titredi.
Sister ♥
"Arça nasılsın" dedi. Arça derken sondaki a'ları uzatmıştı ve sesi çok tatlı çıkmıştı.
"Elif! Çok özlemişim"
"Bende, bugün öğretmenler bir yerde toplanıcakmış okul boşmuş. Eğer müsait olursan buluşalım diycektim"
"Evet müsaitim kanka nerde buluşalım"
"Bizim okulun çaprazında şahane bi kafe var ismi gümüş. Erkek arkadaşımın evi de sizin ordan geçiyor. Dönerken seni alıcak sonra biz de beraber metroya bineriz olur mu ?"
"İyi olur. Kim o çocuk ?"
"Sadece buluşunca anlatabileceğim kadar uzun. 1.90 boyunda."
Karşılıklı olarak kahkaha atmıştık ve sonra kapatmıştık telefonları.
"Deren üç ders kadar bir süre yokum ama dördüncü ders dönerim. Görüşürüz"
Derene sarılıp vedalaştıktan sonra okulun dışındaki parkta oturup çocukları izleyerek bekledim.
Bir süre sonra iki el tarafından gözlerim kapatılınca elleri tuttum ve eşzamanlı olarak "Eliiif!" diyerek ayağa kalktım.
Gözlerimi açınca bankın arkasından dolandım ve ona sarıldım. Kaldırıma doğru yürürken okullarımızdan ve yaz tatillerimizden bahsettik.
İlk gelen taksiye bindik. Elif'i sevgilisi arayıp kontrol etti. Uzun uzun konuşmalarından sonra zaten gelmiştik. İçeride siparişlerimizi verdik.
"Adı neydi bu çocuğun Elif?"
"Çınar. Çok yakışıklı değil mi, hele ki gözleri. Valla baktıkça bakasım geliyor" dedi.
"Nasıl tanıştınız peki ?" diye sordum.
Tatilde tanışmışlar, bizim Elif boğulmuş, bu çocuk onu taşımış falan, sürekli de birbirleriyle uğraşmışlar. Sonra çocuk Elife açılmış. İki aydır çıkıyorlarmış. Ben de ona Çağlardan bahsettim. Hoşlandığımdan falan değildi. Garip bir arkadaşlığımız olduğundandı.
Anlattıklarımın çoğuna şaşırdı.
Telefonumun birinin aradığını belli eden müziği çalmaya başladı.
Deren Sınıftan
"Alo arça hemen okula gel, yarım saate kadar dönecek hocalar."
"Tamam" deyip telefonu kapadım.
Telefon hoparlördeyken konuştuğum için Elif herşeyi duymuştu. Hesabın 10 Tl'sini verip milkshake'i elime aldım ve elife veda edip çıktım.
Yoldan geçen ilk taksiye binip okulun adresini verdim.
Okula gelmeden iki üç bina önden inmezsem param yetmiyordu. Parayı verip taksiden indim. Öne doğru gelen saçımı arkaya doğru savurmak için başımı arkaya doğru salladım.
Tam karşımdaki binanın bahçesinde öpüsen iki kişi vardı. Erkek tanıdık gelmişti, dikkatlice yüzüne bakınca çınar oldugunu anladım. Arabada elif birkaç kez resmini göstermişti. Kızı öpmeyi bırakınca beni farketti. Gözlerimi kaçırdım ve okula koştum. Çağlar masanın üzerinde oturmuş, sınıfın diğer ucundaki arkadaşıyla gülerek ve bağırarak anlaşmaya çalışıyordu. Çantamı yerine astım ve yerime oturup kalemlerimi ve kitap defterimi çıkardım. Ekrem hoca sınıfa girer girmez bana ait olan yeleği kaldırdı ve "Bu kimin" diye sordu. Elimi kaldırdım ve hocanın yanına gidip yeleği aldım.
Hoca müzikle ilgili yazılar yazdırdı. Hepsini yazarken herkesin canının çıktığını farkettim.
••
"Kızım kalksana, zil çaldı, eve git" kafamda sürekli bir ses vardı. Gözlerimi açınca da Çağları gördüm.
"Uyanmasan dudaklarını öpecektim. Uyuyan güzel misali hani."
"Uyuyan güzelin hikayesi aslında o değilmiş ki be Çağlar"
"Aman neyse, kalk ben çantanı topladım. Taksi de dışarda para cebinde evine git."
"Tamam abi giderim."
"Ufak kardeşim benim."
