ASALETİN BEDELİ
/ Tanıtım /
Asalete doğuştan sahip olunur. Sonradan kazanılan asalet ise yok olmaya mahkumdur.
Sahip olduğun asaleti kaybetmemek için bedel ödeyebilir misin ?
*****
Ellili yaşlarda gösteren kadın elindeki yelpazesini ağzına siper ederek "Duydunuz mu leydi Artmond geçen gece ki davetten lord Draken ile birlikte ayrılmış" dedi gözlerinde ki kibirli ifadeyle. Yanında duran ve ondan daha genç gösteren kadın kafasını sallayarak onu onaylarken "Bir önce ki gece de lord Bregthoon'un ortanca oğluyla görenler olmuş onu" diyerek kendi bildiği şeyi paylaştı arkadaşıyla,onun bakışlarında da aynı küçümseyici tavır vardı...
Yanlarında duran diğer kadın elini bozulmamış saçını düzeltmek için kafasına götürürken müsaade isteyerek yanlarından ayrıldı ve ilerde ki başka bir masanın başına kümelenmiş olan küçük topluluğun içine girdi. Söylediği ilk şey diğer iki kadından duyduğu iki farklı havadisti.
Kadınların arasında yayılan dedikodu furyası kısa sürede tüm salonu doldurmuş ve herkesin konuştuğu ortak konu haline gelmişti. Leydi Eloise Artmond'un ahlaksızlığını konuşarak kendi yozlaşmış kişiliklerini temize çıkarmaya çalışıyordu hepsi. Her davette farklı bir adamla görünen bu ahlaksız kadın hepsinin gözünde bir fahişeden farksızdı,üstelik kadının kendisi de bunun için malzeme veriyordu kendilerine.
Davet salonunun girişinde ki çığırtkan Leydi Eloise Artmond'un geldiğini ilan edince salonda biranda büyük bir sessizlik oldu.
Üzerindeki yakut yeşili elbiseyle salona giren kadın biranda tüm gözlerin odağı olmuştu. Ateşin en kor halini yansıtan kızıl saçları tepesinde zarif bir topuzla sabitlenmiş üzerinde ki elbisenin rengiyle muhteşem bir uyum sağlamıştı. Göğüs kısmı düşük kare yakalı elbise vücudunun kıvrımlarını cömertçe sergilerken yerlere kadar inen kabarık eteği yürürken bir o tarafa bir bu tarafa süzülüyor ve genç kadının hareketlerine farklı bir zarafet katıyordu. Kavisli kaşlarının altında parlayan yosun yeşili gözleri ve saçlarını kıskandıracak kızıllıkta olan dudaklarıyla adeta bir ressamın elinden çıkmış gibiydi.
Konukları üstünkörü selamladıktan sonra köşe de ki masalardan birinin başına geçti. Biraz önce arkasından konuşanlar kendileri değilmiş gibi tüm konuklar güler yüzle karşılamışlardı genç kadını. Birkaç adam yanından geçerken şapkalarını çıkararak selamladı onu,yan masada duran kadınlar da zarif reveranslarla iyi dilek temennilerini bildirmişlerdi.
Eloise masada ki kadehi alıp dudaklarına götürürken acımasızca gülümsedi,içeri girmeden önce hepsinin dilinde kendi dedikodusunun dolaştığını çok iyi biliyordu. Şimdi yüzüne gülenlerin hepsi gittiği anda yine arkasından atıp tutmaya başlayacaktı.
İki masa ilerde ki küçük bir grup ellerinde ki kadehleri kaldırıp kadını selamladıktan sonra aralarında fısıldaşmaya başlamışlardı bile.
Eliyle boynuna oturan gömleğinin yakasını çekiştirirken "Gidip onu dansa kaldıracağım" dedi adamlardan biri. Diğerleri kınarcasına yüzlerini buruşturup ona bakınca sesini alçaltarak "İki gün sonra ödemem gereken bir borcum var,belki bana biraz borç verebilir" diye devam etti. Arkadaşlarının yüzü yeniden eski hallerine dönmüştü.
Yaşlı olanı eliyle çenesini sıvazlarken "Geçen ay bana tam 100.000 sterlin borç verdi,üstelik faizsiz ve uzun vadeli" dedi ve bir kahkaha attı.
"Küçük fahişenin zenginliği bitmek bilmiyor anlayacağın" diye devam ederken kahkahası iyice artmıştı. Dans teklifi yapacak olan adam diğerlerinden müsaade isteyip Eloise'in masasına geçti. Zarif bir hareketle onu selamladıktan sonra sıradaki dans için teklifini sundu ve elini ona uzattı.
Bir süre hareketsiz kalarak adamı izledi Eloise,yarın sabah dedikodusunun çıkacağı adam belki de bu olacaktı. Ama bakışlarından hiç hoşlanmamıştı bu adamın,gecenin ilerleyen saatlerinde daha iyisini bulabilirdi belki.
Gülümseyerek adama baktıktan sonra "Memnuniyetle" diyerek kendisine uzatılan eli tuttu ve adamla birlikte dans pistine geçti. Tüm gözler belli etmeden üzerinde dolaşırken yeni bir dedikodu dalgası çoktan başlamıştı...
Ama bu durum umurunda değildi genç kadının,insanların hakkında ne düşündüklerine önem vermeyi uzun süre önce bırakmıştı. Hepsinin beyninin aynı yönde çalıştığına yıllar önce kanaat getirmişti çünkü.
Eğer bir asilsen,damarlarında asil bir kan dolaşıyorsa önünde hiçbir şey duramaz ve istediğin her şeyi yapabilirdin,güç senin elindeydi ve ulaşılmazdın. Ama eğer düşmüş bir asilsen iki seçeneğin vardı sadece. Ya yok olup gidecektin ya da onu korumak için ağır bir bedel ödeyecektin.
Eloise ikinciyi seçmiş ve asaletini korumak için bedel ödemeye rıza göstermişti. Ve şimdi bu bedelin ona sunduğu ayrıcalığın o eşsiz hazzını tadıyordu. İnsanların gözünde parası ve güzel vücudu olan bir kadın olarak dursa da Eloise bundan çok daha fazlası olduğunu biliyordu. Ama bunu insanlara göstermek gibi bir çabası yoktu,ne istiyorlarsa onu düşünebildi insanlar. O ölen Westwick Dükü Gerald Artmond'un dul eşi Eloise Artmond'du. Sahip olduğu servetin haddi hesabı olmayan bu genç ve güzel dul toplumun hem gözdesi hem günah keçisiydi. Asaletinin bedeli bu iki zıtlığı bir arada yaşayarak ödüyordu...
Yazar; Nurten Akhan