BÖLÜM 21- ABOV KAVGA VAR .

51 5 5
                                    


Elisin yeni aldığı spor araba :)

"Elis konuşalım " dedi Rüzgar.

" Konuşcak bişimiz yok in arabadan "

" Konuşcak bir şeyimiz var bak ben o kızı öp- " demesine kalmadı sözünü kestim.

" Bana bak onu isteyerek öptün veya öpmedin bu beni ilgilendirmez " dedim sinirle. İlgilendirir di yalan söyledim.

" Haklısın sen benim hiç birşeyim değilsin " dedi ve arabadan indi. O sinirle arabayı hızlıca geri geri sürdüm ve okuldan çıktım.

Kızım sen suçlusun.

Suçluyum evet tamam mı. Herşeyde ben suçluyum bıktım lan. Arabanın tüm camlarını açtım. Rüzgar yüzümü yüzüme vuruyordu. Arabaların korna sesleri yükseliyordu. Açıkcası umrumda bile değildi. Sen benim hiç birşeyim değilsin demişti bana. Doğruydu ben onun hiçbirşeyi değildim. Haklıydı. Nereye gidiyordum hiç bir fikrim yoktu ama gidiyordum. İki üç saat sonra bir yere geldim. Kimse yoktu. Çok normaldi sonuçta hafta içiydi. Arabadan indim. Yürüdüm. Derin derin nefes aldım. Çok güzeldi burası. Tam kafa dinlemelik bir yerdi. Yürüdükçe farkettim burda göl vardı. Gölün kenarına yürüdüm. Karın üstüne oturdum. Etrafta bembeyaz dı. Okadar güzel bir yerdi ki. İyi ki geldim. Telefonumu alıp kapattım. Göle daha çok yaklaştım. Kendi yansımama baktım. Dağınık saçlar. Şişmiş gözler.

Gerçeği söyliyim mi?

O kız benden kat kat daha güzeldi. Ben güzel değildim. O kızın çok güzel bir fiziği vardı başta. Bende o yoktu. O kızın güzel yüzü vardı. Bende o yoktu. Rüzgarda haklıydı o kız benden kat kat güzeldi. Kim beni severdi ki ben güzel değildim. Zaten hep güzeller kazanmıştı. Çirkinler hep kaybederdi. Bu böyleydi. Külkedisi prenses olamazdı o sadece bir masaldı. Bu hayatın kuralıydı. Çirkinler kaybederdi.

Göz yaşlarımı sildim. Bacaklarım kendime çektim. Kafamı gömdüm. Daha çok ağladım.

"Hiç mi kazanmıcam? "

Pantolonum baya ıslanmıştı. Kafamı kaldırdığımda. Kar yağıyordu. Ayağa kalktım. Cebimdeki eldivenleri taktım. Montumun fermuarını sonuna kadar çektim. Şapkamı da düzelttim. Soğuktu. Burnum kızarmıştı. Elimi cebime koydum. Biraz yürüdüm gölün etrafında. Hava kararmaya başlamıştı. Arabaya doğru yürüdüm. Kapıyı açtım ve direk bindim. Hava soğuktu. Arabayı çalıştırdım. Bu havada gitmek imkansız gibi bir şeydi bir de kar yağıyordu. Klimayı açtım. Eldivenlerimi çıkardım. Şapkamı da montumu da. Isınmıştım. Kar iyice arttı. İmkansızdı gidemezdim. Bide altımdaki araba spor arabaydı. Bir süre bekledim. Hava karardı. Telefonumu açtım.

Arayanlar :Ebrar (2),Ekin, Pelin, Berk, Burak.

Ebrarı arıcağım zaman telefonumun çekmediğini farkettim. Oha ya onlar ararken var ben ararken yok. Telefonumu koltuğa attım. Şimdi napcaktım peki. Kapıları kitledim. Arabayı yavaş yavaş sürmeye başladım. Kayıyordu çuş ya. Bu hızla 1 aya giderim eve süper. Aynı hızla gitmeye devam ettim. İyice kaymaya başladığı zaman korktum. Arabayı kapattım. Telefonuma baktım bir çekiyordu. Hemen Ebrarı aradım.

... Açmadı. Ekini aradım.

... Açmadı. Burağı aradım.

... Açmadı. Nerde bu mallar  ya. Sırayla hepsini aradım. Çetini de.  En az hepsini  50 kere aramışımdır. Açmadılar. Dışardan sesler gelmeye başladı. Of boku yedim. Napcam şimdi ben. Korktum lan. Hepsini bır daha aradım açmadılar. Kimi arıcaktım şimdi ben.

Babam. Hemen aradım. Bir süre sonra açtı.

"Alo "

" Alo Elis hanım ben babanızın sekreteri buyrun "

"Siktir"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin