12

26.7K 835 15
                                    

Sevmek yetmez dedi Karin defalarca. Hiç bir şeye yetmedi. Seni fark etmemiş olan adamı yıllarca küçük kız hayallerinde başrolde oynattın artık yeter diye nasihat veriyordu kendi kendine. Hayat onu kırdıkça içine kapandı. Awir ve Evin'in mutluluğuna ağladı yıllarca. Kendisi bu kadar mutlu olamayacak diye. Bu gün, uzaktan hayranlık duyduğun adam ile evlenmen bir şey değiştirmeyecek Karin! Dedi. Haklıydı. Bu gün evlenecek olmaları bir şey değiştirmeyecekti. Çünkü Nizar'da verdiği karardan dönmek üzere idi.

Abisi gibi olmayacaktı. Kararı buydu. Ama o sabah tavanı izlerken içinde daha önceden fark etmediği korkuyu sezdi. Karin'den korkmuyordu elbette. Evlenmekten korkuyordu. Böyle bir duygusal bağa hazır değildi. Yapacağı çok haylazlık vardı daha. Birden büyüyemezdi. Askılıkta duran damatlığa baktığında daha çok gerildi. Oysa ki bunu denediği gün, gelinliği aldığı gün böyle hissetmemişti. Belki Karin'in sonsuz gözlerini görse daha iyi hissederdi. O mavi gözler ikna edebilirdi onu. Hızla çıktı yataktan. Çok erken bir saat olduğundan kimse ayakta değildi. Karin'i aradı ve dışarı çıkmasını söyledi.

Mart'ın ilk günlerine girmişlerdi ve bu sebeple hava yumuşamıştı. Karin dışarı çıktığında Nizar o gözlere bakıp sakinleşmeyi planlıyordu. Ama Karin'in gözlerinde gördüğü şey ne neşe ne de aşktı. Çaresizlik gözyaşları vardı gözünde. Tehlikeli birer okyanustu gözleri ve şu anda kasırga dolanıyordu üzerinde. Nizar'ı da içine katıp bilinmezliğe sürükledi. Ağlamaktan kızaran dudaklarını açtı. "Korkuyorum Nizar. " dedi. İhtiyacı olan şey şefkatti şu an. Sıkıca sarıldı Nizar'a. O da sırtını sıvazladı Karin'in. "Bir yolu olsaydı, bizi kurtaracak bir şey bulabilseydim bu duruma sokmazdım seni Karin. Ama şu anda yapabileceğim tek şey seni teselli etmek olur korkma diyerek. Korkma Karin. "

"Sen de korkarken beni ne kadar sakinleştirebilirsin ki? Hani geçenlerde bahsettiğin şu duvar gibi adam varya, benim şu an ona ihtiyacım var. Lütfen yıkılma Nizar. Beni de yıkma. "

Peri ise bir eli, belirginleşen karnında diğeri başının altında geçen geceyi düşünüyordu. Kına gecesi için tüm kadınlar toplanmıştı konakta. Kınalar yakılmış göbekler atılmıştı. Gelen her kadın gözlerini Peri'den alamamıştı. Annesini anımsatıyordu. Her kadın korkardı Naire'den kocaları ellerinden gidecek diye. Neticede bir Hazine'nin kocası alındı elinden ama bir güzel evlat verdi Allah ona. Naire yaşasa bile Peri'yi severdi.

Evin git gide sıkılmıştı bu ilgisizlikten. Kendi kınasını hatırladı. O da sevdirebilmişti kendini herkese. Ama Awir'in yalnızca saygısını kazandı. Artık dayanamadı ve içinden bir ses Peri'yi gömmesi gerektiğini söylüyordu. O şeytanı dinleyecekti bu sefer. Kadınların sürekli eski hikayelerden bahsetmesini fırsat bildi. En son Hazine Hanım konuşuyordu. İsmini nasıl koyduklarını anlatıyordu. "Anamın altı tane erkek kardeşi var hiç biri bir halta yaramadılar der hep. Biliyormuş erkek çocuktan hayır gelmez kızı bulana kadar çocuk doğurmuş. Dokuz oğlandan sonra ben doğmuşum. Babamda sonunda hazineyi buldun hanım deyince koymuşlar. " dedi. Salondakiler gülmeye başlamıştı. Evin bu fırsatı değerlendirdi. "Peki senin adın nasıl konmuş Peri? Pek alışkın olduğumuz bir isim değil. Biraz, nasıl söylesem, hafif kadın ismi gibi. " dedi.

Peri istifini bozmadan devam etmişti. "Söyle söyle. Aşüfte adı gibi mi? Dur ben anlatayım sana hikayesini. Benim tüm adımı merak ediyor musun? Peri Naire Karoğlu. Naire'yi babam koymuş annemi anmak için. Ama senin aşüfte ismi dediğin 'Peri' nasıl konmuş biliyor musun? " dedi ve gözyaşları ile devam edemeyeceğini anladı. O sözler boğazında düğümlendi Peri'nin. Hazine Hanım kızının zor durumda olduğunu görünce yardım etti.

"Naire'nin hamileliği zor geçiyordu. Doktor riskli olduğunu söylemişti. Memet Ağa daha iyi şartlarda doğursun diye aldı onu İstanbul'a götürdü. Bana her ay mektup yazdılar. Düşülenin aksine Evin, bizler düşman değil dosttuk bende bu dev aşkın şahitiydim ve hiç bir zaman bu rol bana küçük gelmedi. Aşktan daha değerli olan sadakati kazanmak yeterlidir aşk yetersizken. Naire'nin doğum sancıları başladığında gitmişler hastaneye. Memet öleceğini biliyormuş gibiydi bana anlattığında. Sedyede can çekişen karısına bakıp yalvarmış doktorlara. 'Yardım edin karım ölecek' diye. Naire ise acılarını silip gülerek cevap vermiş. 'Ölmem Memet. Periler insan öldürmez. '"

Derince bir nefes aldı ve devam etti. "Memet'in anlattığına göre bir kez kucağına almış Peri'yi. 'Peri kızı' diyerek çekmiş kokusunu içine. Ruhu bedenini terk etmiş ama kızını kalmayan gücü ile sarıp sarmalayarak düşürmemiş kucağından. İşte Evin, o merak ettiğin hafif kadın isminin hikayesi. "

Bu düşüncelerden sıyrılıp kendine geldi Peri. Akşam yaşadıkları çok zordu ve birde bunları sabah tekrar hatırlıyordu. Hazine annesinden eski mektupları istemişti. Bu zor dönemde onları okumaya ihtiyacı vardı.

Konaktakiler yavaş yavaş ayaklanıyor ve hazırlıklar başlıyordu. Hızlıca bir kahvaltı yapılmış ve Lerzan konağının avlusu süsletilmişti. Kenarlara köşelere renkli ışıklar asılmıştı.

Akşama doğru Peri ve Helin Karin'in saçı makyajı ile ilgilendiler. Gelinliğini giydiğinde annesi kızına hediyesini vermeye geldi. Kalınca bir altın gerdanlık sardı kızın boynunu. Eskiydi.

"Sakın korkma kızım. Her şey olacağına varır. Ve sakın kaçma kuzum. Kader seni kaçtığına daha çok yaklaştırır. "

Diğer kızlar da giyinmişti. Helin ve Peri göbek yarışına bile girmişti. Ama helin dört aylık hamile olduğundan Peri'yi solladı.

Awir ise kardeşinin yanına gitti. Damatlık içindeki Nizar'ı gördü.
"Adam olmuşsun Nizar. "

"Sanki hanımdım önceden. O nasıl söz öyle abi ya. "

"Bırak şimdi boş konuşmayı. Bu söyleyeceklerimi ister abinin nasihatı istersende iki kere evlenmiş ve henüz işleri batırmamış bir adamın tavsiyesi olarak dinle. Karin'i mutlu et Nizar. O mutlu olmadıkça sen de olmazsın. " dedi ve o sırada Hevraz girdi içeri. "Lafı kısa kesicem Nizar. Kardeşim üzülürse sen üzülmekten beter olursun. Seni bu toprağın yedi kat altına gömerim canlı canlı. "

"Niye yedi? Niye beş veya üç değil anlatsana biraz. " diyerek içeri girdi Peri. "Damat heyecan var mı? " diye bitirdi sözlerini.

"Yok be şişko pek sayılmaz. " diye cevapladı Nizar.

"Çüş öküz hamileyim ben. "

"Karımı üzersen seni üç beş kat dinlemem seni dünyanın çekirdeğine gömerim Nizar! " dedi Awir.

"Şu gömme mevzusunu kapasak çok içim açıldı cidden (!) "

"Ay tamam ben buraya farklı bir şey için geldim zaten. " dedi Peri.

"Ne için? "

"Şöyle ki Hevraz Abi, bu Nizar'a bu akşam yapması gerekenleri anlatmaya. "

Erkekler üç sokak öteden duyulacak kahkahalarını serbest bıraktı.

"Öf hemen de cıvıyın. İşin orasını anlatmaya gelmedim. İşin oraya gelmesi için yapması gerekeni söyleyeceğim. Önce yüz görümlüğünü tak, duvağı kaldır ve sakın somurtma tamam mı? Somurtursan zehir edersin geceyi karına. "

Awir Peri'nin kulağına eğildi ve Hevraz işin diğer inceliklerini anlatırken kimsenin duymayacağına emin bir ses ile konuştu. "Ben somurturken sen gayet zevk almıştın ama Peri. " dedi.

"Ben seni tanıyorum Awir. Senin güldüğünü anlamam için dudaklarının kıpırdaması gerekmez. Sen bana kalbimle güldün. "

"Hep gülmeye devam edeceğim. "

"Ne konuşuyorsunuz? " diye böldü Hevraz onları.

"Hiç. Hadi gidelim damat bey de gelir sonra. " dedi Peri.

"Tamam. Son kez söylüyorum Nizar Karin'i üzme. "

"Merak etme Hevraz abi. Karin hiç bir zaman üzülmeyecek. "

Nizar nasıl bu kadar emin olabiliyor? Yoksa bir çözüm yolu mu buldu? Bulduysa nasıl bir çözüm? Ve bu çözüm Karin'i nasıl etkileyecek? Az sonra...

Korkarım az sonra değil bu sorular 12. Bölüm Part 2 de cevaplanacak.

Eskiden bir iki tane de olsa bölüm ile ilgili yorum alırdım. Ama şimdi insanlar bir şey demeyince eskisi gibi yazmıyormuşum gibi hissediyorum. Şimdi "oy veriyoz ya Allah'ın nankörü" diyebilirsiniz ve haklısınız ama her ne kadar gönlünüzden uçup bu sayfaya konan yıldızları sevsem de sizin kelimeleriniz ile ifade ettikleriniz daha çok hoşuma gidiyor. Ama neyse kimseyi zorlayamam yorum yapması için. Ben yinede yazmaya devam edeceğim.

MARDİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin