Ankara meselesi

245 6 3
                                    

   Teoman

 masadaki yığılmış olan barknot şeklindeki paralara baktım. yüzlük barknotlar halindeydi. Özkan abiye dönüp gözümle masayı işaret ettim.

"bu nedir abi?" gülümsedi.

"bu Ankara ya gittiğinizde size yardımcı olacak olan yavrular" ne Ankarası ya?

"Ankara mı?"

"Ankara ,orda da bir kumarhane açtım.başında senin durman gerek. senden başka güvendiğim adamım yok ve bence sen yetiştin . yönetime girmende zarar görmüyorum."  aslında hoşuma gitmişti.fena değil, bir nevi kendi krallığım gibi olacaktı.

"ne zaman gidiyorum" dedim gülerek.

özkan abi de " ohoo paşam, sende amma meraklıymışsın buraları bırakmaya "dedi. güldüm.

"yok abi olur mu öyle şey " 

"ama yalnız gitmiyorsun " al iştee. kesin Canan'ı  takacaktı peşime. 

"Canan da gelecek seninle , sen benim burada sağ kolumdun o da senin orada sağ kolun olacak "yüz ifadem sertleşmişti. 

"abi orayla mı uğraşayım Canan ile mi? ve bu sefer Özkan abi de sert yüz ifadesini takındı. alnında ki ince çizgiler belirginleşmişti. 

" teo , o da seninle gelecek" ona karşı gelemezdim .hiçbir şey söylemedim . kafamı salladım . 

"aferin teo" deyip omzuma vurup odadan çıktı. odamda masadaki paralar ve ben baş başa kalmıştık. paraları masanın kenarında duran siyah çantaya koydum. masanın başına geçip daha ne kadar burada -kalacağımızı- düşünmeye başladım. başımı ellerimin arasına alıp masaya yaslandım. 

***

 arabama binip dövüş kulübüne gittim. kulüpte yedek eşofmanım hep olur. üzerimi değiştirdikten sonra kendi bölümüme girdim. kum torbasını çekip sabitledikten sonra bandajlarımı sardım. saat dörtte Canan'la antrenmanımız vardı. ama şu an onu görmek istemiyordum ve daha bir saat vardı . ardı ardına giden yumruklarım beni deşarj ediyordu sanki . bir şeylere zarar verdiğimde sanki içimdeki acılar geçici olarak hafifliyordu.  bu Ankara işi beni pek tedirgin etmemişti . beni tedirgin eden şey Canan'ın sağ kolum olacak olmasıydı.

  bir saat sonra Canan'ın geldi . dolaptan bandajları aldı ve sarmaya başladı . ne selam var ne de bir konuşma . hiçbir şey. kum torbasını çekip sabitledi. ve yumruklamaya başladı. aynı bölümdeydik ama aramızda mesafe vardı. yumrukları artık boşa gitmiyordu. daha iyiydi.ara da bir tekme atıyordu. hırslı görünüyordu. o gecenin acısını mı çıkarıyor diye merak etmiştim.  telefonum çaldı. 

"evet?" bir yandan Canan ile göz göze geliyorduk. ama o yumruklarından taviz vermeyip kaşlarını çatmaya devam ediyordu. 

"teo , kulüpte misin ? " arayan Berattı . 

"evet , gelsene" dediğimde karşıma çıktı . telefonu kapattım.

"naber " deyip tokalaştık . sonra Beratın gözleri Canan'a kaydı . Canan da ona sıcak bir gülümseme gönderdi . hah . histerik kahkahama engel olamadım.

 "naber güzellik?" oha yavaş gel puşt .

"iyiyim, Berat . gördüğün gibi " dedi . sinirlendiğimi anlamıştı. Canan'ın gülümsemesi solmuştu. ama anlaşılan belli etmemeye çalışıyordu. gözlerini kaçırdı. 

"sen?" diye devam etti. 

"bende iyiyim . teo'yu biraz alıyorum geri getircem sorun olur mu?" ikimizde şaşırmıştık. neden olsunki lan canan mı benim patronum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 11, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KumarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin