Bir hafta önce
"Efendim anne?"
Keskin gri gözleri aniden alev aldı adamın. Siper aldığı karanlık çıkmaz sokaktaki kirli duvardan çekti belini, gözlerini yavaşça sesin geldiği tarafa doğru çevirdi. "İşten çıktım eve doğru geliyorum. Birazdan arabaya bineceğim, tamam görüşürüz evde."
Siyah, düz kısa saçları anlının bir kısmını kapatıyordu. Bembeyaz teni karanlıkta fazlasıyla belli oluyor ve adeta ben buradayım diyordu. Küçük dolgun dudakları; sapsarı gözleri ise ben farklıyım diyordu. Bir adım geri çekildi adam, uzun zamandır böyle güzel bir kadın gördüğünü hatırlamıyordu. O sırada bakışları kızın hemen arkasında olan ve pis pis gülerek kızı süzen iki adama kaydı. Tanıyordu onları, ikisi de keş ve tehlikeli adamlardı. Kıza bir bakış attı ve derin bir nefes alıp "Hay lanet!" dedi kendi kendine. Siyah deri ceketinin altındaki krem renginde kumaştan kapşonunu kafasına geçirdi. Sarı saçları yüzüne doğru düşüyordu, derin bir nefes aldı ve ellerini deri ceketinin yan ceplerine koyup bakışları yerde bir şekilde kadın yanından geçip gittiğinde aniden sokaktan çıkıp kızın yürüdüğü sokağa girdi ve kızı takip etmeye başladı.
Kızın hızlı hızlı atmaya başladığı adımlardan takip edildiğini fark ettiğini anladı adam. Sakin ol demek istedi ama o sırada iki keşin koşar adım ilerlemeye başladığını fark etti. Ana yola, kalabalığın arasına çıkması için bir yüz metre daha yürümeliydi; fakat bu şekilde ilerlerse keşlerin onu kalabalığa varmadan yakalayıp yapacakları onlarca şey meçhul bir gerçekti. Adam o an, neden böyle bir güzel kızın böyle tehlikeli bir sokakta bir başına yürüdüğüne anlam veremedi.
"Yakala onu sarı çocuk! Üçümüz güzel bir gece geçirelim" keşlerden biri arkadan bağırdı. Kadın sesi duyunca ürkerek arkaya doğru bir bakış atıp adamın gözlerinin içine baktı. Adam o sarı gözlerin ardında saklanmış ürkekliği ve korkuyu gördüğünde içindeki o hissiyata bir isim veremedi.
Arkadaki keşlerden birinin nefesini ensesinde hissetti ve arkasını döndü. Keş tam arkasındaydı ve kadını ufak bir koşu ile yakalayabilirdi. Öylede yapacaktı ama adam aniden keşin elinden tuttu ve geriye doğru, karanlığa çekti. Tekrardan önüne döndüğünde kızın kalabalığın arasına girip kaybolmadan önce son kez gözlerinin içine baktığını gördü. O hissiyatı tekrardan içinde hissettiğinde kalbini saran o şeye bir kez daha anlam veremedi. O bakışlarda yatan gizemi çözmeye çalıştı ama arkasındaki iki keşin tıslamalarını duyduğunda tekrardan arkasına döndü ve bıçak çekmiş iki keşin kendisine öfkeli gözlerle baktığını gördü.
"Nasılsınız beyler?" boynunu sağa ve sola yatırarak çıtlattı ve ellerini ovuşturmaya başladı. "Bu anlara insanlar ne diyorlar biliyor musunuz? Çöplükteki karganın ve kedinin savaşı. Hadi bu çöplüğün sahibinin kim olduğuna karar verecek son kavgamızı edelim."
İki keş sırıttı ve adamın üzerine doğru koşmaya başladılar. İlk bıçak denemesi daha kalıplı ve büyük olan, saçları fazlasıyla yağlanmış; üzerindeki elbiseler yırtılmış olandan geldi. Bıçaktan yana doğru atılarak kurtulup boşa giden bıçak saplama denemesi ile dengesi bozulan çocuğun karın boşluğuna önce sert bir tekme attı ardından direk yüze oturan bir yumruk ile yere yığdı çocuğu. Diğeri daha çelimsiz ve kısa boyluydu, hafif bir korku ile adama doğru koşuşturmuş ama aniden ayağı takılıp yüz üstü yere yapışmıştı.
Her şeyin sonunda elleri deri ceketinin ceblerinde duvara yaslanmış yerde yatan iki keşi izliyordu. Karanlık sokağın hemen önünden geçip giden kalabalık insan grubunun çoğu yerde yatan bu iki kişiyi fark etmiyor fark edenlerde umursamaz bir bakış sonrası yürümeye devam ediyorlardı. Burası karanlık sokaklardı ve karanlık sokaklarda, kim ölmüş, neden öldürülmüş tarzı sorular olmazdı. Burada herkes bir başınaydı ve karanlıkta hayatta kalmak için savaşmak basit bir şeydi; fakat o an adam bunları düşünmüyordu. O an adam o sarı gözleri düşünüyordu. Korku dolu, ürkek dolu sarı gözleri... Polis sirenlerini duyduğunda bakışlarını yerde yatan iki keşten çekti ve elleri paltosunun cebinde bu ara sokağın, karanlık tarafına doğru yürümeye başladı.
"O sarı gözleri bir daha göreceğim." kendine kendine mırıldandı adam karanlık onu gizlemeye başladığında ve gözden kaybolduğunda...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Beyaz Tonu
Teen Fiction"O siyahın içinde doğmuş beyazdı, Gri gözleri vahşet doluydu... Ama o vahşetin arkasında bir çocuk saklanıyordu, Ve ben o çocuğa aşık oluyordum... " Yağmur on sekiz yaşında, başarılı bir lise öğrencisidir. Bir gün part-time çalıştığı işten geç ç...