Mesaj atan kişi Erendi. Umursamadan telefonu cebime koydum. Cansu ve Elif koltuklara yayılmış ayaklarını orta sehpaya koymuş cips yiyorlardı. Bizim geldiğimizi fark etmemiş olmalılar ki ağızlarındaki cipsleri göstere göstere konuşmaya başladılar. Yengem Elif'lere baktı ve 'cık cık'layarak mutfağa gitti. Dayanamayıp oturma odasına girdim.
"Ooo Capri Sun alırım bi dal." Diyip masadaki Capri Sun'dan birisini alıp koltuğa oturdum. Normalde tatliş, şirin, saygılı, süslü ve herhangi bir şeyde kırılabilecek bir kızdım. Ama bazen içimdeki diğer kız dışarı çıkıyordu ve kaba olabiliyordum. Şirin kız halime bürünüp bacak bacak üstüne attım ve bu gün neler yaptığımızı anlatmaya başladım. Beni pek takmadılar. Son hız anlatmama devam ederken;
"Taksanıza beni!" Diye uyardım sesimi yükselterek.
"Hı?" Elif beni hâlâ takmıyor olmalı ki kafasını çevirmeden öyle birşey demişti. Yine beni takmayıp izledikleri çizgi film hakkında yorum yapmaya başladı. Bende kalktım ve üstümdekileri çıkartmak için odama gittim.
Üstümdekileri çıkartıp mutfağa yengemin yanına gittim. Masada duran elmalardan bir tane alıp ısırdım.
Birazda utanarak; "O kadar şey aldık. Aslında hiç gerek yoktu ama... Yani bazıları lazımdı ama aşırı oldu ya biraz." Dedim.
"Aman boşver. Kullandığını bildiğim için aldım. Mesela Elif hiç kullanmıyor. O yüzden Elif'e almıyorum."
"Teşekkür ederim yengeciğim." Diyerek yanağına öpücük kondurdum ve elimdeki elmayı masanın üzerine koydum. Aldıklarımızı eve taşımış olduğumuz için bende odama götürdüm ve köşeye bir yere bıraktım. Oturma odasına geri gittim. Cansu ayaklanmıştı. 'Görüşürüz canım' diyerek sarıldı bana. Bende onu yolcu ettim ve oturma odasına geri döndüm.
"Ee ne yaptınız bu gün?"
"Kızım iki saattir anlatıyorum. Dinlemedin. Bi daha anlatmıyorum." Dedim ve kollarımı kavuşturup sırtımı Elif'e döndüm.
"Ne yapim Doraemon vardı." Kendini savunmaya geçmişti.
"Peki." Diyerek yüzümü Elif'e döndüm ve anlatmaya başladım. Özellikle Eren bölümünü anlattım.
[^_^] [^_^]
Biz konuşurken akşam olmuştu. Akşam yemeğini yemiştik ve ben odama çekilmiştim. Siparişlerimiz gelmişti. Hatta kurmuşlardı. Aldığımız eşyaları yerleştirmek için Elif'i çağırmıştım. Elif'te Cansu'yu çağırmıştı ve birlikte makyaj malzemelerini yerleştiriyorduk.
"Oha lan! Annem bana bile bu kadar makyaj malzemesi almadı. Sorması ayıp ne ara kullanacaksın bunları?"
"Ben bakımlı birisi olduğum için her gün bunların yarısını kullanacağım bebeğim."
"Bende kullanırım değil mi?" Diyen Elif elindeki vücut spreyini koyduktan sonra kıyafet poşetlerine yöneldi.
"Her zaman bebeğim." Diyip göz kırptım. Kıyafetleri yerleştirdikten sonra duvarlardaki çivilere tabloları asmaya başladık. Eline yelpaze almış ve uzaylı görmüş gibi bakan Cansu'ya açıklama gereği duydum.
"Duvar süsü."
"Cancağzım nasıl asmayı planlıyorsun bunu?"
"Böyle." Diyerek elinden aldığım peypazenin iplerini çivilere geçirdim.
"Hmm..." Dedi memnun olduğunu belirten bir yüz ifadesiyle. Bende gülümsedim.
Oda daha canlı gözüküyordu. Kapının yanında 4 kapaklı dolabım vardı. Yanına çalışma masası yerleştirmiştik. Üzerinde masa lambası, laptopum ve içerisinde çok fazla kalem olan kalemlik vardı. Diğer duvarda Demir başlıklı ve ayaklıklı yatağım vardı. İki tarafında da komidin vardı ve birisinin üzerinde lamba vardı. Makyaj masasını öbür duvara koymuştuk. Karşısındaki duvara iki tane tekli siyah renkte koltuk ve 4 çekmeceli, eskitmeli, komidin görünümlü şeyi koymuştuk. Yeşil tüylü bir halıyı da yere sermiştik. Lise sona gittiğim için birsürü kitabım vardı. Bu şık ve şirin görüntüyü bozmamak için duvarın içinde bir kitaplık yaptırmıştı yengem. Bu nasıl aklına gelmişti bilmiyorum ama çok iyi düşünmüştü. Dışarıdan bakınca fark edilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH VE GRİ
Chick-Lit...İşte; elinde hiç bir şeyi kalmayan ve hiç bir şeyi kaybetmekten korkmayan bir kızın hikayesi yeni başlıyordu. Bu hikayeyi, ünlü birileri yazmıyordu. Gayet açık, amatör bir hikayeydi bu. Kitaptakiler gibi olmayan; iyi kız, iyi erkek masalıydı. Umu...