Sene 1614...
Balıkçı Smith her sabah olduğu gibi erkenden uyanmıştı. Malzemelerini hazırlayıp evinden dışarı çıktı. Her zaman balık tuttuğu yere gitmek istemedi. Samina Ormanı'nın içinden geçen Vasili Nehri'ne gitmeye karar verdi. Kızıyla beraber sandala bindikten sonra yola koyuldular. Nehirde büyük bir akıntı vardı. Kızına dikkatli olmasını söyledi. Küçük kız babasının söylediklerini aldırmaksızın berrak suda ki oynaşan balıkları izlemeye daldı ve zaman geçirmeye başladı. Bir süre sonra kız dengesini kaybedip suya düştü ve akıntıya kapıldı. Balıkçı Smith çığlıklar atmaya başladı. Kızını aramaya koyuldu, hava kararmaya yakındı. Nehrin kenarında bir kumaş parçası gördü , bu kızının elbisesiydi. Evet evet bunu çok sevdiği eşi kızına dikerken eşini seyrediyordu ve oradan tanıdı.Hemen sandaldan suya atladı ve kumaş parçasının yanına doğru yüzmeye başladı. Kumaş parçasının yanına geldiği zaman gördükleri kanını dondurmuştu. Bir an kanının vücudundan usul usul çekildiğini hissetti ve aklına daha önceleri şerif ve kızının esrarengiz kayboluşları aklına geldi. Ormana doğru bir bakındı ve siyah bir gölgenin geçtiğini gördü fakat bu efsaneye hiç inanmamıştı.