Üzerimdeki bakışlar yemek yememi zorlaştırıyordu. Ne kadar yavaş yavaş yesemde yemeğim bitmişti. Hoşgeldin hesap verme zamanı ! Tabağımı öne ittirip arkama yaslandım. Peçete ile ağzımı sildikten sonra gülümseyerek kızlara baktım.
"Yürüsene kızım ." 1 saniye içinde kolumdan tutup kaldırmış dışarı çıkartıyordu.
"Ne yürümesi ya . Anın şokundan bir çıkayım izin verde Bestecim"
"Tamam anlat dinliyoruz"
"Burda mi ? Cidden mi ?" Arabanın önüne gelmiştik. Ayakta mi konuşacaktık?
"Evet . Buraya kadar sabrettiğime şükret. "Yanaklarimi şişirerek ayaklarıma baktım.
"O gün sizinle konuştuktan sonra Boncuğa gittim. 2 saat boyunca kesintisiz konuştu. Daha önce duymadığım şeylerdi. Doğruyu söylemek gerekirse nutuk gibi bir şeydi. Ortaokuldaki din dersinde hocanin anlattiklarina benziyordu. " Yavaşça ilerleyerek karşıdaki banka oturdum. Derin bir nefes almam gerekiyordu. Gozlerimi kapatıp devam ettim.
"Onceden yani çocukken inanırdım bu tarz şeylere fakat eve geldiğimde bir olay yaşayıp babama bunları anlattığımda beni sustururdu. Anlıyor musunuz ? -simdi bunları bırakıp işimize dönsek kızım? -"İkiside yaşadıklarımı , nasil bir aile yapısına sahip olduğumu biliyorlardı.
"Neden ama yani sebebi neydi senin bu konu hakkında konuşmanı istememelerinin?"
Yüzümü Erva'ya çevirip sorusunu istemeye istemeye cevaplandırdım. Bu konu hakkında konuşmak beni sıkıyor anlamdıramadığım bir şekilde rahatsız ediyordu.
"Bilmiyorum ki . Mesala okulda kandil günleri olduğu zaman din öğretmenimiz çikolata dağıtırdı. Yanında verdiği küçük notta arapça ve türkçe yazılar olurdu. Arapça yazıları sormaya utanırdım öğretmenime. Hatta hatırlıyorum bir keresinde sıra arkadaşıma bunu nasıl anlıyorsun dediğimde annemle hep bu duayı yaparız demişti. Ben aileme sorduğumda cevap alamıyordum. "
Beste rüzgar sebebiyle önüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.Bunca zaman kendimi şiirlere ve günlüklere veren ben suan kendimle hesaplaşmanın acısını yaşıyordum.
"Bunca zaman ailemle yaptığım sohbetler beni rahatlatmıyordu biliyorsunuz. Kalem ve kitap sayfalarıydı kurtarıcım." Bir an söylediklerimin altında ezildiğimi hissettim . Dostlarıma bana yeterli gelmiyorsunuz mu demiştim. Ikisininde gözlerine baktığımda anlayışla karşıladılar bakışlarımı. Mahçup bir şekilde parmaklarıma baktım.
"Yağmur, sana her yönden ulaşamayız. Bunun farkındayız. Elbette üzülüyoruz senin sorularına çözüm bulamadığımız için fakat biz de aynı dipsiz kuyudayız. "
"Aynen öyle. Bak mesela evde otururken bazen ağlama isteğim geliyor. Bunu Beste'ye söylediğimde onunda aynı sorunlarla uğraştığını öğrendim. Gecen gün sende aynı şeyleri söyledin."
Bencillik mi denir buna bilmiyorum ama sanki birilerininde aynı durumda olması beni rahatlamıştı."Boncuğun sözleri anlık demiştim sonra unuturum demiştim ama olmuyor sanki üzerime yapışmış gibi her an her dakika benimle. Bir olay yaşıyorum sonra gözlerimin önüne Meryem anne ve sözleri geliyor. Rahatlama hissediyorum. Daha önce bir sorun olunca müracat edebileceğim kimse olmuyordu ama şimdi o sözler beni kurtarıyor ve bana bir yol çiziyor. Kalbime bie ferahlık doğuyor. Mutlu oluyorum işte. "
Gülümsüyordum. Kendime itiraf etmiştim. Kafamı karıştırmıyordu işte tam tersine kafamdaki karmaşayı çözüyordu.
Beni daha fazla sıkmak istemezcesine ikiside ayaklandılar."E o zaman bizi de götür bir ara şu Boncuğuna." Vedalaşma faslını kısa kesip Erva ve Beste arabaya ilerlediler. Arkalarından onların gidişini izledim bir süre . Eğer daha farklı bir insan olsaydım onlar yine yanımda olurlar mıydı?
"Bizim için asıl nimetler sahip olduğumuz hislerdir. Düşün kızım dünyada en merhametli insan mı zengindir yoksa birçok mal varlığı olan mı? Gerçek huzurun tadını bilmeyenler maddi zenginliği seçer. Oysaki kalbinde zerre duygu olmayan merhametsiz bir insan yalnızdır çünkü insanlar onun yanında parası için dururlar ve o kişi ne yaparsa yapsın mutlu olamaz. Bu yüzden kızım kalbindeki insan sevgisini , masumluğu , merhameti asla bırakma. Onlar seni olman gerekeni yapıyor."
Onlar beni olmam gereken yapıyor. Kalbimdeki hisler...
****
"Uyan artık Rüya bak geç kalacağız. " Yaklaşık yarım saattir küçük, mızmız kız kardeşimi uyandırmaya çalışıyordum .
"Bak ben uyandırmaya çalışıyorum ama senin taktığın falan yok. " Ellerimi ittirerek bana arkasını döndü. Ayıplarcasına bakışlar atıp odadan çıktım. Bu çocuğa kim öğreniyordu bu hareketleri?
Merdivenlerden inmeye hazırlanıyordum ki aklıma ergen erkek kardeşim geldi. Koşarak odasına gittim ama kendileri yoktu. Gözlerimi rafındaki saç spreyine çevirdim o da yoktu. Gözlerimi yuvarlayarak banyoya koştum. İçeri girdiğimde saçlarının önünü yapmakla uğraşıyordu.
"Senin yüzünden babam iflas edecek. " Saç spreyini sallayarak ona döndüm . " Ciddiyim bak"
Çevik bir hareketle elimden kaptı. Ne ara bu kadar uzatmıştı .
"Babam batarsa senin benzin paran yüzünden batar. Evde durmuyorsun ki kızım."
"Sende kazan üniversiteyi , sende gez.""Ben kazanmadan da gezebiliyorum ablacığım. " Sinirle saçına ellerimi doladim.
"Ablanla nasıl konuşulması gerektiğini öğrenmelisin kardeşim. " bağırarak söylediğim lafın arkasindan koşarak banyodan çıktım. Arkamdan homurdanıyordu. Bir saniye ?! Küfür mu etti o bana ? Dönüp onunla dövüşmeye hazırlanıyordum ki kendimi yerde buldum.Sinirle ayağa kalkıp mantıklı bir karar aldim kimseye bulaşmadan odama gitmem gerekiyordu sanırım.
En sevdiğim parçalardan birini açıp kendimi yatağa attım. Rüya öğlen uykusundan uyanana kadar dinlenebilirdim.
"Ya abla kalk hadi lütfen geç kalacağız." Üstüme çıkmış bir Rüya vardı şu anda uyuyor numarası yapıyordum ve yakın bir zamanda çıldıracaktı. Intikam ateşi diye bir şey vardı ama daha fazla dayanamayarak ayağa kalkarak onu da kucağıma aldım.
"Uyandin yaşasın hadi gidelim bak ben yeni aldığımız elbisemi giydim." O an Rüya'nın gözlerinde mendil satan kızın gozlerini görür gibi oldum. Onunda böyle bir hayatı olsaydı acaba o da böyle gülümser miydi ?
Bende üstümü giyindiğimde mutfaga yani Rüya'nın yanına indim.
"Hazırsan gidelim mi ufaklık? "
Koşarak dışarı çıkışını izledim. Arabayı açmaya çalışıyordu ama ben hala kilidi açmamıştım. O an onun masumluğu tüm dünyada olsaydı ya da insanlar değişmeyip hep çocukluk hisleriyle kalsaydı dünyanın daha güzel olabileceğini düşündüm.
Arabanın kilidini açtığımda arka koltukta yerini almıştı.Rüya ile lunaparkta beraber eğlenceli saatler geçirmiştik ve suan ikimizde deli gibi aç ve yorgunduk. Yenilen yemeklerin ardından Rüya yan taraftaki oyun parkına gitmek istedi . O oraya giderken bende Talha abimi aradım.
"Efendim"
"Efendim mi ? Duygu abla sana biraz kibar olmayı öğretmeli." Kıkırdayarak elimdeki gazozu içtim.
"Sen nerden biliyorsun Duygu'yu" Sesindeki şaşkınlık bariz belliydi ve sanırım başka bir yere geçmişti.Oyun parkından duyduğum abla nidaları ile ayağa kalktım. Rüya mıydı o ?
"Abi ben seni biraz sonra ararım olur mu?"Cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım. Rüya'yı görmemle bir oh çektim. Bir sey oldu sanmıştım .
"Rüya ne oldu neden öyle bağırıyorsun?"
Rüya'nın yanındaki küçük çocuk bana baktı tabi yanındaki büyük çocukta. Gördüğüm yüz ile ufak çaplı bir şok geçirdim. Büyük çocuk dediğim kişi okuldaki şarkı söyleyen çocuk muydu ? Onunda gözlerindeki şaşkınlığı görmem ile oh çekmek için erken davrandığımı anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TATSIZ HUZUR
ChickLitHayat çoğu kez bizi pençelerine alır. O pençelerden bakarız bazen her şey normal gelir bazen de görmemizi zorlaştırır bizi sıkar. Oysaki kolaydır kurtulmak bazılarınki gibi... Hayatın pençelerinden kurtulmak isteyen bir kız... "Darmadağın hissediyor...