"Yanlışınız var!" diye bağırdı bir kişi kalabalığın için de, ilk defa böyle bir olay görmüyorum. Ancak, sanki bu yaşadıklarımı daha önce yaşamıştım. Aynı kişi tekrar sesini yükseltti kalabalığın arasından. "Bir insanı böyle suçlayamazsınız. Eminim. O yapmadı." Kalabalık o kadar çoğaldı ki dayanamayıp kızı elinden tuttuğum gibi koştuk. Kalabalık da bağıran o insan da bizimle koştu. Kalabalıktan uzaklaşıp, sakin bir yere gittiğimiz de kız, yere çöküp ağlamaya başladı. Ellerimi omzuna koydum. O kişi tekrar konuştu. "Anlat bize, ne oldu? Sen, kimsin?" Kız, kafasını kaldırıp gözyaşlarını sile sile anlatmaya başladı.
"Benim adım Hera. Yemin ederim böyle olsun istemedim. O cüzdanı ben çalmadım."
Ben ellerinden tutup herayı kaldırdım.
"Pekala, ben de Deniz. Şimdi sakin olalım. Ayrıca hey sen aklını mı kaçırdın kızı çekip aldın kadının cüzdanı yok. Peki bulunmazsa ve kızdan şikayetçi olursa ne olacak?"
Herşeyi bilmiş, beyefendiyi susturamasak da ben de konuşmayı başardım.
"Bana bak deniz bey, eğer istemiyorsanız gidin. Çünkü kalabalık için de perişan bir şekil de duran yalnız kalmış bu kıza yardım etmek istedim. Ayrıca eminim yaşlı amca kadının cüzdanını yere atar ve kadına geri verirler. "
Kız ağlayarak konuştu.
" Sen kim olduğunu biliyor muydun? Neden söylemedin? "
Kendime çeki düzen verdim.
" Haklısın, söylemem gerekti. Ancak yaşlı amca kenarda ağlıyordu. Çıkıp ben yaptım demesini bekledim ama demedi. Eminim herşey yolundadır orda. Bu arada ben de Ömür "O çok konuşan çocuk hariç Hera iyi birine benziyordu. Benim açıklamamdan sonra Hera gitmek istedi ama, cafeye gidelim diye ısrar ettim. Sonun da ısrarlarıma dayanamadı. Insanlar sırf giyinimi kötü diye bir kıza nasıl iftira atar. Bu kadar küçülmemeliyiz. Hayat bazılarımız için çok zor.
"Anlatın bakalım, başlayın. "
Dedim kahvemi yavaş yavaş yudumlarken. Hera başladı.
"İsmimi biliyorsunuz artık, Hera. 9 yaşıma kadar annem yanımdaydı. Ama trafik kazasında hayatını kaybetti. Babamı tanımadım hiç. Yani ben küçükken ölmüş. Şuan 20 yaşındayım. "
Ellerini tuttum.
" Ciddi misin? "
Dedi Bilmiş bey.
Devam etti Hera.
" Karma karışık bir hayatım var. Bugün sahil kenarında oturmak istedim sadece. Böyle giyindiğime bakmayın. İnsanlar hep önyargılı. Kadının yakınlarında oturuyorum diye sırf ben çalmış oldum cüzdanını. Bu kadar acımasız olmak nasıl bir duygu?"
Sonra ben devam ettim.
"Hikayene üzüldüm Hera. Haklısın.İnsanları değiştiremezsin. Her ne kadar istesen de. Bana gelince... Ben de 20 yaşındayım. Anneme çekmişim ama. Yaşımdan büyük gösteriyorum biraz. Annem ve babam hayatta. Hatta büyük bir ailem var malesef."
" Neden malesef "
Dedi Bilmiş bey. Avuçlarının içini kaşıyordu, bir yandan da kahvesini içiyordu.
" Boşverin. Sen? Senin Hikayen ne? "
Garsonu çağırıp yediklerinin ne kadar olduğunu sordu. Garson kahve ve kekin 12 tl olduğunu söyledi. Kendine ait parasını verdi, garson uzaklaştı.
" Sana sordum ? "
Dedim tekrar. Ayağa kalktı.
" Benim bir hikayem yok. İsmimi bilin, yeter. "Nasıl bir egoydu bu acaba ne kadar ağırlık yapıyordu kimbilir. Boşuna bilmiş bey demedim. Parayı verdiği garsona bir not vermiş bana vermesini söylemiş. Notu Hera'dan ayrılana kadar açmadım. Heradan ayrılmadan telefon numarasını aldım ve kalkıp ayrıldık. Taksi durağına gittim. Taksiye binip, gideceğim yeri tarif ettim. O sırada notu açtım.
"Anladım ki bugün sadece erkekler kahraman olmazlar. Evet abartılacak kadar büyük bir olay değil ancak iyi iş başardın Ömür Hanım. Seni ilk defa görmüyorum. Daha önce de karşılaştık. Belki hatırlamazsın. Herkes unutur beni. Yaptıkların için teşekkürler. Bu arada bileğinde ki papatya çok hoş. Eğer başka bir yerde, başka bir şekil de karşılaşırsak sana papatya diyeceğim umarım beni hatırlarsın. "Eve dönene dek, tekrardan bir yerde karşılaşmayı diledim.Eğer karşıma çıkarsan bana papatya demeden seni tanıyacağım. Söz veriyorum. Ve evet sadece erkekler kahraman olmazlar.Bu benim en güzel hikayemin başlangıcıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyam
Teen FictionPapatyam "Benim En güzel Hikayem" Bugüne kadar ne kadar hayal kurduysam gerçek olmadı. Aksine tüm hayallerim yüzüme vuruldu. Ne kadar sevsem de, unutmam gerektiğini hatırlattılar. Ne yaparsam tersini söylediler. Öyle değil, böyle yap dediler. Bekle...