•İnkar•3

39 2 11
                                    

Bu bölüm beni tekrar hikayemle buluşturan ve ona dört elle sarılmam için yardımcı olan WhiteChocolatee'ye gelsin!

Kendime geldiğimde ilk birkaç saniye gözlerimi açamamıştım. Sanki göz kapaklarım birbirine yapışmıştı. Ama birinin saçlarımla oynadığını hissettim.

"Bize tekrar gelecek derken böyle geri dönmenden bahsetmiyordum."

Aras'ın sesini ilk defa bu kadar acı dolu duyuyordum.

Cansızca duran elimin üzerine boşta olan elini koydu.

"Beni ne kadar korkuttuğundan haberin var mı?"

Boynumla omuzum arasında bir ıslaklık hissettim. Ağlıyor muydu?

İçimde halsiz olan bir taraf vardı, evet. Ama şu an saçma sapan dans eden bir kısım daha vardı.

Yavaş yavaş gözlerimi açtığımda Aras hızlıca elini çekti elimden. Ama bir eli hala saçımdaydı.

Kendi evine getirmişti beni. Doğrulmaya çalışırken kolumdaki acıyı hissederek yüzümü buruşturdum. Aras ise durmam gerektiğini ifade eden birkaç ses çıkardı. Zaten tam gücümü toplamış değildim.

"Telefonum, telefonumu da mı çaldırmışım?" Diye sordum ilk olarak. 'Ölecek miyim doktor bey?' Dememi beklemiyordunuz herhalde. Gün içerisinde en az 4 kere babasıyla konuşan bir kız bugün hiç konuşmamıştı ve şuan telefonu kayıptı. Cümledeki tehlike kokusunu almadıysanız bir doktora görünün derim.

Aras gülmeye başladı.

"Yaralandın ve uyandığında ilk sorduğun şey telefonun mu Lina?"

"Babamı bilmiyorsun. Ölmüştür meraktan şimdi. Öf, bir telefon çaldırmadığım eksikti." Diyerek karalar bağlama aşamasına gelmiştim bile.

"Bi dakka." Dedi kaşlarını çatarak.

Soran gözlerle ona bakıyordum.

"Sen beni aradığın kısmı hatırlamıyor musun?" Dediğinde daha sonradan onu aradığım beni almaya gelmesini istediğin kısım gözümün önünde canlandı. Ama o benim cevabımı beklemeden "Anneeaağ" diye adeta anırarak Gül Teyze'yi çağırdı.

"Anne kafasına darbe almamış dedin ama hafızasını kaybetmiş galiba. Ya ben sana dedim hastaneye götüreyim diye hallederim ben diye tutturdun." Dedi sonlara doğru sitemle.

"Allah allah!" Diyerek yanıma geldi şaşkın bir şekilde Gül Abla.

"Hatırlıyorum." Dedim bir çırpıda. Gül Abla'ya dönerek "Doktor musunuz?" Diyerek de sorumu yönelttim.

"Hayır." Dedi gülerek. "Doktor olamayacak kadar neşeli bir insanım." Diyerek de ekledi.

"Hemşireyim ama çalışmıyorum." Dedi soru soran gözlerimin cevabını vererek.

Yarım saat kadar daha uzandıktan sonra artık kalkmam gerektiğinin farkına vardım çünkü hava kararmaya başlamıştı.

Ama büyük bi sorun vardı ki kazağımın ve yağmurluğumun kolu yırtılmıştı. Havanın da yeterince soğuk olmasını da hesaba katarsak benim açımdan hiç de hoş bir durum değildi.

Teşekkür ederek kalkacağımı söylediğimde Aras'ın da aklına son anda gelmiş gibi kolumdan tutarak "Benimle gel." Dedi. Neyse ki tuttuğu kol yaralı olan değildi.

Odasına gittiğimizde dolabını açarak yeşil polarını verdi. Bunu sürekli giyiyordu. Daha iki gün önce üzerinde gördüğümü anımsıyordum.

Fısıldayan ÇığlıklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin