~BEKLETME, ÖMRÜM SABRIMDAN KISA OLABİLİR ~

383 71 16
                                    

Bu sayfayı sevme konusunu basitleştiren insanlara hediye ediyorum.

Bir farklılık var. Gökyüzü bile  üzgün, ağlıyor  bugün. Gökyüzünün üzgün olmasına üzlüsemde yağmurlu havayı herzaman sevmişimdir. Göz yaşlarını saklamak, ruhunu serbest bırakmak için güzel bi hava. Asker yeşili yamurluğumu giydigim gibi evden çıktım. Kulaklıklarımı kulağıma yerleştirerek ritmin uyumuyla yürümeye başladım. Sokaklar içim gibi boş, gökyüzü ruhum gibi aglıyordu. Tüm enerjimi bende sizin gibi insanlara güvenerek yitirdim. Kaldırmdaki boşlukları doldurmuş su birikintilerinin üzerinr ayaklarımı vuravark boş sokakta eğlenmeye başladım. Islanmayı suyla oynamayı seviyordum. Sokağı döndüğümde pantolonumun yarısı su içinde kalmıştı. Rüzgar estikce üşümeye başladım. İlk gördüğüm Caffeye girdim. Cam kenarında dipte olan masa boşu oraya oturdum. Yerimi sevdim çünkü insanlardan uzakta olmayı hep sevmişimdir. Çantamdan okuduğum kitabımı, türkçe sözlüğümü ve not defterimi  çıkardım. Halit Ziya UŞAKLIGİL'in Ask-ı Memnun eserini okuyordum. Eski baskıyı aldığımdan dolayı bilmediğim bir yığın kelime vardı, buyüzden türkçe sözlük ve not defteriyle birlikte dolanıyordum. Kitabımı kaldığim yerini açıp masanın üzerine koydum. Telefonuma bildirim sesi gelince cebimdeki telefonu elime aldım ve arkadaşımın attığı mesajla ilgilenmeye başladım. Kafamı kaldırdığımda gorson olduğunu düşündüğüm kişi masanın üzerindeki kitabımı eline almış, inceliyordu. O kitabı incelerken bende onu inceledim. Kesinlikle garson değildi. Gri dağınık  sacları, çıkmaya yüz tutmus sakaları ve uzun boyuyla pekde garson olacak bir hava da değildi. Ona baktığımı farketmiş olacak ki tek kaşını kaldırıp bir bana birde kitaba baktı, sonra boğazını temizleyerek "Güzel kitap. Ama Necip Fazıl'ı tavsiye ederim" dedi. Ve elindeki kitabımı bana vererek cebinden not defterı çıkararak bana baktı. Ben de ona boş gözlerle bakınca anlamadığımı anlmış olacak ki. " ne istersiniz?" Diye sordu. Kesinlikle garsondu. "Çay. Açık olsun lütfen"  dedim. Tamam anlamında kafasını sallayarak gitti. Bir kitabin yanında giden en güzel şey tabikide çaydı. Güzel çocuktu. Yüzünde 5 tane, boynunda ise 1 tane ben vardı. Gamzeleri vardı. Ses tonu kalın ve yorgundu. Dediğim gibi guzel çocuktu.
Çayımı getirdikten sonra daha da görmedim, kitabıma döndüm.

Kafamı kitapdan kaldırınca, boynumda oluşan ağrıyla boynumu ovdum. Bu gercek dünyaya geri geldin çağrısıydı. Saate baktığımda 4 saattir kitap okuduğumu idrak ettim ve hesabı ödeyerek caffeden çıktım. Okuyacak kitabım kalmadığı için eve gitmeden önce kitapcıya gitmeye karat verdim ve kitabcıya doğrusu yürümeye başladım.

Kitapçıdan içeriye girince bedenimi saran sıcaklığı ve kitap kokusunu herzaman sevmişimdir. İçeriye girdim ve raflarda gezinmeye başladım. Kitapların üzerinde elimi gezdirerek kitap arıyordum. Aklıma caffedeki garson geldi ve Necip FAZIL' ın iki kitabını elime aldım, kasaya doğru ilerledim. Önümde yaşlı bir teyze ve elini tutugu küçük bir çocuğun vardı, onun önünde ise caffedeki garson vardı. Tabikide saclarından tanıdım. Yüzünü net görmek için kafamı sağa doğru yatırdım ve yüzünü net bir şekilde gördüm bu oydu elinde 5 tane kitap vardı. Siyah deri ceket, altına siyah gömlek, alttan da siyah kot pantolon giymişti.  Ellindeki kitapları kasaya uzattı. Parasını ödedi ve hızlı bir şekilde kitapçıdan çıktı. Teyze de kitaplarını ödedikten sonra sıra bana geldi, hızlı bir şekilde kitapların parasını ödedikten sonra, koşarak dışarıya çıktım, ama yoktu. Ya hızlı yürüyordu, ya ışınlanmayı bulumuştu, yada arabayla gitmişti. Derin bir nefes alarak yavaş yavaş evime doğru ilerledim.

Çay suyu koyduktan sonra, telefonumu elime aldım ve gittiğim caffenin sosyal medyadaki sayfalarına baktım. İnstgramda ki sayfasında çocuğun fotoğrafını buldum. Beğeneni kişilere baktım ama yoktu, sayfayı takip eden kişilere baktım orada da yoktu sonra, sayfanın takip ettiği kişilere baktım, çoğu bugün caffede gördüğümüz kişilerdi ama o yoktu bende sayfanın takip ettiği kişilerden birinin sayfasına girdim sayfası gizli olduğu için takip isteği gönderdim. Tabikide fake hesaptan. Çayı demleyip geldikten sonra kabul ettiğini gördüm. Onun fotoğraflarına baktım yoktu. Bende takip ettiği kisilere baktım ve buldum. Batuhan ALTUĞ. Hesabı herkese açıktı. Tüm fotoğraflarını inceledim altındaki sözleri okudum. Beğenen kişilere baktım. Sonra diger sosyal medya hesaplarından ismini aradım ve buldum.
Bu şekilde 3 haftam geçti. Hergün aynı caffeye gittim, çay içtim, kitap okudum, onu inceledim, sosyal medya hesaplarını inceledim, tekrar ve tekrar.

             

Bay Gökyüzü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin