Bölüm 1: Eylül ( Başlangıç )

6.8K 348 183
                                    

Yağmur yavaş yavaş etkisini kaybederek dururken,caddede ilerlemeye devam ettim. Bu İstanbul'un en sevdiğim caddelerinden. İlgimi çeken mağazalar,kafeler ve kitapçı burada. Buraya çoğu zaman gelirdim. Gittiğim dershane buraya çok uzak değildi. Okul maratorunun yanı sıra dershanenin yoğun temposu da beni içine almak üzereydi, hatta başlamıştı bile.

  Eylül ayı bana göre en güzel aylardan biriydi ; insanın yaz ile kış arasında sıkışıp kaldığı dönemlerden...  Sokakların muhteşem yapraklarla süslenmesi ve hafif yağan yağmurlar. Aynı zamanda mevsim gereği modada hareketleniyordu. Bereler,  örgü hırkalar..

    Ama tek kötü tarafı vardı ! Okulların açıldığı ay olmasaydı,  her yönüyle en sevdiğim ay sıralamasında bir numara olabilirdi. Okulun sevdiğim yanları arkadaşlarımla olmam ve yeni bilgiler edinmemdi. Onun dışında bilgilerimiz ile beraber zekamızı da ölçtüklerini sandıkları sınavlardan nefret ediyordum.

Bugünün tarihi: 23 Eylül. Okulların açılmasına 5 gün kalmıştı. Şimdi birkaç test kitabı ve okunacak roman almam gerekiyordu. Kitapçı çocuğa selam vererek istediğim test kitaplarını aldım ve rafları gözüm ile tarayarak seçim yaptım. Sarah Jio Gündüzsefası. Sevdiğim bir yazar .Parayı ödeyerek kitapçı dan çıktım ve Telefonumu çıkararak Ekim'e mesaj attım.

Kafelerden birinde oturup geleceğim .Biraz hava alayım,anneme haber verirsin.

Telefonum titriyor.

'Tamam tatlım, akşam Mert ile bulaşacağım, haberin olsun.'

Ah,Mert. Ekim ile 1,5 yıldır beraber. İyi bir çocuk denebilir. Ailesinin sahip olduğu yüksek itibarı da unutmamak gerekirdi.

Kafeye vardığım da bir yere oturup Garson'u çağırdım ve sufle ile kahve sipariş verdim. Burası en sevdiğim yerlerden biriydi. Kahve ve tatlıları bir harikaydı gerçekten.

O sırada bir anda masaya biri oturdu.

Burak Keser.

Ekim'e söylediğine göre benden hoşlanıyordu ama umrumda değildi. Zaten şu ana kadar birkaç erkek arkadaşım olmuştu ama bu çocuğa sinir oluyordum. Burnu havada,yakışıklılığıyla övünen biriydi. Arkadaş olmayı teklif etmem de bir işe yaramıyordu. ' Benim yeterince arkadaşım var. ' deyip duruyordu.

"Naber Eylül ya? Buralardan geçiyordum da seni gördüm. "

Ah,Ekim mesaj sana mesaj göndermeyi unutmadı tabii. Hatta her yaptığım şeyde ve gittiğim yerde beni takip ettiğini düşünmeye başlıyordum. Son zamanlarda sürekli karşıma çıkıyordu.

"İyidir sen?" dedim sıkkın bir şekilde.

"Bende iyi." Yüzünde aptalca bir gülümsemeyle.

Tam bir belaydı. Ondan hiç hoşlanmıyordum ama insanları incitememek gibi bir huyum vardı. Uzun süredir çok fazla kırmadan onu başımdan savmaya çalışıyordum. Ekim ise bana ' sen bir gerizekalısın ' demekten asla vazgeçmiyordu. Ona göre yakışıklılık çok büyük bir önem taşıyordu ve Burak da her kızın peşinde olduğu biriydi. Ama önemli olan daha çok kişilikti.

O konuşmaya devam ederken olanlar oldu. Her şey birkaç saniye icinde gerçekleşti.

Gelen başka bir Garson Burak'ın üstüne sıcak kahveyi döktü.
Burak çıldırdı, bense gülmemeye çalışıyordum. Burak "seni bitirdim çocuk" diyerek uzaklaştı.
Kafamı kaldırdığımda hayatımdaki en yakışıklı Garson un karşımda durduğunu fark ettim. İlk önce gelen garson değildi ; saçları , kehribar rengi gözleriyle çekiciydi.  Bana gülümseyerek gitti.Bende bir süre denize bakıp düşüncelere dalarak oturdum.

Hesabı ödeyip dolmuş beklemek üzere durağa yürüdüm ve otobüs geldiğinde bindim,zaten orada fazla kalmıştım.

Boş yer ararken bana gülümseyen Garson çocuğu gördüm ve şaşkınlıkla öylece kalakaldım. Bu çocuk beni takip mi etti? Ne ara buraya geldi?

Multimedia-Eylül Çırağan

NOT : İlk iki bölüm biraz başlangıç misali oldu. Diğer bölümler uzun yazılmıştır.

İlk kitabım olduğu için heyecanlıyım. Hatalarım olursa affedin.

İyi Okumalar diliyorum ♡

Bir Eylül HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin