"Ezra!!!"
Annemin sesiyle yatakta sıçradım.
"Noluyor lan ?"diye homurdanıp kafamı geri yastığa gömdüm.
"Ezra!!"diye annem tekrar bağırdığında;
"Hı?" Diye mırıldandım uykulu sesimle.Annem kızmış olacak ki bir hışımla odaya girdi.
"Kime diyorum ben?Okula geç kalacaksın!!"Diye söylendiğinde gözlerimi hafifçe araladım.Annem elinde terlikle tepemde dikiliyordu.
"Anne 5 dakika daha ya."diye mızmızlanıp gözlerimi tekrar yumdum.
Terliği popoma geçirdiğinde acıyla yüzümü buruşturdum.Bir kez daha vurduğunda sinirle inleyip yatakta doğruldum.Tam kalktım banyoya gideceğim; ayağıma dolanan pikeyle yeri boyladım.Ah,Tanrım sanırım bu gün kıçımı kırmadan güne başlayamayacaktım.Annem bu halime hunharca gülerken;"Çok komik!."" Diye sinirle homurdandım.Kahkasını zar zor durdurup;
"Kızım bugün okulun ilk günü.Çabuk olup hazırlanmassan geç kalacaksın."
Annemin dediğiyle gözlerim irileşirken uykudan eser kalmamıştı.
"NE!?!?" Diye cırladım.Ayağa kalkıp koşmak niyetindeyken bir kez daha yere kapaklanınca sinirle dişlerimi birbirine bastırdım.
Annem kahkaha atarken "Hay senin gibi pikeyi de s..."homurdandım.Annem olduğu yerden terliği kafama fırlattı .Anne anne değil mübarek keskin nişancı! Bi de tam tepemden vuruyor ya!!
"Ya anne ya" diye cırladım.Annem zaferle sırıtırken
"Düzgün konuş!" Diye tısladı.Halbuki devamını getirmemiştim.Devamını getirsem oklavayla kovalardı herhalde!
Homurdanarak ayağa kalktım.Ayağıma dolanan pikeyi sıyırıp attıktan sonra banyoya yöneldim. Aynaya baktığımda az kalsın çığlık atıyordum. Bu ne tip be! Uzun kumral saçlarım kuş yuvasını aratmıyorken ,mavi gözlerim mavi renginden çok kırmızı gibiydi. "Ah, Tanrım şu tipe bak!" Diye sinirle homurdandım. Banyodaki rutin işlerimi halletikten sonra odama geçtim.Dolabımın karşısına geçip göz gezdirmeye başladım. Havalar sıcaktı. Ve sanırım kış biraz geç gelecekti.
Elimi dolaba atıp ilk gelen şeyi çekip çıkardım. Buz mavisi kot şortumdu. Bu seçeneği hemen eledim. Şort giymeyi o kadar çok sevmezdim. Pek de rahat sayılmazlardı. Elimi bir kez daha dolaba daldırdığımda çok kısa-fazla kısa- bir kalem etek çıktı. "Bunun burada ne işi var lan?" Diye kendi kendime mırıldandım. Muhtemelen annemin işiydi. Pek fazla etek giymezdim. Ben şort ve pantolon kızıydım. Annem de biraz daha kız gibi olmam gerektiğinden yakınıp dururdu.
Abartılı bir şekilde gözlerimi devirdikten sonra eteği tekrar dolaba tıkıştırdım. Bu sefer dolaptan streç kot pantolonumu ve üzerinde Starbucks baskısı olan sıfır kolumu çıkarıp vakit kaybetmeden giydim. Saçlarımı da tarayıp düzleştirdikten sonra gözlerimdeki çirkin görüntüyü kapatıcıyla kapatmaya çalıştım. Çok fazla makyaj yapmayan biri olarak rimel ve parlatıcımı sürdüğümde hazırdım. Çantamı sırtıma atıp mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Mutfaktan gülüş ve çatal sesleri geliyordu. Kokudan anlaşıldığına göre annem sucuklu yumurta yapmıştı. Çantamı portmantoya atıp hızla mutfağa girdim. Eğer geç kalırsam abim bütün yumurtayı bitirebilirdi ve ben bunu gerçekten istemiyordum.
"Günaydın!" Diye bağırdım yerime otururken. Annem babam bu halime tebessüm ederek karşılık verdiler. Abim sinsice sırıtarak bana bakıyordu. -18 yaşında benden 2 yaş büyüktür kendisi. - Aynı anda hunharca yumurtaya girişmeye kalkıştığımızda annemle babam bu halimize gülüştüler.
Kahvaltımı bitirip ayaklandım."Abicim bugün okula sen bırakır mısın beni ?" Diyip şirince sırıttım ve gözlerimi kırpıştırdım.
"Olmaz Ezra işlerim var. Kendin yürüyerek gidebilirsin."