Fatihin yanına gelmiştim. Aslında nasıl geldiğimi de biliyor değildim. Kafam allak bullaktı. Güneyin konuşması gitmiyordu aklımdan,gitmesi de mümkün değildi zaten. Kimin giderdi ki?
"Fatih? Sarılabilir miyim?"
Sesim ağlamak üzere olduğumun kanıtıydı. Direniyordum ama nereye kadardı?
"Gel buraya."
Fatih bir abi misali sıkıca sarılırken daha çok ağlamaya başladım. Hıçkıra hıçkıra...
Bu böyle olmamalıydı. Ben onunla bu kadar çabuk barışmamalıydım. Bana yaptığı kötülüğün bedelini ödetmeliydim. Ama insan yıllarını verdiği kişiye ne kadar daha soğuk davranabilirdi?
"Fatih çok kötüyüm. Yardımına ihtiyacım var."
"Anlat bakalım seni benden daha çok üzen şey ne yada kim mi demeliyim?"
"Güney."
Bir küfür mırıldandı. Tam anlayamasamda tahmin etmesi güç değildi.
"Onunla bir daha görüşmeyeceksin Aynil. Bu kadar,bitti."
"Beni bir dinle."
"Dinleyecek ne var Aynil. Baksana uzun süredir ağlamıyordun. Sana ne yapmış olabilirde bu kadar ağlatmış."
Gözlerimi kapattım ve sakince söyledim.
"Beni seviyormuş."
"Ne?"
"Duydun işte Fatih."
Fatihin yüzündede beklediğim şok vardı. Şaşırılmayacak gibi de değildi zaten.
"Fatih ben emin değilim ne cevap vermem gerektiğinden. Sonuçta biliyorsun Berki hala unutmuş değilim. Tamam kabul biraz hoşlanıyor gibiyim Güneyden fakat emin değilim işte. Karar veremiyorum. Eğer Güneyi seçersem Berki unutmam gerekecek ve ben unutmak istemiyorum."
"Aynil... Güzelim buna senin karar vermen gerekecek ama bence çıkmalısınız. Senin biraz daha kendine gelmeni sağlar ha?""Neyse bu konuyu geçelim düşüneceğim, asıl senin yalanına gelelim Fatih. Ne yalanıydı bu?"
"Aynil? Hani ben sana aldatıldım dedim ya..."
"Eee..."
"İşte ben aldatılmadım. Aldattım."
"Ne dedin sen? Bunu nasıl yapabilirsin sen ya? Pelin ne kadar iyi bir kızdı. Senide ne kadar çok seviyordu. Bunu ona ne hakla yaparsın sen? Ben uzun süredir Pelinin yüzüne bakmıyorum biliyor musun sen?""Biliyorum. Sadece o gün... O gün çok kavga ettik Aynil. Sarhoş olmak istedim ve hayatım berbat oldu. Tek cümleyle özetledim işte. Bu kadar."
"Ne kadar basitsin Fatih inanamıyorum sana."
"Aynil Pelin beni dinlemedi. Ondan özür dilemeliyim. Kendimi affettirmeliyim anlıyor musun? Beni ona götürür müsün?"
"Gel başımın belası gel."
"Pelin? Benim, Aynil. Konuşmamız gerek. Kapıyı açar mısın?
Kapıyı açtığında şaşırmamış gibi bir hali vardı. Yada umursamıyormuş gibi mi desem?
"N'oldu neden geldin? Daha fazla bağırmak için falan mı?"
"İçeri girebilir miyim?"
İçeri geçmem için hafifçe kenara çekildi. Fatih, kendisini görmemesi için biraz daha uzakta bekliyordu."Pelin... Ben bilmiyordum. Fatih bana olayı farklı anlatmış. Eğer onun aldattığını bilseydim sana o şekilde bağırmazdım. Bana giderken senin aldattığını söyledi."
"Aynil... Ben sana anlatmaya çalıştım. Ama sen ne yaptın? Beni dinlemedin bile. Hatta bırak dinlemeyi suratıma bile bakmadın. Ya sen beni hiç mi tanımadın ha? Bana hiç mi değer vermedin? Benim Fatihi ne kadar çok sevdiğimi göremedin mi?
Ben var ya ben... Onun beni aldatmasına rağmen o giderken,onun için ne kadar göz yaşı döktüğümü biliyor musun sen?
Peki ya onu hala sevdiğim için hiç kimseyle sevgili olmadığımı biliyor musun?
Bilemezsin çünkü gözünde değerim sıfırmış.
Yoksa Fatihle çıkarken bana yalandan sevgi gösterileri mi yapıyordun ha ? Söylesene!"Ağlamaya başlamıştım. Zaten ne zaman köşeye sıkışsam ağlardım.
"Pelin ben çok özür dilerim. Yemin ederim bilmiyordum. Fatihe çok güveniyordum. Seni de yeni tanımaya başlamıştım. Ona inandım işte."
"Bittiyse gidebilirsin."
Bu kadar olamaz işte. Defol git demediği kalmıştım. Pişmanlığımı göremiyor mu bu kız?
"Aslında... En önemli yere geldik. Bekle bakalım."
Kapıyı açmaya gittiğimde Fatihin renginin solduğunu görünce içim gitti.
Besbelli korkuyordu işte. Yüzleşmekten..."Gel Fatih hala buz gibi. Sen halletmeye çalış birde bakalım."
İçeri girdiğimizde...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Kırıntıları
Fiksi Remajaİki yıllığınız...iki yılda ne yaşanır demeyin.Aynil ve Berk çok şey yaşamıştı.Ama ölüm farketmeden gelir.Birinin gözyaşları sürekli akar,hiç durmaz.