Multimedia: BadeJames Arthur - Impossible
*
1. BÖLÜM: "YENİ MAHALLE"
Tık. Tık. Tık.
"Gel." Okuduğum kitaptan başımı kaldırıp gelen anneme baktım. Dün olan olaydan sonra uyuyamadığını, mor göz altları ele veriyordu.
"Girebilir miyim kızım?" Annemin bu her babamla kavgalı olduğum zaman anlayışlı olma rollerine artık gözümü bile devirmiyordum. Tamam, anlayışlı olması hoştu ama benim kavgadan sonra beni anlamasına ihtiyacım yoktu; kavga olduğu sırada beni anlayıp, savunmasına ihtiyacım vardı.
"Sormana gerek yok, anne." Başını sallayıp oturduğum koltuğun karşınsındaki koltuğa oturdu. Derin bir nefes cigerlerine doldurdu ve nefesini içlice geri verdi. Kafasını eğip parmaklarını odak noktasına aldığı anda, beni anladığını ama babamada hak vermemi söyleyeceğini anladım. Artık tahmin etmesi zor değildi, mimiklerini ezberlemiştim.
"Bak, kızım. Yaptığın her baş kaldırmanın sebebini biliyorum. Haklı olduğunda ortada fakat-" Bu kez annemin beni sözde anladığını dile getirmesine izin vermeyecektim.
"Fakat ne anne? Olanların farkında değil misin? Ya da eğer böyle giderse olacakların farkında mısın?" Sert çıktığımın farkındayım, bir şeylerin benim açımdan farkındalık kurulmasının zamanı gelmişti. Annem kafasını eğmişti, bu demek oluyor ki; kızım seni anlıyorum ama elimden bir şey gelmez.
"Anne..." Yavaşça koltukta kalkıp yanına oturdum, ellerini tuttum. Uzun bir konuşma yapacağım için hafiften boğazımı temizledim. Annem gayri ihtiyari başını kaldırıp beklentiyle bana baktı. "... Bak sözlerinin itimadı olmadığını zannediyorsun, yanılıyorsun. En çok seni dinleriz ki biz. Yıllardır sen sustuğun için bize hep hükmettiler, hükmedildik anne! Şimdi kafanı kaldırıp baksana halimize ya da bitmişliğimize. Evlatlarınız biz senin, 9 ay karnında zorlukla taşıdığın. Dört kardeşiz ama kim kiminle irtibata geçiyor adam gibi? Hiçbirimiz. Benim aynı evde olmamıza rağmen babam ve abimle ne zaman konuştuğum hakkında en ufak bir fikrim yok. Pardon var, dün babamla kavga etmiştik. Neden izin veriyorsun anne? Baksana bize olanlara, abimlere olanlara. Yapma, anne. İzin verme." Daha fazla olanları açıkça söyleyip annemi üzmeye gönlüm el vermedi.
"Özür dilerim yavrum," Sağ yanağından bir damla yaş düşünce dayanamadım, öpüverdim alnından. Tuttuğum elini daha çok sıktı ve bu da demek oluyor ki; teslimiyet.
"Hadi annem ağlama, bunun için söylemedim ki hem. Sadece farkında ol ve bizim için savaş. Seni seviyorum tamam mı? Sen benim değerlimsin." Bu sözlerimden sonra annemin gözlerinin parladığına yemin edebilirim. Çünkü ilk defa anneme onu sevdiğimi söylüyordum. Biraz mesafe barındıran bir anne-kız ilişkimiz vardı ve bu yüzden pek fazla birbirimize güzel söz söylemezdik.
Annem anında bana sarıldığında kırkırdadım. Kollarını geri çekti, "Bende seni güzel kızım, bende seni." dedi. Öyle güzel bir kadındı ki bana kanatsız meleği anımsatıyordu. Turuncu canlı saçları, iri ela gözleri, minik burnu ve ince dudaklarıyla benim gözümde mükemmeldi.
Kapı tokmağının gür sesi kulaklarıma ulaştı, yataktan gülümseyerek kalktım. Biraz olsun annemin mutlu olması için elimi belime koydum, duruşumu ağır abi modeline getirdim. Hani şu bir omzu diğerine oranla daha yukarıda, elinde tesbih, sırtında ceket modellerinden. "Kalk bakalım hatun, kapıyı aç." Sesimi bilerek kalınlaştırıp söylemiştim. Annem gözlerini silip görebileceğim en güzel gülümsemeyi sundu bana. Ayağa kalktı ve kapıdan çıkmadan önce yemeğin ocakta olduğunu, istediğim zaman yiyebileceğimi söylemeyi ihmal etmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUSKUNLAR
Teen FictionBİLMEDİĞİM BİR MAHALLEYİ KEŞFEDERKEN NEREDEN BİLEBİLİRDİM Kİ O MAHALLENİN HAYATIMI TAM ANLAMIYLA DEĞİŞTİRECEĞİNİ? YAŞADIKLARIYDI ONLARI "SUSKUNLAR" YAPAN. SUSTUKLARI İÇİN DEĞİL; İÇTEN İÇE İSYAN ETTİKLERİ İÇİN. HÜKMEDİLMEKTEN KAÇIP, KÖLELEŞTİRİLDİKL...