Angel With A Shotgun - The Cab (Dans sahnesi)
Alexandra Stan & INNA feat. Daddy Yankee - We wanna
7. Bölüm: "Dans"
Deniz'den...
Saçlarımı geriye atarak son kez aynada kendime baktım. Gözlerimdeki uykuyu silememiştim ama şimdi sanırım daha iyi hissediyordum. Can'ın evinde düzenlenen bu partiye her ne kadar gitmek istemesem de, sırf babama inat gidiyordum. Biraz da arkadaşlarımın tehditleri üzerine. Öyle ki Asya gelmezsem iki hafta önce babamın tabletini bozduğumu ve benim de bunun üzerine fark ettirmemek adına harçlığımı biriktirip tamire götürdüğümü söyleyeceğini söylemişti.
Tabii ben de güzel tehditlerimi Gamze'nin üstünde uygulamıştım orası ayrı.
Babam son zamanlarda bana karşı pek fazla soğuktu. Normal bir baba gibi davranmıyor, sevgisini ve şefkatini bana yeterince gösteremiyordu. Tabii ki meşgul bir adamdı, ondan her saniye ilgi beklemiyordum. Ama annemin öldüğü ilk zamanlardaki gibi soğuk ve her şeye karşı tepkiliydi. Kafası estiğinde kendine ait dolabından bir bira çıkarır ve çekerdi ama şimdi kırklı yaşlara gelmişti. İçmesinin zararlı olduğunu biliyordum ama ona engel olamıyordum da. Sürekli iş seyahatleri nedeniyle evden epey uzak kalıyor ve beni evde tek başıma bırakıyordu.
Eskiden bu kadar sorumsuzluk yapmazdı.
Artık teyzeme gitmem gerektiğini belirten bir mesaj bile çekmiyordu. Evden öylece gidiyor, birkaç gün sonra da geri dönüyordu. Eve arada sırada teyzem uğruyor ve bize yemek hazırlıyordu fakat bir annenin şefkatini tadabilmem imkansız bir şeydi.
Her ne kadar teyze anne yarısıdır, derlerse desin böyle olmadığını biliyordum.
Kapım aniden açıldığında, babamın olduğunu anlamak zamanımı almamıştı. Zaten bu evde ikimizden başka kim yaşıyordu ki?
"Deniz?" dedi babam sert bir sesle. Sesindeki tınıyı fark edip gözlerimi onun gözlerine çevirdiğimde, gözlerini kısmış ödün vermeyen ifadesiyle bana bakıyordu. Gözlerinin altında yatan ufak öfke kırıntılarını görmek gerilmeme sebep olmuştu.
"Efendim baba?" derken sesim yorgun çıkmıştı. Yorgundum da zaten. Annemin ölümünün üstünden ne kadar zaman geçerse geçsin içimde hep bir burukluk ekşi bir tadın damağımda bıraktığı his gibi garip olacaktı. Anne sevgisini doya doya tadamamıştım. Bunda babamın suçunun olmadığının bilincindeydim. İçimdeki benim aksime sakin ve her zaman olaylara karşı iyimser bakmaya çalışan Deniz başını aşağı yukarı sallayarak düşüncelerimi harfiyen onaylıyordu.
Babamın yüzüne baktığımda sakallarının uzadığını ve gözlerinin altlarının kırışmaya başladığını gördüm. Saçlarının bazı yerlerinde ufak ufak beyazlanmalar başlamış ve yüz hatları eskisinden daha buruşuk görünüyordu. Her ne kadar fark edemesem de babam değişmişti.
"Gidecek misin o partiye?" derken sesinde sitem vardı. Bana güveniyor olmasına güveniyordu fakat benimle annem kadar rahat konuşamadığının da bilincindeydim. Etrafımdaki tüm erkeklere müdahale ediyordu. Hatta Burak ve Kaan'la bile fazla takılmamam konusunda beni uyarıyordu.