Unspoken Words

2.1K 122 73
                                    

Hermione etrafına baktı. Hogwarts Savaşı'nın tam ortasındaydı. Havada uçuşan büyüler, çeşitli yaratıkların yol açtığı yıkıntılar, halen kaldırılmayı bekleyen cesetler...

Birden gözüne yerde yatan sarı saçlı biri çarptı. Can çekişiyor gibi duruyordu. Hermione ayaklarını kontrol edemedi ve o kişiye doğru yürüdü.

Yerde yatan kişinin Draco Malfoy olduğunu farketti. Yavaşça yanına çöktü. Çocuğa neler olduğunu kestiremiyordu, belki yaratıklardan biri onu ağır yaralamıştır ya da bir büyüye kurban gitmiştir. Tek bildiği; bu ölümün yavaş ve acılı olacağıydı.

''Malfoy...'' dedi Hermione. 

Neden halen bir ölüm yiyenin yanında durduğunu bilmiyordu. Bu içgüdüsel bir şeydi. Draco'nun gözleri ona çevrildi. 

''Gran-ger...'' kesik kesik konuşuyordu ve sesi de bu kadar gürültünün arasında pek duyulamıyordu. Hermione onun yüzüne biraz eğildi.

''Anılarım... onlar... onları alır mısın?'' diye devam etti Draco.

Hermione boncuklu çantasından minik bir şişe çıkardı. Ölümün kucağına düşmekte olan kişi düşmanı olsa bile, son isteğini yerine getirecekti. Şişeyi Draco'nun gözlerinden akan değişik sıvı-gaz karışımına tuttu. Hermione şişeye bakarken, gri gözler onun üzerindeydi.

''Anılarıma... bakar mısın... lütfen..'' 

Kahverengiler, grilerle buluştu. Gri gözlerden bir şeyler eksildi. Eskisi kadar canlı bakmıyordu artık. Bomboştu, tıpkı porselen bebeklerinki gibi.

''Bakacağım,'' diye fısıldadı Hermione, onu duyamayacağını bile bile, ''Bakacağım, Draco.''

*

Savaş bitince Harry, Ron ve Hermione, Dumbledore'un odasına girdiler. Buraya girmek farklı hissettiriyordu, hem de çok farklı.

''Hayatımda daha fazla bela istemiyorum.'' dedi Harry, Dumbledore'un portresinin arkasına Mürver Asa'yı yerleştirdi. Portreye baktı. Dumbledore gülümsüyor ve başını onaylarcasına sallıyordu. Harry de ona gülümsedi.

Ron ve Harry kapıya yöneldiler. Hermione ise Draco'nun anılarıyla dolu olan şişeyi çıkarmış elinde tutuyordu.

''Hadi Hermione, gelmiyor musun?'' diye sordu Ron.

''Geleceğim, siz gidin. Benim yapmam gereken bir şey var.'' 

Harry ve Ron başlarını sallayıp odadan çıktılar. Hermione düşünselinin önüne geldi. Elindeki şişeye dünyanın en önemli nesnesiymiş gibi bakıp yavaşça içindeki sıvı-gaz karışımını düşünseline döktü. Derin bir nefes alıp başını soktu.

Malfoy Malikanesi'ndeydi. Draco odasında yalnızdı. Muhtemelen ikinci senesine başlamadan önceki yaz tatiliydi. Bir şeyler arıyordu.

''İşte buradasın, seni aptal kitap.'' dedi Draco ve yığının arasından Ozan Beedle'ın Hikayeleri'ni çıkardı.

Draco sayfaları hızlıca çevirdi, ''İyi Kader Çeşmesi'' hikayesine gelince durdu. Hermione bu hikayenin konusunu biliyordu. Üç cadı ve muggle bir erkeğin hikayesini anlatıyordu. Hikayenin sonunda en genç cadıyla muggle evleniyordu. Draco dikkatle hikayeyi okudu. Hikayeyi bitirince kitabı açık bıraktı.

''Hah, aptallığa bak! Bir cadıyla muggle!'' dedi, ve biraz düşündü. ''Granger'ın ailesi de muggle ama o en azından bir bulanık, sihir yapabiliyor.'' diye de ekledi.

Birden odanın kapısı açıldı. Hermione, gelen kişinin onu göremeyeceğini ve dokunamayacağını bile bile hemen yana çekildi. Babasını gören Draco, hemen panikle kitabı arkasına sakladı.

Unspoken Words / Dramione One-ShotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin