Jinwoo
Babam yurtdışında olan yoğun işlerini erteleyip koreye bir kaç günlüğüne dönmüştü. Gelme nedenini ben olduğumu sanıyordum ama döndüğünde başka bir nedenden dolayı burada olduğunu öğrenince az da olsa kalbim kırılmıştı. Onu özlüyordum ama sonuçta o benim için değil başkası için dönmüştü. Ben inatçıyımdır ve niye benim yerime başkası için koreye geldiğini elbet bir gün öğrenecektim. Şuan sadece fırtına önceki sessizliği oynuyordum.
Babamın yanından bir an olsun yapışık ikiz gibi ayrılmıyordum. Abartmıyorum yattığım çift kişilik yatağa babamı zorla yatırmış ve sevgililer gibi sarmaş dolaş uyuyorduk. Babam hayatta olan tek sevgilimdi.Sevgililer gününde bana çikolata ve peluş oyuncak gönderen bir babam vardı. Aslında sevgilim desem daha doğru olur. Raflarımın üstü onun alıp gönderdiği peluş oyuncaklarla ve birbirinden güzel sözlü kartlara doluydu.
Bu sabah her sabahtan farklıydı. Lanet olsun yanımda babam yoktu.Daralı güzel rüyalar görmek varken yaşlı bunak kimin umrunda.Güzel yastığım ve pofuduk yatağımla beni güzel bir rüya bekliyordu ama bu güzel hayallerimi bölen babamın sesini duymamla her şey uçup gitmişti. Sabahları beni cırtlak sesiyle uyandırmak listesinin başında geliyordu. Şuan sabahın 10'ydu ve beni güzel Daralı rüyalar bekliyordu. Güle güle güzel Daralı rüyalar. Seni özleyeceğim lütfen beni unutma.Uzaktan gelen sese kulak kesildim."O küçük poponu kaldır ve hemen mutfağa gel." birazdan susacaktır takmamak en iyisi.
"Kime diyorum"
"3 saniye içinde gelmezsen bir daha yanında yatmam." blöf yapıyor sakin ol . Tam uykunun güzel kollarına kendimi bırakırken bir anda popoma sert bir şaplak hissetmiştim. Bu ani vuruşla hemen yerimden zıpladım
"Hemen üstünü değiştiriyorsun. Ziyaret etmemiz gereken birisi var ve benimle gelmek isteyeceğini umuyorum. Bu arada kahvaltı hazır."
İçimden duyamayacağı bir şekilde bir kaç küfür savurduktan sonra ağır çekimle pofuduk yerimden kalktım.Onu bu kadar kararlıyken gördüğümde karşı koymak anlamsızdı. Dolabıma doğru yol aldım ve her zaman ki tarz kıyafetlerimi giymeye koyuldum. Kıyafetlerin kokusu beni benden alıyordu. Birinci sevgilim babamsa ikinci sevgilim kesinlikle kıyafetlerim olurdu. Tanrım hepsi aşk kokuyordu.
"Nereye gideceğiz?"
"Yakın dostum'un oğluna. Kızından aldığım haberlere bakılırsa oğlu hiç iyi değilmiş. Bana saygı duyardı dostum hatırına biraz olsun kendini toparlamasına yardım etmem gerekiyor. Beni anlıyorsun değil mi?"
Arkamda olmasına rağmen kafamı hafifçe sallayıp
"Hayır desem bile kararını çoktan vermişsin. Bu aralar sana yapışıkça yaşadığımı varsayarsak seninle gelmeliyim değil mi?" Yanıtıma hafif bir tebessümle karşılık verdi.
Babam bir kaç gün önce en yakın dostunu meleklere uğramıştı.Şimdi parçalar bir bir yerine oturuyordu. Onun oğlu için işlerine birkaç gün ara verip koreye gelmişti.
"Adı ne demiştin?"
"Mino. Song Mino."
Y/N: Günlerdir içimde bir Minwoo aşkı yükseliyor bende dayanamadım ve bir şeyler yazmak istedim. WINNER'ın bu tarz ficleri daha da çok olmalı diye düşünüyorum. Sizce de güzel olmaz mı?İlk defa adam akıllı bir fic yazacağım umarım beğenirsiniz. Yorumlarınız benim için çok önemli destek göremezsem cidden çok üzülürüm ve yazmak için bir sebebim kalmaz. Yeniden okuduğunuz için teşekkürler.
Lütfen yorum atmayı unutmayın
BİRKAÇ BÖLÜM YAZILDI TABİ HER ŞEY SİZE KALMIŞ ÖPTÜM *ibne smile*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
INNOCENT // MinWoo
FanfictionHer şey odasına attığım küçük çekingen bir adımla başladı. Odasına girdiğim an gördüğüm manzara kesinlikle beklediğim bir şey değildi.Odada üzgün birisini bekliyordum , kollarından kan damlaları akan birisi değil. Odanın havasını kokladığımda ferah...